Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’ın nükleer bombası | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran rejiminin nükleer programı hakkında dünyayı aldattığını ortaya koyduğunda, İsrail, dünya çapında bir siyasi bomba patlatmış oldu.

Aldatılanlar arasında iki grup göze çarpıyor; İlki, İran’ın “gizli” nükleer programına inanan Avrupa Birliği ikincisi ise geçmiş Obama yönetimi.

TV kameralarının karşısında, İsrail hükümetinin başı olan Netanyahu, İran’ın nükleer faaliyetinin sivil değil, askeri olduğuna dair birçok kanıtı olduğunu söyledi. Netanyahu, İran’ı “Proje İmad” olarak bilinen gizli bir askeri nükleer silahlanma programını yürütmekle suçladı. Ayrıca Netanyahu, Tahran’ın projeyi 2003 yılında bitirdiğini ilan etmesine rağmen, nükleer silahlarla ilgili yeni bilgileri takip etmeye devam ettiğini, Tahran’ın, bu projeyle, beş nükleer savaş başlığı üretmeyi amaçladığını ve bu konuyu ispat eden binlerce belgesi olduğundan söz etti.

Beklendiği üzere, Devlet Sözcüsü Behram Kasımi ve zarif(!) Dışişleri Bakanı Cevad Zarif vasıtasıyla İran, hemen yalanlama ve küçümseme yoluna gitti, ama zaten kendilerinden başka ne beklenir ki? Bu olasılığın sadece %5’inin gerçekleşme ihtimali bile dikkatli ve büyük oranda hazırlıklı olmamızı gerektirmektedir, zira; bizler, yüzyıllar öncesine ait hurafelere boğazına kadar saplanmış vahşi, manyak ve tekfirci, üstüne üstelik başkalarını kafir ilan eden projesine karşı çıkan herkesi öldürmek isteyen bir güruhla yüz yüzeyiz.

İşin tuhaf tarafı şu ki, İran’la yapılan bozuk anlaşmanın imzalanmasında katkısı olan herkes, başta Fransa ve AB Komisyonu Başkanı İtalyan solcusu Federica Mogherini’nin, her şeye rağmen, anlaşmanın yürürlüğe girmesinde ısrar etmeleridir. Mogherini, İsrail Başbakanı tarafından sunulan şok edici belgelerin İran’ın taahhütlerine olan sadakati hakkında hiçbir soru ortaya koymadığı şeklinde yorum yaptı!

İran’ın nükleer programlarını izlemekle yükümlü olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Netanyahu’nun suçlamalarına doğrudan yorum yapmadı, ancak 2003 yılında “patlayıcı nükleer aygıtların geliştirilmesiyle ilgili faaliyetler” içeren 2015 yılı faaliyet raporuna atıfta bulundu.

İsrail ifşasının çarpıcılığı ABD Başkanı Trump’ın, İran’la nükleer anlaşma konusundaki nihai duruşunu açıklamasına yakın zamanda yapacak olmasından kaynaklanıyor, zira, kendisi anlaşmanın “yalanlara dayalı” olduğunu defalarca ilan etmişti, Dışişleri bakanı Mike Pompeo da belgeler hakkında konuşurken aynı yorumda bulundu.

İran’ın nükleer silah sahibi olması, İran’ın ana düşman olarak gördüğü Suudi Arabistan’ın en azından benzer bir caydırıcılığa sahip olması gerektiği anlamına geliyor. Bu husus, Suudi Arabistan veliahdı Prens Muhammed bin Selman’ın Amerikan CBS Kanalında yayınlanan 60 Dakika (60 Minutes) programı için verdiği röportajda açık bir şekilde söylediği şeydir. Her ne kadar Suudi Arabistan bu silahın sahibi olmayı seven ülkelerden biri olmasa da, bu tür bir gereksinim Suudi Arabistan’a farz oldu artık!

İran’ın normal füzeleri Suudi Arabistan’ın şehirlerini hedef alıyor. Bu manyakların gerçek bir nükleer bomba sahibi olana dek beklemek akılcı bir davranış mı?

Sorulması gereken soru şu: Batı, Ortadoğunun nükleer silah yarışına girmesini ister mi? Avrupa’nın kendisine ulaşabilecek kıtalararası balistik nükleer füzelerin bölgede bulunmasına susar mı?

Unutmayalım,

Kızını dövmeyen bir gün gelir dizini döver!