İspanyol hükümeti, son günlerde, ülkeyi iç savaşın eşiğine getiren Nikaragua krizinde arabuluculuk yapmak için yoğun temaslarda bulunuyor.
Ülkede yaşanan kriz, Devlet Başkanı Daniel Ortega’nın Sandinist Devrim’in 39. yıl kutlamaları esnasında, piskoposları ‘krizi çözmek için diyaloğa aracılık etmesi gerekirken şiddete teşvik etmekle’ suçlayarak Katolik Kilisesi’ne saldırmasından sonra iyice tırmandı.
Katolik Kilisesi’nin himayesinde, Devlet Başkanı ve muhalefet arasında ulusal uzlaşıya varabilmek amacıyla Mayıs ayı ortasında bir diyalog başlatıldı. Bu görüşmelerin sonuncusu 15 Haziran’da yapıldı.
Ortega, başkent Managua’da Sandinist Devrim’in 39. yıl kutlamaları esnasında yaptığı konuşmada, “Kilisenin arabulucu olduğunu düşündüm. Fakat darbecilerle suç ortaklığı içinde oldukları ortaya çıktı. Onlar isyan planın bir parçasıydı” diyerek Kilisenin muhalefetle müzakerelerdeki arabulucu rolünün artık sona erdiğini ilan etti.
Şarku’l Avsat’ın diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre kilise, çatışmaya arabuluculuk yapmaya devam edebileceğini düşünüyor.
Görüşmelere arabuluculuk yapan Katolik Kilisesi’nden Kardinal Leopoldo Brenes, Cuma günü bir televizyon kanalına yaptığı değerlendirmede, “Başkanın sözlerine bakıp sonra bir karar vereceğiz” dedi.
Kilisenin bir arabulucu olarak çalışmaya devam etmesi yönünde çok sayıda mesaj aldıklarını söyleyen Kardinal, kilisenin kapılarının devlet baskısını protesto eden öğrencilere açıldığını fakat silahların kiliseye sokulmadığını ifade etti.
Muhalefet ise piskoposlara verdiği desteği dile getirerek, görevi sadece arabuluculuk olan kilisenin suçlanmasına izin vermeyeceklerinin altını çizdi.
Piskoposlar, seçim yasası ile devlet başkanlığı ve genel seçimlerin düzenlenmesi de dahil olmak üzere birçok konuda yapılacak müzakere tablosunu Ortega’ya sundu.
Üniversite öğrenci örgütleri, çiftçiler, işadamları, akademisyenler ve sivil toplumu örgütlerini içeren ‘Sivil İttifak’ muhalefet tarafından desteklenirken, Nikaragua’daki siyasi ve seçim kriziyle başa çıkmanın tek yolunun diyalog olduğunu dile getiren piskoposlar da bu noktada arabulucuk yaptı.
Siyaset uzmanı José Antonio Perraza, “Ortega’nın yaptığı şey, artık müzakere etmek istemediği için piskoposların arabuluculuğunun güvenilirliğini ortadan kaldırmaktır” dedi.
1985-1990 yılları arasında Nikaragua’da başkan yardımcılığı görevini üstlenen Sergio Ramirez ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, piskoposların ülkenin ahlaki vicdanı olduğunu söyleyerek onlara hak ettikleri önemi göstermek gerektiğini vurguladı.
Ortega’nın son sözleri, ABD, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Meksika’nın da içinde olduğu 13 Latin Amerika ülkesinin Nisan ayında halk protestolarının patlak vermesinden bu yana 300’den fazla insanın öldüğü, binlerce insanın da yaralandığı Nikaragua’daki şiddet ve suikastların durdurulmasını talep etmelerinin ardından, ülke rejiminin yurt içi ve dışında izole edilmesinin açık bir kanıtı oldu.
Katolik Kilisesi’ne bağlı olduğunu söyleyerek, konuşmalarında sık sık İncil’den alıntılar yapan Ortega’nın kiliseye son saldırısı, ülkede 3 aydır süren şiddet dalgasını sonlandırmak için mümkün olan tek yol olan diyaloğa ölümcül bir darbe vurdu.
Alman haber ajansı DPA’ya konuşan 1980’lerde Ortega’nın danışmanı olan Sosyolog Oscar Rene Vargas, “Ortega, çatışma karşısında en zor yolu seçti; Silahlı ve paramiliter yol. Ortega, onları manipüle edebileceğini düşünerek önce piskoposlardan arabuluculuk yapmalarını istedi. Fakat baskıyı reddetmede belirleyici bir rol oynamaya başladıklarında, resmi strateji bu arabuluculardan kurtulmaktı” şeklinde yorumda bulundu.
Öte yandan şimdiye kadar gözaltına alınan göstericilerin serbest bırakılması ve öldürülenler adına adalet sağlanmasını talep etmek için başkentte Pazartesi günü bir gösteri düzenlenecek.
Sivil İttifak’ta yer alan Azahalia Solis, AFP’ye verdiği demeçte, “Nikaragua halkının mücadelesi Ortega diktatörlüğüne karşı itaatsizlikle devam edecek” ifadelerini kullandı.
ABD’nin Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) Büyükelçisi Carlos Trujillo ise, “ABD, Nikaragua’da demokrasiyi geri kazanmak için elinden geleni yapacak” değerlendirmesinde bulundu.
Son olarak, Venezuela Katolik Kilisesi de, Nikaragua halkı ve piskoposlarına bir mektup göndererek kendileriyle dayanışma içinde olduklarını ifade etti ve masumların ölümünü kınadı.