Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Karadavi: Siyaset Hac’dan önemlidir! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bu seneki Hac, hac mevsimleri arasında en başarılı ve göz alıcı olanlarından biri idi. 2 milyon 300’den fazla hacı da bunun tanığı. Bu kadim evin ziyaretçisi olan hacılara sunulan hizmetlerdeki kayda değer gelişim, Arap ve uluslararası medyanın övgüsünü topladı. Ancak tüm bu başarı ve göz alıcılığa rağmen siyasi anlaşmazlıklar, birilerinin özellikle de İran ve Katar’ın gözlerine perde indirmiş.

İhvan-ı Müslimin üyeleri istedikleri kadar fıkıh gibi dinî eğitim almış olsunlar yine de muteber bir fakih olamazlar. Çünkü onların İslam algısı ile Müslümanların uzun asırlardır şekillendirdiği algı çok farklı. İhvan’ın ve siyasal İslam’ın öncelikleri birbirine karışmış durumda. İslam, iman, ibadet ve ahlakın temizliğine odaklanırken onların odak noktası, siyaset ve partizan çıkarlarıdır.

İhvan’ın bu eğiliminin en çarpıcı örneklerinden biri Yusuf el-Karadavi’dir. Hani şu Katar uyruğuna geçen, Katar’ın kargaşa ve terörünü yaymada en etkili silahlarından biri olarak görülen, fanatik fetvaların, şiddetli siyasi tutumların sahibi; başlangıcından bugününe kadar hayatının ayrılmaz bir parçası olan cinayet ve yıkımları yaymaya teşvik eden o kimse!

4 Arap ülkesinin kendisine uyguladığı ambargodan sonra Katar’ın siyasi tutumu, kuyruğu dik tutmak, inatçılık ve dik kafalılıkta ısrarcı olmak çizgisinde ilerliyor. Bu zihniyet ile İran ve Türkiye’ye yöneldi ve terör ve fanatikliğinde kendisine yardımcı olabilecek bir yol aradı. Öyle ya ambargocu dört devlet, Sünni ve Şii teröristlerle olan ilişkilerini gözlemlemek için onu uluslararası bir mikroskop altına almıştı. Bundan dolayıdır ki bu ülkelere ilişkin her şeye saldırıyor. O kadar ki işi vatandaşlarını İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadetini yerine getirmekten alıkoymaya kadar vardırdı. Onlardan hacca gitmemeleri yönünde söz almış; aksi takdirde hapis ve yaptırıma maruz kalacakları konusunda uyarmıştı.

Katar siyasetini memnun etmek ve onunla birlikte yürümek adına Karadavi, insanların karşı çıktığı bir tweet attı. Bu tweetinde İslam’ın beşinci rüknünü, İslam’ın rükünleri arasından düşürüyor ve üstü kapalı olarak Katar Hükümeti’ni, vatandaşlarını bu farizayı yerine getirmekten alıkoyması konusunda haklı çıkarıyor. Bu, Karadavi ve tüm siyasal İslam fıkıhçılarının âdetidir. Sistem ve parti, İslam’dan önce gelir. İslam onlar için yalnızca iktidarı ele geçirmenin bir yoludur.

Karadavi, örgütün genç bir üyesiyken Nukraşi Paşa’yı öldüren Abdülmecid Hasan adlı katili öven beyitler kaleme almıştı. Bunlar İhvan gençliğinin dilinde nağmedir:

Abdülmecid sana olsun selam
Sensin gençlere muştulanan imam
Bir köpeği zehirledim geldi diğeri
Bizde her köpeğin vardır zehri

Daha sonra Abdunnasır’ın sillesinden kaçıp Katar’a gitti. Arap Körfezi ülkelerinde bulunan İhvan-ı Müslimin örgütlerinin birçoğunda tehlikeli rolleri vardı. İran’daki Veliyy-i Fakih devrim yaptıktan sonra İhvan da Karadavi de ona destek oldu. İran-İhvan direnç ekseni oluştuğunda da Katar ve Karadavi destekçi olmuştu. Katar, geleneksel dinî kurumları vurmak adına onun için Müslüman Âlimler Birliği’ni kurarak gerçek ve sanal dünyada takipçi toplaması için milyonları onun önüne serdi. Amacı onu, büyük oranda İran’daki Veliyy-i Fakih’e benzeyen dinî bir otorite olarak tanıtmaktı.

