Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘James Bond Stalin’in yatağında’ | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İngiliz istihbarat subayı Ian Fleming bu günlerde yaşıyor olsaydı, yaratmış olduğu James Bond figürünün hiç de abartılı olmadığını görecekti. Şu anki Rus Çarı’nın, dünya çapında 100 milyon kopya satan Bond’la ilgili senaryolardan hoşlandığını bilmesi kendisini heyecanlandıracaktı. Muhtemelen kariyerini “James Bond Stalin’in yatağında” isimli muhteşem bir kitapla taçlandırırdı.

Fleming bir casus, gazeteci ve yazardı. Casus ve gazeteciler benzer görevler icra ederler. Her ikisi de araçlar ve yöntemler farklılık gösterse de sırlar peşindedir. İlki gizli mürekkeple yazar ve raporunu teşkilatına ulaştırır. İkincisi, açık mürekkeple yazar ve raporunu okuyucuya ulaştırır. Her ikisi de raporlarının doğrulunu ve güvenirliliğini üstlerine kanıtlamaya çalışır. Her iki meslek de streslidir. Casus mesleğini meçhul bir şahsiyet olarak tamamlar ve hikâyesi teşkilatının çekmecelerinde uyur. Gazeteci mesleğini unutulma madalyasını kazandıktan sonra hayal kırıklığı ile tamamlar. Bundan dolayı her biri de eğer fırsat yakalayabilirlerse hikâyelerini bir kitapta canlandırırlar. Oyun daha ziyade kuruntular üzerine kuruludur.

Vladimir Putin’in yüzyılın başında Kremlin’i “ele geçirmesi”, özellikle istihbarat hikâyelerine olan tutkumu ikiye katladı, özellikle de Putin’in geldiği KGB’den beri, zira KGB James Bond’dan çok öte filmler! Çevirmiş bir casus imparatorluğu gibidir. İmparatorluğun adı, teşkilata uzun süre başkanlık yapan, daha sonra partiyi ve devleti yöneten lider Yuri Andropov ile özdeşleşmişti, ama sağlığı kısa sürede bozuldu. Putin’in tutum ve davranışları Andropov’a dönmeden anlaşılamaz. Zira onun için Andropov, bir öğretmen, komutan ve ilham kaynağıdır.

Mesleğim gereği yıllarca bu gizemli ve heyecan verici dünyaya yaklaşmak istedim. Casusları idare eden casusları ve adamları tanıma fırsatı buldum. Bazen bu adamlarla dostane bir ilişkim oldu ve ben bunların gizemli haberlerin satırlarından çıktığını hissederdim.

Yıllar önce, dünyanın büyük başkentlerinden uçak kaçırma ve düşürme işlerine karışmış, Filistinli lider Dr. Wadi Haddad ile birlikte çalışmış, James Bond’a benzeyen, dar daireden bir adamı ziyaret etmiştim, kendisi ünlü Venezüellalı terörist Carlos’du. Kendisiyle olan samimi ilişkiden yararlanarak, basına yansımamış, devlet ve organları tarafından bilinmeyen bir sırrı bana söylemesini istedim. Biraz tereddüt etti ve sonra: “Herkesten sakladığımız büyük sır, Yuri Andropov’un 1974’te Moskova’nın dışındaki bir ormandaki bir sarayda gizli bir şekilde Wadi Haddad’ı karşılamasıdır. Toplantı sırasında Wadi, özel silahlar, özel mühimmat ve zaman ayarlı saatleri istedi. Ziyaretten iki hafta sonra, tüm listeyi, Aden’den altı kilometre uzakta bir suda teslim aldık.”

Sırlar, entrikalar, gizemler ve gizemli darbelerle çevrili bu dünyadan Vladimir Putin, Kremlin’e derin bir yara ile geldi; Sovyetler Birliği’nin yıkılışı…

Kendi ifadesiyle: “Yirminci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi…” Haftalar önce, o düşüşü engelleyebilmeyi çok istediği ortaya çıktı.

Son yıllarda, Sovyet ruhunun hala Kremlin efendisinin davranışını kontrol altında tuttuğuna dair işaretler olmuştu. Gürcistan’ı disipline etme, Kırım’ı ilhak etme ve Ukrayna’yı istikrarsızlaştırma girişimleri bunlardan bir kaçıdır. Sovyet gömleğini çıkarma konusunda aceleci davranan devletlere karşı, cesaretlendirme ve tehdit etme karışımı bir politika izlemektedir. Ayrılmayı seçen ve şu anda Batı ile ilişkiler kurmaya çalışan ülkeler neredeyse hain ülkeler olarak kabul edilmektedir. Sanki bir casus bir göreve gönderilmiş de sonra onun iki tarafa çalışan ajan olduğunu ortaya çıkarılmış. Genelde istihbarat servisleri, sırlarını para, vatandaşlık ya da güvenli sığınak için satanlara tahammül etmezler. Bu suçu her kim işlerse, onlara göre “nihai çözüm”ü hak etmiş olur, yani bir kez ve sonsuza kadar susturmak…

