Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kadınlar olmadan Irak’ta ciddi bir reform gerçekleşemez | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak’ın Basra şehri medeni kanunun görüşüleceği bir bakanlar kurulu toplantısına ev sahipliği yaptı.

Toplantı; Mayıs ayında gerçekleştirilen parlamento seçimlerinin ardından Irak’ın hala daha yeni hükümetini kuramadığı bir dönemde düzenlendi.

Basra’da gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısı iki nedenden ötürü çok önemli. Birincisi; Irak’ın petrol ihracatının yaklaşık %80’ini üreten Basra’nın, hükümetin acil önlemler almasını gerektiren bir içme suyu kirliliği sorunu yaşıyor olması.

İkincisi ise, mecliste Basra’yı temsil eden 25 milletvekilinin, şehirlerinin karşı karşıya olduğu sivil sorunları çözümleyecek bir plan hazırlanmadıça kurulacak her hükümete karşı oy kullanacaklarını açıklamaları.

Basralı milletvekillerin talepleri bugün Irak’ın karşı karşıya olduğu çok daha geniş bir sorun ile uyumlu. Bu sorun; kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi, iş fırsatları yaratılması ve hükümet içinde yaşanan yolsuzlukları engellemek adına önlemler alınması gibi taleplerde bulunan vatandaşların tüm ülkede düzenledikleri gösteriler.

Bu talepler, ülkedeki siyasi partilerin ve liderlerin hükümeti kurma konusunda bir anlaşmaya varamadığı bir dönemde gündeme geliyor.

Mevcut hükümetin DEAŞ’a karşı zaferini ilan ettiğinden itibaren basın, Irak’ta yaşanan gelişmeler önemle takip etti. Ancak basın, Iraklı kadınların toplumsal ve politik düzeyde üstlendikleri rolü ihmal etti. Irak’ta kadın hakları savunucularının faaliyetlerine daha yakından göz atmak sadece ne kadar önemli işler başardıklarını ortaya çıkarmayacak.

Aynı zamanda reform taleplerinde ciddi olmaları halinde reformculara sosyal- siyasi hayatta yararlanabilecekleri somut bir unsur olduklarını da gösterecek.

Irak siyasal hayatının reform ihtiyacı var. Egemen siyasi ortamın dışında kabul edilen kadınların başarıları ve karşı karşıya oldukları zorluklar tek bir bütün olarak ele alınmadığı sürece bunun gerçekleşmesi mümkün değil.

Irak’taki gösterilerin başını kadınlar çekmekte. Ülkemizin ünlü kadın aktivistlerinden Hana Edward protesto hareketlerinin liderlerinden biri.

Geçen ay, Irak Yazarlar Birliği genel merkezinde yaptığı uzun ve ayrıntılı konuşmada, Irak’ta 2003 yılından beri kurulan hükümetlerin hiçbirinin insan haklarına yeterince önem vermediğini hatta bazılarının sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini engellediğini vurgulayarak Irak’ta insan hakları mücadelesinin sabır ve azim gerektiğinin altını çizdi.

Bugün kadın aktivistler, hükümette kadınların üst düzeyde katılım elde etmesi için çaba harcıyorlar. Irak’ta kadınların milletvekili seçilmelerini sağlayan dışarıdan alınmış bir sistem bulunuyor. Kadın aktivistlerin talepleri ise bu paylaşım sisteminde kendilerine verilen hakların ötesine geçmekte. Aktivistlere göre kadınların bakanlık yapabilmeleri yeterli değil. Bu nedenle yeni hükümette başbakan yardımcısı makamına bir kadının getirilmesini umut ediyorlar.