Karadavi, intihar eylemlerinin caizliğine fetva verip gençleri buna teşvik etmekle meşhurdur. El Kaide’den Boko Haram ve DEAŞ’a kadar dinsel şiddet eğilimli onlarca terör örgütü, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları ve masumları öldürmek için onun bu fetvasından icazet almıştır. İran ve onun direnç eksinine hizmet etmek uğruna Filistin saflarını bölmek ve Filistin davasını ticaret metaı haline getirmek için Lübnanlı terör örgütü Hizbullah ve Hamas terör örgütüne elinden gelen desteği sundu.

Onun kanlı terörist düşüncesi, Arap Baharı namı ile meşhur terörist radikal baharda açığa çıktı. Karadavi o zaman şirazeyi kaybetti ve sesinin terörist tınısını yükselterek Mısır’a gitti. İhvan Cemaati’nin koruması ve gözetimiyle Tahrir Meydanı’nı ele geçirdi ve köktendincilikten, fanatiklikten ve o zamanda kimsenin aklına hayaline gelmeyecek gündemlerden bahsetti. Fitne ateşini üflemeye ve saygın(!) İhvan fıkhına uygun gelişigüzel fetvalar savurmaya başladı. Bu fıkıhta, iktidarı ele geçirmek dinin olmazsa olmaz öğelerinden biri; hilafetin geri getirilmesi de en önemli dinî görevlerdendir.

Karadavi, bu uğursuz baharın ortasında Muammer el-Kaddafi’nin canlı yayında öldürülmesi için fetva verdi. Etrafında bulunan herkesi de o zamanlar Libya’daki terör örgütlerini destekleyen Katar politikasını arkasına alan utanç verici bir bağlamda ona suikast hazırlayıp öldürmeye teşvik etti. Hem de kendinden son derece emin bir şekilde. Bu, siyaset oyunları ile alakası olmayan gerçek bir fakihin cesaret edemeyeceği bir şeydir.

O uğursuz bahar zamanı, tüm siyasal İslam fakihleri, örgütleri ve akımlarının ifşa olması için oldukça önemli bir andı. Nitekim hepsi, zamanın geldiğine ve sahneye çıkıp faaliyet yürüttükleri her ülkede iktidarı ele geçirmenin gerektiğine can u gönülden inanmıştı. Açıklamaları ve siyasi tutumları, tüm açıklığıyla gün yüzüne çıkmaya başladı ve bu, ülkeler ve hükümetleri için gerçek tehlikeye karşı bir uyarı oldu. İhvan-ı Müslimin ve başta Arap ülkeleri olmak üzere tüm dünyadaki uzantılarının temsil ettiği o tehlikeye…

İslam’ı siyasallaştırarak okumak, işin özüdür ve en önemli görev, İslam tarihinde daha önce görülmemiş, hiçbir fakih tarafından söylenmemiş İhvanca bir okuyuştur. Bu okuyuş, kendi politikasına, örgütüne ve cemaatine hizmet ederek dinin metinleri ile oynayan Hasan el-Benna’nın icadıdır. Benna, bir kez kendisini siyasetten aklarken başka bir kez siyaseti konuşmalarının merkezine koymuştur. Dikkatli her araştırmacı, onun siyaset ve din konusunda, Faşizm ve Nazizm övgüsünde, özel ve gizli örgüt yapılanmasında, kanlı günü bekleyişinde ve siyasetçiler, hâkimler ve muhalifler için teşvik ve emrettiği suikastlardaki çelişkili ifadelere rastlayabilir. Yusuf el-Karadavi, onun gözde öğrencisi ve örgütünün elemanlarından biridir. Terörizm ve aşırılığı yayma yolunda daha sonra beraber yürümüşlerdir.

Karadavi, usulden yani imanla alakalı olmayan fürû fıkhî konulardaki hoşgörülü birtakım fetvaları ile uzman olmayan entelektüellerin birçoğunun aklını çelmiştir. Bazıları onu, hoşgörünün ve kolaylığın sembolü olarak görmüştür. Karadavi’nin ılımlılığı ve fürû fıkhındaki kolaycılığı, siyaset konusundaki keskin fanatizmi kadar ortadaydı. Bu keskin fanatizm, genel olarak İhvan-ı Müslimin düşüncesinin genel karakteridir ancak o, bu korkunç akımın sembollerinden biri haline gelmiştir.

Karadavi, orta karar İhvancı bir şairdir. Nefehât ve Lefehât adlı divanı ve diğer eserlerindeki şiirini inceleyen biri, meşhur şiirlerindeki son kasideye kadar terör ve aşırılığın ölçüsünü hisseder. Tüm şiirleri, terör ve yıkıma yönelik teşviklerle doludur.

Özetle Karadavi ve benzerleri, İslam’a kendi politikalarına hizmet ettiği ölçüde değer biçen İhvancı yapılanma ve düşünce çarkında yer alan dişlilerden yalnızca biridir.