İstanbul’da gerçekleştirilen dörtlü Suriye zirvesinde, siyasi çözüm yolunun sürdürülmesi, terörizmin ortadan kaldırılması ve mültecilerin BM’nin himayesinde gönüllü olarak geri dönüşlerinin sağlanması hususları vurgulandı.
İstanbul’da yaklaşık 5 saat süren zirvenin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel tarafından düzenlenen ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu zirvenin ateşkesin güçlendirilmesini, Suriyelilerin kanının dökülmesinin engellenmesini ve siyasi çözümün tartışılmasını hedeflediğini belirterek, uluslararası toplumun Suriye krizine, insani duruma ve Suriyelilerin çektiği acıya yeterince ehemmiyet vermediği hususunda eleştirilerde bulundu. Erdoğan, konuşmasının devamında, Fransa ve Almanya’nın da katılımıyla siyasi bir çözüme ulaşmak için Astana sürecinin devam ettirileceğinin teyit edildiğini vurguladı.
Zirvede yer alan katılımcıların, Suriye’deki krizi çözmeye yönelik olan Cenevre sürecinin devam ettirilmesinin önemini vurguladığını kaydeden Erdoğan, Suriye krizin hakkında kalıcı bir çözüme ulaşılmasına hazırlık olarak sivillerin kanının dökülmesini engellemek için Soçi anlaşmanın uygulanmasının gerekliliğinin teyit edildiğini belirtti.
Erdoğan, küresel güvenliğe yönelik tehditler ışığında terörle mücadelede işbirliğinin öneminin vurgulandığını belirterek, Türkiye ile 900 km uzunluğunda bir sınıra sahip olan Suriye’nin terör ile karşı karşıya kalan ülkelerin başında geldiğini söyledi. Bu nedenle Suriye’nin kuzeyinde başarılı askeri operasyonlar gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, bölgede güvenliğin sağlanmasının ve terörizm tehdidinin ortadan kaldırılmasının ardından Suriyelilerin ülkeye geri dönüşüne tanık olunduğunu belirtti.
Erdoğan, “Liderler, Suriye’deki tüm terör örgütlerinin elimine edilmesi ile birlikte uluslararası toplumun Suriyelilere yardım elinin uzatılması ve yeni mülteci dalgalarının önlenmesi hususunda çağrıda bulunmasına karar verdiler” diyerek sözlerini sürdürdü.
Erdoğan, Suriyeli mültecilerin geri dönüşüyle ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu:
“Geri dönüşün uluslararası hukuka uygun olarak gönüllü bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğine karar verildi. Türkiye, mültecilere yönelik 33 milyar dolar harcamada bulundu. Uluslararası topluma ve Avrupa’ya Türkiye’yi desteklemeleri ve özellikle kış ayının yaklaşması ile birlikte Suriye halkına yönelik insani desteği güçlendirme çağrısında bulunuyoruz.”
Zirveye katılan liderlerin Suriye’de siyasi çözüm çabalarını sürdürme gereğini kabul ettiklerini belirten Erdoğan, “Türkiye olarak mücadelemizi hem Astana platformunda, bugünkü gibi geniş platformlarda sürdürmekte kararlıyız. Şüphesiz ki bu kararlılığımız, Astana sürecinin bir diğer üyesi olan İran’ı da ilgilendirmektir. Attığımız adımlardan İran’ı da bilgilendireceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa komitesi çalışmalarının bu yıl sonuna kadar tamamlanmasının önemine dikkat çekerek, Esed’in durumun belirleyecek olanın tüm Suriye halkının iradesi olduğunu belirtti. Erdoğan, açıklamasının devamında, “Bize göre Esed bir milyona yakın vatandaşının hayatına kastetmiş bir insan konumundadır ve bundan dolayı muteber bir konumda değildir. Nitekim şu ana kadar yaşananlar ortadadır. Oradaki katliamlar hala devam etmektedir. Bu sürecin bir an önce son bulmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının ardından konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Rusya, Suriye krizine siyasi ve diplomatik çözümlere bağlılığını teyit ediyor. Bu zirveye katılan grubun toplantılarına devam edeceğini ve çeşitli Suriyeli gruplar arasında diyalog aşamasını başlatacağını umuyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin Suriye’de terörle mücadele çabalarına işaret ederek övgüde bulunan Putin, diğer ülkelerin de terörle mücadele ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama hususunda Türkiye’yi örnek alması gerektiğini söyledi.
