1979 yılında yaşadığı devrimden günümüze kadar İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehditlerinin sayısını hiç kimse tespit edemez. Her bir krizle karşı karşıya kaldığında -ki bu krizlerin sayısı çok fazla- İranlı yetkililerden biri çıkarak açıklama yapıp boğazı kapatmakla tehdit ediyor. Yaklaşık 40 yıldır devam eden bu tehditlerine rağmen İran bunu bir kez bile yapmadı. Irak ile sekiz yıl süren savaş ve iki ülke arasında tanker savaşları olarak bilinen çatışmalar sırasında bile Hürmüz Boğazı’nı kapatmadı. Bu savaş sırasında ABD filosu bile İran gemilerini hedef alan saldırılar düzenlemişti. En bilineni 1988 yılının nisan ayında gerçekleştilen ve iki İran savaş gemisinin imha edilmesi ile sonuçlanan saldırıdır. Bu saldırının ardından da İran boğazı kapatmakla tehdit etmiş ve gözdağı vermeye çalışmıştı ama yine de buna cesaret edememişti.
İran’ın yeni tehdidi İran Devrim Muhafızlarının sözcüsü tarafından dile getirildi. Devrim Muhafızları bu açıklamada:”Boğaz ya herkesin ya da hiç kimsenindir” demiştir. Diğer ülkelerin ABD’nin İran petrolünü satın almama talebine olumlu cevap vermeleri halinde ülkesinin boğazı kapatarak komşu ülkelerin petrol sevkiyatını engelleme gücüne sahip olduğuna işaret eden İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani de Salı günü yaptığı açıklamada aynı üslubu kullanmayı tercih etti. İran’ın bu tehditlerine ABD yönetiminin karşılığı çok gecikmedi.
Perşembe günü yapılan açıklamada ABD ve ortaklarının bölgenin güvenliğini sağladığına vurgu yapıldı. Bu açıklamanın ardından İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Başkanı yeni bir açıklama yaparak Ruhani’nin bu sözleri ile İran petrolünün satışının engellenmesi halinde bölge ülkelerinin de petrol ihracatının kesintiye uğrayacağını kastetmediğini ifade etti.
Bu açıklama hiç de şaşırtıcı değil çünkü bu İran’ın her zamanki politikası.Önce tehdit edip sonra geri çekilmek.Sonra yine tehdit edip ardından yine sözlerinden dönmek.Bu liste böylece uzayıp gidiyor.Bunun nedeni de Tahran’ın dünyanın bu stratejik bölgesinde ulaşım ve nakliyat trafiğini kesme kararının olası sonuçlarının ne oacağını çok iyi bilmesidir.Aslına bakılırsa İran gerçekten de boğazı kapatabilir ancak bunun sonuçlarına katlanması mümkün değil.İran da bunu çok iyi biliyor.Bu nedenle de tehdidini hayata geçirerek risk almak istemiyor.
Bunu yapamıyor olmasının tek nedeni dünya petrolünün % 30’nun geçtiği boğazı kapatması halinde tüm dünyada bir enerji krizine ve petrol fiyatlarının belki de varil başına 400 dolara ulaşmasına neden olacağını bilmesi değil .Asıl nedeni bunun İran’ın intiharı anlamına geldiğini çok iyi biliyor olamsıdır.Çünkü bu adım,sadece boğaz aracılığıyla petrol ihraç eden Körfez ülkelerine değil (Tankerler her gün İran,Katar,Birleşik Arap Emirlikleri,Suudi Arabistan ve Irak’tan yaklaşık 17 milyon varil petrol taşıyor) aynı şekilde bu petrolü ithal eden başlıca ülkelere de savaş ilan etmek anlamına geliyor.
Bu ithalatçı ülkeler arasında sadece İran’ın en büyük düşmanı olan ABD’de bulunmuyor.Bunlar arasında Çin ve AB’de var (boğaz aracılığıyla ihraç edilen petrolün yaklaşık % 80’i Çin, Japonya Hindistan, Güney Kore ve Singapur’a gönderiliyor). Bu durum,İran’ın en yakın ticaret partnerlerinden biri olan Çin’in İran’ın boğazı kapatma tehdidi karşısında duyduğu çekinceleri ifade etmesine ve İran’a iyi bir komşu olma ve barış içinde yaşamak için çaba harcaması çağrısında bulunmasına neden oldu.
Çin’in Dışişleri Bakanı Yardımcısı Qin Xiaodong yaptığı açıklamada:
“Boğazı kapatmak bu bölge için en büyük tehdittir ve Körfez ülkelerinden petrol ithal eden tüm ülkelere savaş ilan etmek anlamına gelmektedir”.
Eğer İran’ın bu stratejik boğazı gerçektende kontrol etme gücü olsaydı daha Devrimi’nin ilk gününde bunu yapardı. Ancak o günden bu yana sadece karşı karşıya olduğu baskıları hafifletmek için sözlü tehditlerle yetinmek zorunda kalıyor. Bu seferki tehditleri de nükleer anlaşmaya sadık kalan ortaklarına içine düştüğü politik ve ekonomik büyük krizden kurtulması için kendisine yardım etmeleri için bir mesajdır.
Körfez ülkeleri ise İran’ın boğazı kapatamayacağını bildikleri için bu konuda çok rahatlar. Çünkü bu adım en basit anlamıyla tüm dünya ülkelerine savaş ilan etmek anlamı taşıyor. İran rejimin ise bunu yapmaya gücü yetmez. Ayrıca tüm dünya ülkelerine kendisine karşı birleşme fırsatını vermeyi de istemeyecektir.