Aylarca devam edecek grev dalgasının ilk günü 3 Nisan’da demiryolu hizmetinde kaos hüküm sürdü. Zira ülkedeki birçok personel, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız demiryollarını özelleştirmenin önünü açacak yasa tasarısına tepki gösteriyor. Fransa’daki medya organları ise bu günü “Kara Salı” olarak nitelendirdi. Grev kapsamında Paris’in en işlek tren istasyonu olan Gare de Nord’da yolcular rayların üzerinden atladı.
4,5 milyona ulaşan günlük tren kullanıcısı, 28 Haziran’a kadar 36 gün devam edecek ve her beş günde iki gün gerçekleştirilecek grevle, haftalar boyunca bir kaos yaşayacak.
Bu bağlamda sadece uluslararası taşımacılık hareketi, demiryollarını vuran bu grevden bir ölçüde hariç tutuluyor. Öyle ki Belçika’ya yönelik “Thales” hatlarında yarı normal bir trafik akışı mevcutken grev, komşu ülkeler İtalya, İspanya, ve İsviçre ile yapılan tren ulaşımını aksatmış durumda.
Fransız Demiryolu Şirketi (SNCF) yaptığı açıklamada, Paskalya bayramı tatilinin ardından Paris’teki dört trenden sadece birinin çalıştığını duyurdu. Fransa’nın en büyük sendikalarından Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) Başkanı Philippe Martinez, “Haftalarca, hükümetin planını yeniden gözden geçirmesini istedik. Yeniden sıfırdan başlamak zorundalar” şeklinde konuştu.
Ülkedeki demiryolu memurları; özel statülerinin iptal edilmesini, sektörün rekabete açılmasını ve şirketlerin anonim şirkete dönüşmesini protesto ediyor. Hükümetin yalanlamalarına rağmen, bu durum gelecekte demiryollarını özelleştirmenin önünü de açıyor.
Öte yandan hükümet, SNCF şirketinin özelleştirilmeyeceğini belirtirken, mevcut çalışanların pozisyonlarına devam edeceğini kaydetti. Ancak bu ifadeler dahi, söz konusu şirketin hoşnutsuzluğunu gidermede başarılı olamadı.
SNCF şirketi yönetimine göre, greve ilk gün tren sürücülerinin dörtte üçünden fazlası katıldı. Ancak şirket, yaptığı açıklamada çalışanlarının sadece üçte birinin grevde yer aldığını duyurdu. Aynı şekilde aktarılana göre, beş bölgesel tren hattından yalnızca biri çalışırken, Paris’te iki hat iptal edildi ve diğer birçok hat da faaliyetini sınırladı.
Bu çerçevede CGT Başkanı Martinez, kendisine yöneltilen “Demiryolu çalışanlarının eğlence amaçlı davrandığını düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Birkaç haftadır grev konusunda uyarıda bulundular. Bu şekilde devam etmeyeceğini ve daha da zor olacağını söylüyorlardı” dedi. Fransa Ulaştırma Bakanı Elisabeth Borne ise hükümetin, demiryollarına dair bazı büyük yatırımlar üzerinde çalıştığını doğruladı. Borne, demiryolları reformu konusunda görüşmeler henüz devam ederken ve hükümet bu konuda diyalog arayışını sürdürürken, sendikaların uzun süreli bir grev planı içerisinde bulunmasına anlam vermenin güç olduğunu vurguladı.
Bir hükümet kaynağı Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, “Tren kullanıcılarından çok şiddetli bir baskıyla çok büyük ve çok güçlü bir sosyal hareket bekliyoruz. Buna karşılık belirlediğimiz yöne bağlı kalmalıyız” dedi.
Hükümet, planlanan reform gerekçesi kapsamında, şirketin maruz kaldığı ve 2017 sonunda 46,6’ya ulaşan büyük borçlara dikkati çekti. Yakın zamanda rekabete açılacak sektörün modernleşmesi gerektiğini ifade eden hükümet yetkilileri, “Fransa’da bir tren işletmesinin maliyeti, diğer herhangi bir alandan yüzde 30 daha fazla” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl işçi yasalarında işverenlerin lehine bir dizi reformdan sonra söz konusu grev, Cumhurbaşkanı Macron’un ülkesindeki sendikalarla karşılaştığı ikinci sınavını temsil etmekte.
Öte yandan Air France çalışanları da Emmanuel Macron’un Elysee Sarayı’na gelmesinden 11 ay sonra temizlik işçileri ve enerji sektörü çalışanlarıyla birlikte artan sosyal hoşnutsuzluklar nedeniyle greve gidecek. Bu bağlamda Air France, şirket uçaklarının dörtte birinin faaliyetlerini dondurduğunu açıklarken, grevin Macron tarafından öne sürülen reformların bir sonucu olmadığı ifade edildi.
Fransız Basın Enstitüsü’nün (IFP) geçtiğimiz Pazar günü yaptığı bir ankete göre, demiryolları grevine verilen halk desteği, katılımcıların yarısından daha az. Nitekim demiryolu yolcuları da hizmetlerin azaltılması karşısında empati ve hayal kırıklığını dile getirdi. Bu bağlamda Lille merkezli bir toptan satış şirketinin müdürü olan ve işi dolayısıyla Paris’e gelen Jean Nahafwa, “İşe öğleden sonra başladım. Sabah 5’te kalkmam gerekiyordu” dedi. Nahafwa, grevin 3 ay süreceğini ve durumun karmaşıklaşacağını ifade etti.
Aynı şekilde bir banka çalışanı olan Pascal Lasnier de “Çıkarlarını savunmak istediklerini anlıyorum. Ancak belki de bunu yapacak başka yollar vardır” şeklinde konuştu. Bu noktada vatandaşlar, araba yolculuklarını tercih ederken, Paris trafiğinde sabahın erken saatlerinde 370 kilometrelik “olağanüstü” bir trafik sıkışıklığı yaşandı. Reuters’a konuşan yolcu Mary Charles yaptığı açıklamada, “Grevlerinin sebebini anlıyorum. Ancak bugün yeni işimdeki ilk günüm ve herhangi bir grev yaşanmaksızın işime gitmek iyi olurdu” dedi.
En son bir Fransa cumhurbaşkanının işçilerin kazanımları konusunda demiryolları ile karşılaştığı durum, kötü bir şekilde sonuçlanmıştı. Zira 1995 yılında yaşanan grevler, Paris’i felç etmiş, sonrasında da dönemin başbakanı Alain Juppe’nin istifasıyla sonuçlanan reformlardan geri adım atılmak zorunda kalınmıştı. Nitekim o dönem Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da hükümetini feshetmişti. Fakat Fransız sendikaları şu an 1995’tekine kıyasla daha zayıf bir konumda. Aynı şekilde Macron’un sosyal ve ekonomik reformlara verdiği cevap da o dönemle aynı düzeyde değil.