Putin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Astana ve Cenevre süreçlerinin devam ettirilmesinin gerekliliği hususunda anlaştık. Bununla birlikte Soçi Anlaşması’nın uygulanması, çeşitli Suriye grupları arasındaki diyaloğun başlatılması ve terörle mücadelede işbirliği ve koordinasyon ile Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının gerekliliğini dile getirdik. Suriye’deki şiddet önemli ölçüde azaldı. Terörle mücadelede koordinasyon ve işbirliğini sürdürmeyi ve Suriyelilere insani yardımın ulaşmasının önünü açmayı umuyoruz.”
Putin, mültecilerin dönüşüyle ilgili olarak, geri dönüşlerinin sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, mülteciler için 1.5 milyon konut inşa edildiğini belirtti. Putin, açıklamasının devamında, terörizmin ortadan kaldırılması, Suriye toprakları üzerinde kontrolün yeniden sağlanması ve ülkenin bütünlüğünün korunması için Suriye rejimini desteklemenin gerekliliğini vurguladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise İstanbul zirvesinin Astana sürecinin bir devamı olduğunu belirterek, terörle mücadelede işbirliği yapılması ve ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesini sağlamanın gerekliliğini vurguladı. İdlib hakkındaki Soçi Anlaşması hususunda duyduğu memnuniyeti dile getiren Macron, Suriye’deki terörist grupların ve örgütlerin varlığına son verilmesi ile ülkenin kimyasal silahlardan temizlenmesine dair umudunu dile getirdi.
Macron, Suriye’deki rejim ile muhalefet arasında yaşanan savaş ile birlikte ülkede teröre yönelik savaşın da devam ettiğine dikkat çekerek, Suriye’nin oldukça zor bir durumda olduğunu belirtti. Macron, “Kapsamlı ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için çalışmalarda bulunmak gerekiyor. Bu ancak rejime baskı uygulayarak ve Suriye halkının kaderlerini demokratik ve şeffaf seçimlerle belirlemesine izin vererek elde edilebilir. Ancak şu ana kadar bu konuda hiçbir girişime şahit olmadık. Bu yılın sonunda, bir anayasa hazırlama komitesi oluşturabileceğiz. Bunun Suriye’de kalıcı ve kapsamlı bir çözümün başlangıcı olmasını umuyoruz” diyerek sözlerini sürdürdü.
Fransızların Suriyelilere yönelik olan yardımlarına değinen Macron, Fransa’nın Doğu Guta’da Rusya ve BM ile işbirliği içinde önemli bir rol oynadığını belirterek, yardım kamyonları için güvenli geçitlerin açılması ve bu yardımlarını sivillere ulaştırılması gerektiğini vurguladı.
Macron, Türkiye’nin Suriyeli mültecileri barındırmasına ve maddi ve insani düzeylerde fedakarlıklarda bulunmasına yönelik övgülerini dile getirdi ve geri dönmek isteyen mültecilerin güvenliğini sağlama gereğini vurguladı. Konuşmasının devamında İdlib ile ilgili açıklamalarda bulunan Macron, “Buradaki durum, Suriye’den gelen büyük mülteci dalgasını tekrar gündeme getirdi. Bu dalganın engellenmesi ve insani bir felaketi önlenmesi Soçi Anlaşması ile mümkün olabilir. Suriye’deki bir sonraki aşamaya yönelik üzerimize düşen sorumluluğu üstlenmeliyiz. Uluslararası toplum da bu konuda sorumluluğunu üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, mültecilerin güvenliğinin temin edilmesi ve bu hususta BM’nin rolünün teyit edilmesi gerektiğini belirterek, sivilleri hedef almayı durdurması için Suriye rejimine baskı yapılması gerektiğini vurguladı.
Soçi Anlaşması’nın yeni bir mülteci dalgasının engellenmesi hususunda başarılı bir anlaşma olduğuna değinen Merkel, anlaşmaya yönelik desteklerini teyit ettiklerini dile getirdi. Merkel, anayasa komitesinin oluşturulması ve birçok aşamada Suriyelilerin karşı karşıya kalabileceği risklerden sakınılması hususunda BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın oynadığı role dikkat çekerek, mültecilerin geri dönüşünün BM’nin himayesinde olması gerektiğini belirtti.
Soçi Anlaşması’nın Suriye’deki siyasi çözüm yolunda başarılı bir adım olduğu değerlendirmesinde bulunan Merkel, Suriye’deki çözümün sadece askeri araçlarla sağlanamayacağına dikkat çekti. Ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve ülkenin terör örgütlerinden temizlenip Suriye halkı için güvenli bir vatan kılınması gerektiğini vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye rejiminin anayasa komitesi çalışmalarını engellemeden sürece dahil olup olmayacağına dair bir soruya, “Devam eden süreç, Suriye hükümetini ve farklı tonlardaki muhalefeti içeriyor. Tüm ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. Bu hususta İran’ın da büyük bir rolü var” diyerek cevap verdi.
