Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kaddafi ve Sarkozy… Soru işaretleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, bu makama ulaştığı 2007’den, Fransız siyasetinde bir dönüm noktası oluşturan seçimlerle cumhurbaşkanlığı sarayından ayrıldığı ana kadar Fransa; Avrupa, hatta dünyanın birçok yerinde gündemi sürekli meşgul etmiştir.

Sarkozy, Fransa’nın İçişleri Bakanı olarak da görev yaptı. Geniş bir yelpazedeki Fransız siyasi figürleri ile ittifak yaptı. En az bu müttefikleri kadar kişiyle de çatıştı. Siyasi liderliğindeki üslubu ve kendi özel hayatı etrafında medya ile çatışmaya girdi. Onun keskin mizacı, siyasi davranmasını engellerken, dışarıya kapanmasına ve etrafındakiler ile arasına kalın bir duvar örmesine neden olmuştur. Siyasi ateş genellikle medya ateşinden daha fazla ısı üretir ve hatta silah etkisi yapmaya başlar.

Sarkozy, Jacques Chirac’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde İçişleri Bakanı olarak görev yaptı, ancak suları her zaman aynı yöne doğru akmadı. Kendisiyle bizzat tanıştığım ve birçok defa bir araya geldiğim Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, başkalarıyla insani ilişki kurmada olağanüstü bir yeteneğe sahipti. Araplarla ilgili olan her şeye karşı ilgisi güçlüydü. Karısı onun Arap mizacına dair çok fazla şaka yapardı. O zeytinyağını, baharatlı yiyecekleri, acı biberi çok severdi. Tatillerini geçirmek için en sevdiği yer de Fas’tı. Ona yakınlığı ile bilinen Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin büyük bir şairdi. Şiirleri o muhteşem Arap karakterini yansıtırdı. Kendisi de zaten tüm zamanların Arap şiirine dair geniş bir bilgiye sahipti. Sarkozy, Villepin’den hoşlanmadığını gizlemedi. Soğuk ve sıcak her türlü savaşa giriştiler.Her ikisi de Jacques Chirac’ın başkanlık gemisine beraber binmişlerdi. İkisi çok farklı mizaçlara sahiptiler. Chirac, Fransa’nın Avrupa’nın lideri olması için çabalayan ulusalcı bir karaktere sahipti. Uluslararası düzeyde Amerikan eğilimlerine güçlü bir şekilde karşı çıktı ve bu yönde kararlar aldı. Afrika ülkeleriyle ilişkileri, eski sömürgeci, baskıcı zihniyetin ötesine geçen dengeli bir siyasi akılla yönetmiştir. İsrail ile olan güçlü ilişkisine rağmen Filistin davasının yanında yer aldı. Dominique de Villepin, Chirac’ın dış dünyadaki sesi, soluğuydu. Birçok kişi Sarkozy ile Chirac ve onun dışişleri bakanı arasındaki garabet noktasına varan siyasi uyumsuzluğu görüyor ve garipsiyordu.

General Charles de Gaulle yönetimindeki beşinci Fransız Cumhuriyeti, Avrupa ve uluslararası düzeyde kendi bağımsız ve özel politikasına sahipti. De Gaulle, Fransa ile ABD arasındaki ilişkide özel bir mesafe aldı. Fransa, NATO liderliği rolünü yeniden elde etti. Filistin meselesinde ABD ile fikir ayrılığına düştü. Fransa, De Gaulle ile beraber Libya’ya 100 “Mirage” uçağı satma konusunda tereddüt etmedi. Libya’nın Mısır’a çok sayıda uçak sağlayacağını ve bunun Araplar ile İsrail arasındaki askeri hava kuvveti dengesini yeniden şekillendireceğini çok iyi biliyordu.

Jacques Chirac 2003’te ABD’nin Irak’a müdahalesine şiddetle karşı çıktı. Dışişleri Bakanı şair Dominique de Villepin onun BM’deki güçlü sesi oldu.

Libya-Fransız ilişkileri sıcak ve soğuk istasyonlardan geçti. Çad, iki ülkenin karşı karşıya kaldığı siyasi ve silahlı bir arena oldu. Fransız hükümeti doğrudan Libya ile iletişim kurmaya çalıştı. Merhum Muammer Kaddafi eski Fransız Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand ile bir araya geldi ve Çad krizine siyasi bir çözüm bulma hususunda anlaşmaya vardılar. Fakat diğer tarafların müdahalesi dengelerin bozulmasına neden oldu ve iki taraf arasında Çad toprakları üzerindeki silahlı çatışmaları geri getirdi. Tam bir felaket olan “Dum Vadisi” yenilgisiyle Libya askeri varlığı burada sona ermiş oldu.

Başkan Jacques Chirac döneminde, Fransa’nın UTA havayollarına ait DC-10 uçağı Büyük Sahra’ya düştü. Libya olayın arkasında olmakla suçlandı ve kriz çıktı. Araştırma yıllarca devam etti. Siyasi bir uzlaşı gereği, Libya, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (IATA) tarafından belirlenen standartlara uygun olarak mağdurlar için tazminat ödemeyi kabul etti. Ancak Fransa, Libya ve ABD arasındaki Lockerbie meselesinde çözüme ulaşıldıktan sonra bu anlaşmayı bozdu. Fransa, mağdurlara ödenecek tazminatın yükseltilmesini talep etti. Libya ve Fransız taraflar arasında bir anlaşmaya varıldığını, geri çekmeyi gerektirecek bir sebep olmadığını ileri sürerek bunu reddettik. Eski Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin müdahalesiyle bir uzlaşmaya varıldı.

