Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail ile yaşanan mevcut çatışmaların dini olmadığını ve Filistinlilerin bu tür çatışmalara sürüklenmeyeceğini belirtti. Abbas ayrıca, İsrail’in kilise ve taşınmazlarına uyguladığı vergilere karşı, 13 ülke temsilcisine uygulamaları reddeden bir mektup verdi.
Mahmud Abbas, Kudüs’teki Kıyamet Kilisesi’nin kapılarını tekrar açmasından birkaç saat sonra ofisine Ürdün, Rusya, Avrupa Birliği, Kıbrıs, Yunanistan, Arjantin, Afrika Birliği, Türkiye, Şili ve İtalya’nın Kudüs elçilerini kabul etti. Abbas, Papa II. Tavadros ve Papa Franciscus’a hitaben İsrail’in Kudüs’teki kilise ve taşınmazlara uyguladığı vergi planlarına karşı önlem alınmasını talep eden bir mektup verdi.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Genel Sekreteri Saib Ureykat ise Ramallah’ta yaptığı basın açıklamasında, Filistin Devlet Başkanı’nın İsrail’in Kudüs’teki kiliselere karşı uygulamalarını reddettiğini ve uluslararası camiaya müdahale çağrısı yaptığını ifade etti.
Ureykat, “Başkan, İsrail’in Beytüllahim’deki Karizman (kiliseye bağlı dağlık bölge) topraklarını sömürme girişimleri hakkında büyükelçilere bilgi verdi” diyerek, bölgedeki 58 ailenin evlerini terk etmek zorunda kaldığını, Zababdeh ve Cefna köylerinde de Hristiyanlara ait binlerce dönümün işgal edildiğini kaydetti.
“Başkan, büyükelçilere Hristiyanların izin almaksızın ibadet edemediklerini söyledi” diyen Saib Ureykat, İsrail’in Kudüs’teki Hristiyan varlığını tasfiye girişimlerine de değindiğini vurguladı.
Ureykat, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “Kimse Hristiyanların varlığına İsrail gibi hizmet etmedi” açıklamalarına da yanıt verdi. Bu bağlam da Genel Sekreter, “Aslında İsrail’in yaptığı gibi, kimse Hristiyanlığın ve İslam’ın varlığına kötülük etmedi” dedi.
Mahmud Abbas’ın büyükelçilere Kudüs’ün üç din için önemine dair bazı açıklamalarda ve özellikle Kudüs’teki Ürdün vesayetinde bulunan kutsallara övgüde bulunduğunu söyleyen Ureykat ayrıca, “Başkan, Filistinlilerin, Kudüs ve kutsalların haklarına karşı İsrail uygulamalarını durdurma ihtiyacı üzerinde durdu” dedi.
Kudüs’teki Kilise liderleri, 28 Şubat sabahı, İsrail makamlarının uyguladığı vergileri protesto etmek amacıyla 3 gün süreyle kapattıkları Kıyamet Kilisesi’nin kapılarını tekrar açtı.
İsrail ise kilise mülklerine yönelik uyguladığı “Arnona” olarak bilinen vergilendirme sistemini askıya aldığını duyurdu. Aynı şekilde kilise başkanlarıyla konuyu görüşmek üzere özel bir komite oluşturdu.
Bu bağlamda Hristiyanlar, 28 Şubat’ta zaferi kutlamak ve şükür duası etmek için kiliseye girdi. Ancak kilise başkanları, askıya alınan kararın tamamen iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Öte yandan Filistin Başkanlığı, Kilise liderlerinin tutumlarını desteklediklerini belirtirken, İsrail Hükümeti’nin Kudüs’teki Hristiyanlara karşı “uygulamaları askıya alma” kararının yetersiz olduğunu açıkladı. Ve kararın tamamen kaldırılmasını istedi.
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne yaptığı açıklamada, yerel ve uluslararası açıdan kutsal mekanların tarihi ve yasal statülerinin korunması gerektiğini vurguladı.
Kilise İşleri Yüksek Başkanlık Komitesi ise işgalci İsrail’in uygulamak istediği vergilerin tamamen iptal edilmesi konusunda kilise başkanlarının tutumlarını desteklediklerini duyurdu.
Komite tarafından yayınlanan bildiride, “Kudüs’teki hastaneler, klinikler, okullar ve hayır kuruluşları gibi dini, toplumsal, eğitim ve sağlık kurumlarına yönelik vergi uygulamalarını reddeden kilise başkanlarının yanındayız” denildi. Bildiride, Müslüman ve Hristiyan halkın cesur duruşlarına dair takdirlerini sunan komite, İsrail’in kararı askıya almasını “Çözüm değil, geçici bir önlem” olarak yorumladı.
Bu bağlamda bildiride, “İsrail tarafından bu yönde bir komite kurulması, bizi Filistinliler olarak taleplerimiz ve ilkelerimiz açısından ilgilendirmiyor” denilerek, taleplerinin ‘verginin tamamen kaldırılması ve 18. yüzyıldan bu yana Kudüs’teki mevcut yasal ve tarihsel statükoya saygı gösterilmesi’ olduğu belirtildi.
Bildiride ayrıca, dini mekanlarla ilgili olarak Kudüs’teki gelişmelere ayak uydurulması gerektiğine, Kudüs’ün kimliğini ve yapısını değiştirmek üzere devam eden İsrail uygulamalarının reddedildiğine, kiliselerin hak ve imtiyazlarını güvence altına alan sözleşme ve antlaşmaların ihlal edildiğine değinildi.