Erdoğan, zirvenin açılışında yaptığı konuşma sırasında “yapıcı eylemlerde bulunmak ve hayal kırıklığına uğratmamak” çağrısında bulunarak şu ifadeleri kullandı:
“Başta Suriye kardeşlerimiz olmak üzere bütün dünyanın gözleri şu an bu toplantıya odaklanmış durumda. Samimi ve yapıcı bir anlayışla hareket ederek bu beklentileri boşa çıkarmayacağımıza inanıyorum. Suriye, Sayın Putin ile istişarelerimizde en öncelikli konular arasında yer alıyor. Sayın Macron ve Sayın Merkel’le de yakın temasta olmaya, kendilerini süreç hakkında bilgilendirmeye daima özen gösterdik.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da gerçekleştirilen Suriye konulu dörtlü zirve öncesinde, Putin, Merkel ve Macron ile Vahdettin Köşkü’nde bir araya gelerek ikili görüşmelerde bulundu.
Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen ve 45 dakika kadar süren görüşmede, Türk tarafından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hazır bulunurken; Rus tarafından ise Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Putin’in danışmanı Yuri Uşakov toplantıya katılan isimler arasındaydı.
Ayrıca Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov, Suriye’deki siyasi ve saha gelişmelerini görüşmek üzere zirvenin oturum aralarında bir araya geldi. Türk Dışişleri Bakanlığı’ndaki kaynakların aktardığına göre, iki bakan, İdlib’deki gelişmeler olmak başta olmak üzere bölgesel güvenlik sorunlarını ele aldı. Bunun yanı sıra, İdlib’de askerden arındırılmış bir bölgenin kurulması ve bunun nasıl uygulanacağına dair Türk ve Rus cumhurbaşkanları arasında 17 Eylül’de imzalanan Soçi Anlaşması hakkında görüşmelerde bulundu. Görüşmelerde ayrıca Suriye anayasasını hazırlamak için bir komitenin oluşturulması konusu da ele alındı ve bu komitenin oluşumunu hızlandırmanın önemi vurgulandı.
Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Rus mevkidaşı Sergey Şoygu ise iki cumhurbaşkanının bir araya gelmesinden önce, İdlib kentindeki son gelişmeler olmak üzere bölgesel güvenlik meseleleri hakkında görüşmelerde bulundu.
Öte yandan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suriye dosyasını ve İdleb anlaşmasının uygulanmasını görüşmek üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Merkel ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de görüşmelerde bulundu.
Zirvede, bir anayasa hazırlama komitesinin kurulmasının yanı sıra İdlib’deki durum, Soçi Anlaşması’nın uygulanması ve Suriye’de siyasi bir çözüm için gerekli adımların atılması konuları tartışıldı.
Erdoğan, Suriye rejimi ve destekçilerinin askeri güçlerini harekete geçirmesinin ardından, İdlib’de gerginliklerin tırmanması ve insani bir trajedinin yaşanmasına dair korkuların artması üzerine, 29 Temmuz’da bir zirve gerçekleştirilmesi çağrısında bulunmuştu.
Türkiye, yaklaşık 4 milyon sivilin bulunduğu İdlib’den gelecek yeni bir mülteci dalgasını önlemek için diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı. Nitekim bu sebeple, 17 Eylül’de Rusya ile Soçi Anlaşması imzaladı. Anlaşma gereği İdlib ve çevresindeki rejime ait alanlar ile muhalefetin kontrolünde olan bölgeleri ayırmak için 15 ila 20 kilometre arasında değişiklik gösteren askerden arındırılmış bir bölge kuruldu.
Ankara, gerçekleşecek olan dörtlü zirvenin İdlib anlaşmasını güçlendireceği ve nihai bir siyasi çözüm yolunda ilerlemek için çabaların harekete geçirilmesine destek olacağı açıklamasında bulunmuştu.
Fransa, yayınladığı birden fazla resmi açıklamada, İdlib’deki ateşkesin kırılgan olduğuna ve güçlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, zirvenin bir anayasa komitesi oluşturulması için bir fırsat olacağını vurguladı.
Moskova tarafından daha önce yapılan açıklamada, zirvenin sonuçlarının Suriye krizinin gidişatında bir dönüm noktası teşkil etmeyeceği, fakat görüş alışverişinde bulunulması ve dört ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için önemli bir platform olacağı değerlendirmesinde bulunulmuştu.
Türk ordusunun askeri takviyeleri, zirveyle eşzamanlı olarak, dün Suriye ile olan Kilis sınırına ulaştı. Bu takviyeler, Anadolu haber ajansı muhabirinin edindiği bilgilere göre, sınırda konuşlanmış askeri birliklerin kapasitelerini güçlendirmeyi amaçlıyor.