Anlaşmazlığın alevlerini ateşleyen, hatta Batı ile çatışmaya neden olan Libya dosyalarının kapanmasından sonra liderler Libya’yı ziyaret etmeye başladılar ve tüm alanlarda umut vaat eden sayfalar açtılar. Fransa, bu işbirliği noktasında Avrupa’nın en aktif ülkelerinden biriydi. Chirac’ın Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin, aynı zamanda geniş ve derin bir vizyona sahipti. Arap Mağrip Birliği’nin Araplar, Avrupa ve Afrika arasındaki iletişim için etkili bir köprü oluşturabilecek güç olduğunu, Libya’nın bu köprünün temellerini inşa etmek için önemli bir ülke olduğunu düşünüyordu. Başkan Chirac’ın son yıllarında, Libya-Fransız ilişkileri gerçekten ümit vericiydi. Başkan, Arap meseleleriyle oldukça ilgiliydi. Afrika’daki eski Fransız sömürgesinin hegemonya ve vesayetinin ötesinde, tüm alanlarda işbirliği için sağlam bir platform oluşturdu.

Merhum Muammer Kaddafi, Fransa ile olan ilişkilere son derece önem verirdi. Şu soruyu tekrarlardı: Chirac’ın halefi kim olacak? Nicolas Sarkozy güçlü bir aday olarak ortaya çıktı. Sarkozy 2005 yılında Chirac’ın cumhurbaşkanlığı döneminde içişleri bakanı olarak Libya’yı ziyaret etti. Terörizmle mücadele ve yasadışı göçle ilgili meseleler tartışıldı, diğer siyasi meselelere ise değinilmedi. Fransız başkanlık seçimleri 2007 ortalarında gerçekleşti ve Sarkozy kazandı.

Muammer Kaddafi o yılın sonlarına doğru Paris’i ziyaret etti. Oldukça sıcak bir karşılama hazırlanmıştı. Afrika İşleri Genel Sekreteri merhum Ali Türkî ile beraber Paris’e geçmeden önce, Kaddafi’yi ‘terörist bir diktatör’ olarak niteleyen ve onunla el sıkışmayacağını söyleyen Dışişleri Bakanı Kouchner tarafından yapılan kışkırtıcı bir açıklamayla şaşırdık kaldık. Otele vardıktan sonra, protokol müdürü Nuri el-Mismari beni aradı: “Bizler oldukça öfkeli bir durumdayız. ‘Kardeşin’ dönüş için uçakları hemen hazırlamamızı istedi” dedi. Dış Güvenlik Teşkilatının başı Musa Kusa ile beraber Kaddafi’nin kaldığı konuta intikal ettik.

Mismari ve Mu’tasım Kaddafi odanın dışında oturuyorlardı. Huzursuzluk yüzlerinden okunuyordu. Durum sakinleşti ve Kouchner’in sözlerine cevap verdiğim bir basın toplantısı düzenledim. Kaddafi dönmekten vazgeçti. İkinci gün Elysee Sarayı’nda bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Sarkozy, bazı bakanları ve yardımcıları, Kaddafi başkanlığındaki Libya heyeti, Ben, İşbirliği Sekreter Yardımcısı Muhammed Sayale ve Afrika İşleri Genel Sekreter Yardımcısı Ali Türkî katılmıştı. Çeşitli alanlarda işbirliği dosyalarını ve imzalanacak anlaşmaları görüştük. Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, Libya’nın 12 adet ‘Rafale’ askeri uçağı satın almasıyla ilgili anlaşmayı içeren bir kâğıt uzatması bizi şaşırttı. Bu mesele Libya Genel Halk Komitesi (Bakanlar Kurulu) çerçevesinde değerlendirilmiş bir konu değildi. Ona şöyle dedim: “Sayın Cumhurbaşkanı, bu konu Bakanlar Kurulumuzda tartışılmadı ve bunu tartışmaya yetkili değilim.” Kızgın bir şekilde bana cevap verdi: “Ben zaten liderinizle konuşuyorum.” Kaddafi sandalyesini geri çekti ve benimle cumhurbaşkanı arasındaki tartışma yirmi dakikadan fazla sürdü. Kaddafi kulağıma fısıldadı: “Bir çıkış yolu arayın.” Fransız önerisini tartışmak üzere her iki tarafın da bir askeri uzman ekibini görevlendirmesini ve bir mutabakat metninin hazırlanmasını önerdim. Geri dönüşten hemen sonra, liderliğin genel merkezinde, Muhammed Sayale ve İşbirliği Dairesi Müdürü Cemal Barak ile birlikte ‘Rafale’ konusunda gerekli tahkikatları yaptık. Anlaşma yapılmadı.

Bu günlerde Sarkozy’nin 2007’deki seçim kampanyasını destekleme babında Libya tarafının sağladığı mali destek konuşuluyor. Seyfülislam Kaddafi, Abdullah Senusi, Lübnan kökenli Fransız işadamı Ziyad İmaduddin de bu yardımı dillendirdiler. Soru şu: Bu mali destek, ne karşılığında verildi? Sarkozy bu suçlamayla mahkemeye sevk edildi. Mahkeme tüm soruları cevaplayacaktır. Masumiyet veya mahkûmiyet…