Bu tür talepler bir hayalden ibaret değil. Mevcut Irak parlamentosunda en fazla sandalyeye sahip olan koalisyonun (Sairun) lideri Sayın Mukteda El-Sadr, iki yıl önce Hana Edward ile bir araya gelmişti. Bu görüşmeye gerekçe olarak, ortak bir reformist ve ulusal ajandaya sahip olmalarını göstermişti. Bugün de El-Sadr ulusal birlik hükümetini kurmakta aynı ikili sorun ile karşı karşıya. Birincisi, partisinin tek başına iktidar olmasını sağlayacak yeterli çoğunluğu elde edememesidir.İkincisi ise, vatandaşların reform taleplerinin gerçek muhatabı olması. Iraklılar, Sadr’dan şimdiye kadar kullandığı reform sloganlarında ciddi olduğunu kanıtlamasını istiyor. Müzakere sürecinin bir parçası olarak deneyimli bir kadının başbakan yardımcılığı görevine getirilmesi, Irak politik sahasında alışıldık yüzlerin dışına çıkılacağı yönünde halka verilen güçlü bir mesaj olabilir.

Yine de bu adımın önünde tehlikeli engeller olduğunu da söylemeliyiz. Geçen Aralık ayında, Vian Şeyh Ali ve Yenar Muhammed gibi kadın hakları alanında çalışan aktivistler ile Iraklı Kadınlar Birliği ve Iraklı Kadınlar Ağı gibi kuruluşlar, Irak’ta Caferi yasası diye bilinen yasanın uygulanmaması için yürüttükleri mücadelede başarılı oldular.

Meclise sunulan Caferi yasa tasarısının uygulanması halinde, din veya mezhep ayrımı yapmaksızın tüm Iraklılara eşit bir şekilde uygulanan mevcut Irak medeni yasası dini yasalar ile yer değiştirebilecekti. Bu da kızların yasal evlilik yaşının altında evlendirilmesine izin verecekti. Caferi yasasının hem Sünni hem de Şii destekçileri 2018 Mayıs seçimleri öncesinde bunu kullanarak insanları etraflarında toplamayı başardılar. Caferi yasasını savunan adayların kazanması halinde meclise medeni kanunlar yasasını tekrar görüşmesi için bir tasarı sunmaya çalışacaklarını iddia ettiler. Bu nedenle kadın aktivistler, bu konuda yürütmeleri muhtemel yeni bir mücadele için hazırlanıyorlar.

Bunlara ek olarak Iraklı kadınların, hükümetin ciddi sorunlara yetersiz çözümler getirmesi gibi sorunlarla da mücadele etmesi gerekiyor.

Konuştuğum kadın aktivistlerden biri bana, Selahaddin, Musul ve Dohok gibi bölgelerde bulunan mülteci kamplarının idarecilerinden kamplarda gerçekleşen tecavüz gibi olaylar konusunda zorlukla bilgi elde edebildiklerinden bahsetti Kampların güvenliğinden sorumlu yerli güvenlik güçleri ise bu suçlamaları reddediyor. Buna ek olarak aktivist, kadın hakları grupları tarafından yürütülen düzenli kampanyaların ardından merkezi hükümetin harekete geçerek DEAŞ tarafından alıkonulan kadınlara bir tazminat ödemeyi kabul ettiğini de işaret etti. Bu tazminat o kadar azdı ki 120 doları geçmiyordu.

Bu örnekler açık olması gereken bir şeyi göstermekte. O da, kadın hakları derneklerinin karşı karşıya olduğu sorun ve engellerin; yoksulluk, şeffaflık ve sorgulama gibi taleplerde bulunan mevcut protestoları ortaya çıkaran daha geniş toplumsal korkular ile uyumlu olduğudur. Bundan yola çıkarak, kadınların yürüttükleri faaliyetleri bu daha geniş toplumsal protestolarda ayrı düşünmemeliyiz. Aynı şekilde, kadın hakları savunucularının kadın karşıtı uygulamalara karşı mücadelelerinde elde ettikleri başarılar, Iraklı reformcular için de önemli bir kazanım teşkil etmekte. Bu başarılardan, hükümeti oluşturma sürecinde olumlu bir şekilde yararlanılabileceğine inanıyorum.