Ruhani’nin istifasına yönelik seslerin daha da arttığı İran’da ekonomiye dair belirsizlik sürüyor. Hamaney yaptığı hamlelerle İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin elini ülke içinde daha da güçsüzleştiriyor.
Tahran yönetimi, İran’ın birçok şehrinde aralık ayında patlak veren gösteriler nedeniyle ülkenin “Yeni Suriye” olacağı konusunda uyarılarda bulunmuştu. Ancak ülke, son birkaç haftadır yeniden başlayan gösteriler nedeniyle bu defa “Yeni Venezuela” olma tehdidiyle karşı karşıya.
İran Ticaret ve Sanayi Odası’nda oldukça tartışmalı geçen dünkü toplantıda Washington’ın ağustos ayında İran’a yönelik ambargoyu uygulamaya başlamasıyla ekonominin giderek kötüleşeceği uyarısında bulunuldu.
Dört saat süren tansiyonu yüksek toplantıda Dışişleri Bakanı Muhammed Zarif her ne kadar alışılageldiği üzere yüzündeki tebessümünü eksik etmese de iş adamların endişelerine yönelik olumlu bir açıklama yapamadı.
Ekonomiye dair tedirginlik artıyor
Toplantıda iş adamlarından Mehdi Behkiş, Bakan’ın yaptırımların hafifletilmesi için gülümseme dışında da bir şey yapmasını söylerken diğer bir iş adamı Ali Rıza el- Kasimi, şu anda yüzde 12,3 olan işsizlik oranının bu yılın sonuna kadar yüzde 15’e çıkacağı uyarısında bulundu.
Toplantıya katılanların çoğu, hükümetin özel sektöre borcunu ödememesinin zaten karmaşık pek çok sorunu olan ekonomiye yeni bir nakit akışı sorunu eklemesinden şikâyetçiydi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre toplantıda dile getirilen endişelerin başında ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ekonomisini boğmaya çalışması vardı. İş adamlarından Gulam Hüseyin Şafii “Biz 12 yıldır yaptırımlarla nasıl başa çıkacağımızı öğrendik ancak Trump’ın varlığıyla çok daha kötü bir durumdayız” dedi.
Zarif, söz konusu endişeleri paylaştığını ifade etmesine rağmen pek çok kişinin İran’ı içerde ve dışarıda çökerttiğine inanılan sözde nükleer anlaşmadan vazgeçemedi.
Yapılan yorumlar, nükleer anlaşmadan vazgeçilmesinin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi iddia edilen siyasi ve diplomatik büyük girişimden mahrum bırakacağı yönünde.
İran’da birçok kişi Tahran’ın eninde sonunda nükleer anlaşmayı kurtarmanın çok geç olduğu gerçeğine boyun eğeceğinden ve bunun yerine alternatif bir ekonomi stratejisine geçmesinden korkuyor.
Böyle bir stratejiyi formüle etme çabaları önceki gün parlamentoda 6 Bakan’ın Ruhani’nin yardımcısı İshak Cihangiri ile yaptığı toplantının ana konusuydu. Oturumla ilgili edinilen bilgiye göre en az 9 üye Ruhani’ye istifasını vermesi ya da en azından diplomasi ve ekonomi ekibini yeniden düzenlemesi çağrısında bulundu.
Bir üye telefon aracılığıyla şunları aktardı:
“Toplantıda ekonomimizin duvara doğru giden şoförsüz bir arabaya benzediğini söyleyerek endişelerimizi dile getirdik. Ancak Cihangiri, endişelerimizi gidermek yerine sessizliği sağmamızı istedi ve birkaç ay içinde fabrikaların kapanacağını belirtti. Tek somut önerisi Sanayi Ticaret ve Madencilik Bakanlığı’nın iki bakanlığa bölünmesi ve her iki bakanlığı da ayrı Bakan atanması oldu.
