Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İsrail ordusu, Kudüs’te Filistinlilere ait evlere el koymaya devam ediyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İsrail Yüksek Adalet Mahkemesi’nin, Yahudi yerleşimcilerin, zorla el koyduğu el-Halil’deki Ebu Recep yerleşiminden çıkarılmasının engellenmesine ilişkin kararından bir gün sonra, İsrail ordusuna bağlı güçler, Doğu Kudüs’te bulunan Şeyh Cerrah semtinde, bir Filistinli ailenin evine el koyarak Yahudi yerleşimcilere açtı.

İsrail hükümetinin, el-Halil’de yaşayan Yahudilere belediye aracılığıyla kendi işlerini bağımsız yürütme yetkisi vermesi üzerine, Yahudilerin, Filistinlilerin evlerini gasp etme olaylarında artış görülüyor. Hükümet, Yahudilere yeni yerleşimler oluşturma yetkisi veriyor.

Konuya ilişkin bir açıklama yapan Filistin Hükümeti Resmi Sözcüsü Yusuf el-Mahmud, “İsrail hükümeti tarafından sürdürülen terör faaliyetleri, Filistin’deki duruma ve yapılan anlaşmalara büyük bir tehdit arz etmeye başladı” dedi.

Filistinli yetkililer, konuya ilişkin olarak, daha önce de açıklamalar yapmış ve çağrılarda bulunmuştu.

İsrail ordusu tarafından evine el konulan Filistinli Mahmut Şemasine, ailesinin 1964 yılından beri bu evde yaşadığını belirterek, “Ailem ev kirasını Ürdün hükümeti yetkililerine ödüyordu. Geçtiğimiz yıldan itibaren İsrail hükümetine ödemeye başladık. İsrail, 2009 yılında imzaladığımız kira sözleşmesini keyfi olarak feshetti ve evin mülkiyetinin bir Yahudi ailesinin verasetinde olduğunu bildirdi” şeklinde konuştu.

El konulan ev için açılan ve yıllarca süren dava sonucunda, İsrail Mahkemesi, evin mülkiyetinin bir Yahudi’ye ait olduğunu kararlaştırmıştı.

İsrail ordusu tarafından evine el konulan 82 yaşındaki Eyüp Şemasina ve eşi, en büyüğü 22 yaşında olan 6 erkek çocuğu ve gelini ile birlikte, 53 yıllık evlerine el konulması sonrası geceyi sokakta geçirdi.

Filistin, Peace Now (Şimdi Barış) örgütü, konuya ilişkin yayınladığı açıklamada, “Doğu Kudüs’te yaşayan Arapların bölgeden çıkarılarak yerlerine Yahudi yerleşimcilerin getirilmesi, iki devletli çözüm umudunu zayıflatıyor. Bu uygulamalara bir sınırlama getirilmesi gerekli görülmektedir” ifadelerini kullandı.

Filistin’de Şemasina ailesinin yaşadığı mağduriyeti yaşayan 45 bin aile daha bulunuyor. Yahudi yerleşimciler, Filistinlilerin evleri üzerinde hak iddia edince, konu mahkemeye taşınıyor. Mahkeme ise Yahudiler lehine karar veriyor.

Liebermann, daha fazla Yahudi yerleşim yeri kurulacağını açıklamıştı

İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liebermann, Batı Şeria’da daha fazla Yahudi yerleşim yeri kurulacağını açıklamıştı. Yahudiler, Lieberman’ın, “Bundan önce hiçbir İsrail hükümeti bu kadar yerleşim kurmamıştı” diye övünerek, yaptığı açıklamasından sonra Filistinlilere yönelik ihlallerini artırmıştı.

Öte yandan, Filistin Dışişleri Bakanlığı, Filistin genelinde Yahudi yerleşimlerin artması ve Yahudi fanatiklerin Filistinlilere yönelik ihlallerini en sert ifadelerle kınadığını bildirdi. “Bu uygulamalar birçok ihtimali gündeme getirerek, çeşitli yollarla yapılacak protestoların önünü açıyor” ifadelerini kullandı.

Bakanlık tarafından yayınlanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi;

“İsrail’de iktidarda bulunan aşırı sağcı koalisyon, açıktır ki ideolojisini uygulamakta ve barışa karşı, yasadışı yerleşim ve işgal üzerine kurduğu zulmü öncelemekte kararlı. Uluslararası toplum, haklı davamıza karşı ahlaki ve kanuni sorumluluğunu üstlenmekten uzak ve başta 2334 sayılı uluslararası karar olmak üzere bütün uluslararası kararları çiğneyen İsrail karşısındaki acizliğine sürdürerek, İsrail’e ihlallerini sürdürmesi noktasında cesaret vermektedir. Uluslararası Toplum’un İsrail’in ihlalleri karşısında tepkisiz kalması ve işgal devletinin, Filistin halkına, halkın mukaddesatına ve yaşam hakkına karşı işlediği suçlara göz yumması, halkımızın yaşadığı mağduriyet ve zulmü derinleştiriyor. Bu durum, ABD tarafından müzakerelerin uygulanması için sarf ettiği çabaların inandırıcılığını yitirmesine sebep oluyor. İsrail’in bu ihlalleri, Netanyahu ve iktidardaki sağcı koalisyonun barış için herhangi bir programa sahip olmadığını ortaya koyuyor.”

Açıklamada, Yahudi yerleşimlerinin artması ve bu yüzden siyasi çözüm fırsatlarının heba olmasının sorumluluğunun tamamen İsrail’e ait olduğu belirtilerek, “İsrail’in bu uygulamaları bütün ihtimallere kapı aralıyor” ifadeleri kullanıldı.