Batı, 2006 yılında Londra’daki eski Rus casus Alexander Litvinenko’nun polonyum maddesiyle öldürülmesinden sonra Putin defterlerini açmadı. İngiltere olaya karşılık verdi, ancak Putin’i bu konuya kişisel olarak dâhil edecek kadar ileri gitmedi. Bu hadise büyük gürültü kopardı, ancak geniş bir çatışma için bir dönüm noktası ya da bahane olarak görülmedi. Batı, Rusya’yı dağılmadan ve dünyadaki bu dağılmanın olası felaketlerinden koruyan bu adamın gülümsemesine mahkûm gibi durdu. Bir kriz yaşandı ve ardından “zaman” isimli bir arabulucu müdahale etti ve olay unutularak çözüldü ve su yatağına tekrar döndü.

Birkaç hafta önce gerçekleşen, eski Rus çifte ajan Sergey Skripal ve kızı Yulia’ya yönelik suikast girişimi ise farklı bir iklim meydana getirdi, zira Putin dosyası oldukça kabarmıştı. Suriye’deki askeri müdahalesi ve rejimin yararı için olayların gidişatını değiştirmedeki başarısı! Ve uçaklarıyla DEAŞ ve Nusra ile alakası olmayan muhalif gruplara saldırması bu bağlamda zikredilebilir. “Rus Suriyesi” esaretinde oluşacak gerileme mutlaka “İran Suriyesi” esaretini azaltacaktır. Suriye rejimine sadık grupların, bir dizi Rus paralı askerlerle beraber ABD’nin Suriye’deki kuvvetlerine saldırması, Amerikan tarafını, sanıklardan yüzden fazla Rus’u öldürmek suretiyle cezalandırmaya sevk etti. Putin son yaptığı konuşmasında, Soğuk Savaş Sözlüğü’ndeki ifadeleri kullanarak Rus füze cephaneliğinin en son başarılarını ortaya koydu ve bu şekilde Batı’ya yönelik gerilimi tırmandırdı.

Birçoğu, Rus makamlarının, Putin’in dördüncü bir dönem için başkan seçilmesini sağlayacak seçimlerden bir hafta önce, askeri amaçlar için tasarlanmış sinir gazıyla Skripal ve kızını zehirlemeye neden giriştiklerini sorguladı. Hele bir de Rusya’nın futbolda Dünya Kupasının ülkesinde yapılmasını sağlamaya hazırlandığı bir yılda… Ancak İngiliz makamları, Başbakan Teresa May’ın, Sovyetler tarafından kullanılan gazı, İngiliz topraklarında yapılmış saldırgan bir askeri eylem olarak gördüğünü ve şiddetle kınadığını doğruladılar.

İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson oyunu diğer tarafa itmeyi ve topu Kremlin efendisinin kalesine koymayı seçti ve şunu söyledi: ” Kremlin’le anlaşmazlığımız, Putin’in yönetim şekli ve vermiş olduğu kararlardır. İngiltere’nin sokaklarında sinir gazı kullanma kararının, -Putin tarafından alınmış olması şiddetle muhtemeldir- 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa sokaklarında ilk defa gerçekleştiğini düşünmekteyiz. ” Kremlin sözcüsü, “Başkanımıza yönelik herhangi bir ima, diplomatik teamüller açısından sadece bir şok ve affedilmez bir tutumdur.” dedi.

Amerika, Almanya ve Fransa, Rusya’yı suçlamada İngiltere’ye katıldılar. Washington, ABD başkanlık seçimlerine müdahale etmekle suçlanan bir dosyada Moskova’ya karşı harekete geçti.

İlk kez, Soğuk Savaş’ın hayaletleri uyandı ve Batı gerçek sorunun Putin, onun saldırgan yaklaşımı ve kuvvet dilini kullanmadaki ısrarı olduğunu düşünüyor. Sorun şu ki, Rusya bir Sovyet cumhurbaşkanının gölgesi altında yaşıyor.

Birkaç hafta önce, Sibirya üzerinden gelen dondurucu soğuklar Batı başkentlerini etkisi altına aldı ve neredeyse tamamını kapladı. Medya bu soğuk dalgayı “Doğudan gelen canavar” olarak adlandırdı. Skripal’i öldürme teşebbüsünden sonra, “Doğudan gelen tehlike” şeklinde konuşmalar dönmeye başladı.
Batı, Putin’in Andropov’un paltosundan çıktığını uzun zamandır unutmuştu. Ve “KGB” üyelerinin aldığı en önemli eğitim, niyetleri ve hedefleri gizlemek ve karşı tarafı yanıltmaktır. Onlar Rus James Bond ile karşı karşıyalar.

Eğer Ian Fleming bu günlerde yaşamış olsaydı, “James Bond Stalin’in yatağında” isimli inanılmaz bir roman yazmış olurdu.