Aynı endişeler dün 40 yıldır kapıları ilk kez kapatılan Tahran’daki Büyük Çarşı içinde de yankılandı.
Ticaret odasındaki olağanüstü toplantıda isim verilmeden “istifa” sesleri yükseldi.
Ruhani liderliğindeki ılımlı kanada yakınlığıyla bilinen akademisyen Sadık Zeba Kelam, ekonomi politikalarına aynı yöntemlere devam edilmesi halinde İran’ın Venezuela’ya dönüşebileceği uyarısında bulundu. Bu durum, ülkenin ekonomi politikalarından kimin sorumlu olduğu konusunda artan belirsizlikle birleşiyor.
Hamaney, Ruhani’yi etkisizleştiriyor
İran’ın Dini lideri Hamaney, Direniş Ekonomi Komisyonu adını verdiği kuruma kendi kendine yeterlilik temelinde ekonomiyi yeniden düzenleme görevi verdi. Buna göre kurum, piyasada en düşük seviyesine inen İran riyali için üç aşamadan oluşan önlemler alacak.
Önerilen sistemi güçlendirmek için döviz getirisi olmayan önemsiz 1400 kalem ithalat ürünü için dolarla alış yapılamayacak.
Söz konusu Komisyon’un başkanlığına Cihangiri’nin atanmasına rağmen Komisyon üyeliği şu ana kadar tam olarak açıklanmadı. Ancak dikkat çekici olan, Komisyon tarafından alınan kararların Hamaney tarafından onaylanması gerektiği. Böylelikle Ruhani hükümeti ekonomi politikaları konusunda danışman konumuna gerilemiş oldu.
İran içinde Ruhani’nin hasımları yaklaşan ekonomik krizi kullanarak İran Cumhurbaşkanı’nı istifaya ve erken seçime zorluyor. Bu fikri destekleyenler arasında ABD’de yaşayan aktivist ve ülkenin eski Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin danışmanlarından olan Hüseyin Musevi, ABD ile herhangi bir görüşmeyi reddetti. İran’ı Ruhani’ye veda ederek yeni bir hükümet kurmaya çağırdı.
İslam Cumhuriyeti’ne bağlı olan ABD’deki bir diğer akademisyen Hoşnak Amir Ahmedi ise Trump döneminin sonuna kadar İran’ı geçiş sürecinde yönetecek askeri bir hükümet önerisinde bulundu.
Hamaney’in görüşlerini yansıtan Keyhan gazetesi giriş yazısında Ruhani’yi söz verdiği halde yerine getirmediği 160 vaadi hakkında sert şekilde eleştirdi. Ardından Ruhani’nin geleceğiyle ilgili kehanetler artmaya başladı.
Ancak Hamaney’in Ruhani’den kurtulmak için anayasal haklarını kullanıp kullanmayacağı henüz net değil. Daha da önemlisi Dini Lider, yönetimi bir generale vererek ülkesindeki demokrasi maskesini kaldırmaya istekli olmayabilir.
İran yönetimini askere devretme fikri ilk kez Boris Johnson’ın Kongre’de yaptığı konuşmasında zikredilmişti. Ülke yönetiminin Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye devredilebileceği ifade edilmişti.
Önerilen isimler arasında İran Devrim Muhafızları’nın eski liderlerinden Yahya Rahim Safavi de var.
Yine de Ruhani yandaşları için bu kasırgayı atlama umudu halen sürüyor. Bu grup, Avrupalıların İran ekonomisi bütünüyle çökmeden önce yardım edecekleri beklentisi içinde. Bu durumda Ruhani sınırlı düzeyde de olsa nükleer anlaşmayı etkin halde tutabilecek. Bu da kasım ayında Amerika’daki seçimler için İran’a zaman kazandıracak ve Demokrat kanadın Kongre’ye hâkim olması halinde Trump’ın İran aleyhinde daha sert kararlar almasının önüne geçilmiş olacak.