Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’daki isyan Hamaney’i devirecek mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Ahmet Abdulmuttalip

İran’da geçtiğimiz Perşembe günü başlayan, 21 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü ve 100’den fazla kişinin tutuklandığı halk protestoları, birinci haftasını geride bırakırken yoğunluğunu artırarak devam ediyor.

Uluslararası güçler, gösterileri şiddetle bastırmaya çalışan İran rejimine baskılarını artırırken, halk ifade özgürlüğü talep ediyor.

Gösteriler, 2009 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla düzenlenen protesto eylemlerini hatırlatıyor. Ancak, 2009 yılındaki gösterilerin başkent Tahran’dan başlamasına karşın bu seferki gösterilerin başkentten uzak Meşhed’de başlaması ve giderek diğer şehirlere yayılması dikkat çekiyor.

Son protestolar, 2009 eylemlerinden farklılık gösteriyor

Son protestolar, ortaya çıkış nedenleri açısından da 2009 eylemlerinden farklılık gösteriyor. 2009 eylemleri, seçimleri kaybeden Mir Hüseyin Musavi önderliğinde daha çok siyasi sebeplerden dolayı ortaya çıkarken, son eylemler, halkın fakirlik, yolsuzluk ve İran’ın dış politikasına öfke duyan halk kitleleri tarafından başlatıldı.

Halkın yönetime yönlendirdiği suçlamalardan biri İran’ın içinde bulunduğu ekonomik durumu gözardı ederek, dış meselelere yoğunlaşması. İran rejimi, Yemen’de Husi militanları destekleyerek darbe girişiminde bulunurken, Suriye ve Irak’ta bulundurduğu binlerce militanla bu ülkelerdeki savaşları mezhepsel bir boyuta taşıyor. Lübnan’da ise Hizbullah terör örgütü aracılığıyla ülkenin iç işlerine müdahale ediyor. Öte yandan batılı güçlerin İran’a yönelik uyguladığı ekonomik ambargolar ise halkın belini büküyor.

Halkın öfkesinin nedenleri

İranlı vatandaşlar, rejimin en büyük bütçe payını askeri alana ayırması ve İran Devrim Muhafızları ile silahlı milis gruplardan oluşan Besic Güçleri’ne ulusal ordudan fazla bütçe payı ayırmasını da gözden kaçırmıyor. Bununla birlikte, ambargolara rağmen İran rejiminin nükleer programda ısrar etmesi halkın öfkesini artırıyor.

Atılan sloganlar durumu ortaya koyuyor

Vatandaşların gözünden kaçmayan bir başka gerçek de İran’da muhafazakar ve reformist yönetim arasında hiçbir fark olmaması ve son sözün her zaman Dini Rehber Ayetullah Ali Hamaney’e ait olması. Son gösterilerin, Mayıs ayındaki seçimlerde halka ekonomik iyileşme sözü veren Reformist Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde ortaya çıkması ve göstericilerin attığı sloganlar bu durumu ortaya koyuyor.

Bugün İran’ı kasıp kavuran protestolar ile 2009 eylemlerini karşılaştırdığımızda, 8 ay süren 2009 olaylarında 30 göstericinin öldüğü, son gösteriler de ise henüz 1 hafta içinde ölü sayısının 21’e ulaşması dikkat çekiyor. Sokaklara inen eylemcilerin ezici çoğunluğunun fakir ve dışlanmış halk kesimlerinden olması ve protestocuların doğrudan doğruya rejimi hedef alan “Ruhani’ye ölüm”, “Diktatöre (Hamaney) ölüm” sloganlarını atması dikkat çeken bir başka husus.

Son isyanı, 2009 eylemlerinden şanslı kılan ve siyasi atmosferi değiştirme imkanı veren bir diğer husus ise, son isyanın belli bir liderinin olmaması ve halk kitleleri tarafından yönlendirilmesi oldu. 2009 seçimlerinde ise Mir Hüseyin Musavi, açıkça lider rolündeydi ve seçimleri kaybetmesiyle birlikte İran rejimi tarafından tasfiye edildi.

Son isyanın itici gücü

Ülkede giderek yayılan son isyanın itici gücü 2009-2013 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamında ikinci dönemini geçiren Mahmud Ahmedinejad döneminde ayyuka çıkan yolsuzluktu. Bu yolsuzluk, geçtiğimiz Kasım ayında, Irak’ın doğusu ile İran’ın batısını vuran depremle iyice ortaya çıktı. Deprem sonucunda 530 kişi hayatını kaybederken, yıkılan binaların neredeyse tamamı Ahmedinejad’ın 2011 yılındaki imar projeleriyle inşa edilen binalardı.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, resmi haber ajansları tarafından da aktarılan bir açıklamasında, bu duruma dikkat çekerek, “Serbil’de vatandaşlar tarafından inşa edilen binalar ayakta kalırken, hükümet tarafından inşa edilen binaların yıkılması, İran’da yolsuzluk olduğunun en büyük kanıtıdır” demişti. Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, yolsuzluk suçlamalarının yanı sıra, 2009-2013 yılları arasındaki görev süresinde devlet mallarını şahsi çıkarları için kullanmakla da suçlanıyor.

Fakirlikle mücadele alanında faaliyet gösteren Borgen Araştırma Şirketi’nin verilerine göre, İran Dini Rehberi’nin şahsi serveti, 95 milyar dolara yaklaşıyor. İran’daki yaşlı devlet yetkilileri ise ülkenin para kaynaklarını kontrol ediyor.

İran rejimi, yakın zamanda sona ereceği görünmeyen halk isyanına karşı, destekçilerini sokaklara dökerek kendisine dayanak bulmaya çalıştı. Bazı sosyal medya ağlarını engelleyen İran rejimi, gösterileri şiddetle bitirme niyetinde olduğunu belli ediyor.