Röportaj: Muhammed Reza

Cannes Film Festivali kapsamında, Hollywood Yabancı Basın Birliği (HFPA) tarafından düzenlenen partiye, aktör John Travolta da katıldı.

Şarku’l Avsat olarak röportaj talebinde bulunduğum John Travolta, menajerinin kulağına eğilerek ‘Pulp Fiction’ filmi hakkında konuşmak istemediğini, tüm röportajlarda hala bu film hakkında soru geldiğini söyledi. Bunu röportajın bir şartı olduğunu anladım ve kafamı sallayarak, ‘Duydum ve itirazım yok” şeklinde cevap verdim.

Yaklaşık on dakika süren röportaj esnasında karşılaştığım sürpriz ise, konuyu Travolta’nın Pulp Fiction filmi ve yönetmeni Quentin Tarantino’ya getirmesiydi. Gülümseyerek, sözünü kesmeden konuşmasını sürdürmesine izin verdim.

John Travolta ile gerçekleştirdiğim röportaj;

– HFPA tarafından düzenlenen Altın Küre ödül törenlerine birçok kez katıldınız. Burada da, HFPA’nın misafiri olarak bulunuyorsunuz. Sizin için HFPA’nın önemi nedir?

Ahh… 20 yıldan uzun bir ilişkiden bahsediyorsunuz. HFPA Altın Küre’den çok daha fazlasıdır. Bu çatı altında bulunan kişiler, filmleri ve yapımcılarını takdir etmek için her yıl ciddi şekilde çalışmaya devam eden, film sektörünü takip eden gazeteciler. Burada olmaktan her zaman mutluluk duyuyorum. Siz de onun bir üyesisiniz, değil mi?

-Evet, 2000’den beri üyesiyim. Cannes Festivali’ne kaç kez katıldınız? İlk katıldığınız dönem ile bugün arasında bir fark görüyor musunuz?

Birkaç kez katıldım. Ama 1994’te Quentin Tarantino ile birlikte ‘Pulp Fiction’ filmiyle festivale katıldığımız dönem ile bugünü karşılaştırabilirim. Festivalin büyüklüğü karşısında yaşadığım şaşkınlığı unutamam. Bir keşifti. Bugün ise, Cannes Film festivali, hala bana dünyanın en önemli film etkinliği gibi görünüyor.

-Pulp Fiction filminin Altın Palmiye ödülünü kazanması sürpriz değildi. Öyle değil mi?

Kesinlikle. Ben elbette bunun gerçekleşeceğini umuyordum. Tarantino ise filmin bu denli büyük başarı elde edeceğinden emin değildi.

-Bu filmin sizi halka ulaştıran bir film olduğunu hala düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. John Travolta’yı gençlerden olgun izleyicilere taşıdı.

-40 yılı aşkın oyunculuktan sonra bugün hangi aşamaya geçiyorsunuz?

Bunu teknik düzeyde tanımlamak zor. Ben hala yeni deneyimlere açık bir aktör olmanın yanı sıra sanatsal, ahlaki ve ticari değeri olan filmler için araştırmacıyım. Bu yönler aslında birleştirilebilir. Şu an ulaştığım aşama, bana göre en iyisi. Yıllar boyunca oynadığım filmlerin hepsi iyi ve başarılı değildi. Ama iyi bir isim ve güven oluşturmama yardımcı oldular.

-Filmlerinizin başarısız olacağına dair endişe taşıyor musunuz?

Hayır. Hiç endişelenmiyorum. Çünkü endişe zararlı olduğu gibi, sağduyu ve gerçeklikle başa çıkma kaybına yol açıyor.

-Sizce en iyi yönetmen kim?

En iyi yönetmen, doğru gördüğünü yansıtabilen yönetmendir. Bu noktayı açıklayayım, çünkü karmaşık gelebilir. Ne istediğine dair net bir vizyonu ve planı olan yönetmenle çalışmayı seviyorum. Ayrıca, rolünü canlandırması için oyuncuyu özgür bırakan yönetmeni seviyorum.

-Bu özgürlüğü hangi yönetmenler veriyor?

Birçoğu. Robert Altman, Quentin Tarantino ve John Woo..

-Performansını beğendiğiniz sizi etkileyen bir oyuncu var mı?

Gerçek şu ki beni etkileyen filmler ve oyuncular var. Fakat adımlarını takip ederek yöntemini uygulamak istediğim derecede etkilendiğim bir oyuncu yok.