Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kaşıkçı krizinin maliyeti ve sonuçları | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bu makaleyi; meslektaşımız Cemal Kaşıkçı’nın (Allah ona rahmet etsin) kesinlikle hayatını kaybettiğini açıklayan Suudi Arabistan’ın açıklamalarından önce kaleme almıştım.

Bulunması konusunda küçücük de olsa bir umudumuz vardı ama o da söndü…

Açıklamada yer alan ayrıntılar, Genel İstihbarat gibi üst düzey güvenlik kurumlarının başkanlarına kadar uzanan tutuklamalar herkesi iki gruba böldü. Davanın çözülmesini ve suçlu olanların cezalandırılmasını ardından yola devam edilmesini isteyenler ile Suudi Arabistan’a karşı bundan yararlanmak isteyenler.

Kaşıkçı krizinde, birçok hükümet ve kurum Suudi Arabistan karşı yürütülen kampanyanın dalgasına kapılarak ona karşı sert tutumlar benimsedi.

Kaşıkçı krizinin Suudi Arabistan’a maliyeti şüphesiz çok büyük oldu.

Buna rağmen, bu tutumlara, geri adım atmalara ve medyada yürütülen düşmanlığa rağmen Suudi Arabistan; önemli ve etkin, geniş bir rolü ve ilişkileri olan bir ülke olarak kalmaya ve bölgesel nüfuzunu korumaya devam edecektir.

Riyad bundan etkilenecek ama durmayacaktır.

Ülkelerin çıkarları ve Suudi Arabistan’ın isteği bunu gerektirmektedir.

Çünkü küresel ekonominin hayat kaynağı, onun için gerekli olan ve dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabsitan’dan vazgeçmek ve bölgedeki jeostratejik etkinliği sınırlandırmak mümkün değildir.

Zira coğrafya; politik dünyanın sabit gerçekliklerinden biridir. Aynı şekilde 1 milyardan fazla Müslümanın kıblesi olduğu için de Suudi Arabistan’ın dini nüfuzu azaltılamaz.

Yine bölgesel rolü iki önemli nedenden dolayı yok sayılamaz:

Birincisi; bölgenin iki temel bloğa bölünüş olması,

İkincisi ise başka ülkelerin kaldırması kolay kolay kaldıramayacağı kadar, bölgedeki birçok devletin ve kurumun finansmanını üstlenmesidir.

Kısacası; Suudi Arabistan’ın zayıflatılması bölgedeki sorun ve başarısızlıkların etkilerini genişletecektir.

Başta Kaşıkçı’nın kaybolması karşısında uğradığımız daha sonra, Suudi Arabistan’ı hedef alan kampanyalar karşısındaki şokumuza dönüştü.

Soruşturma talepleri anlaşılabilir ama daha soruşturma yapılmadan ve sonuçları açıklanmadan geri çekilme ve politik boykot gibi yaptırımlar uygulamak ise hiçbir şekilde açıklanamaz.

Uluslararası toplumun ülkeleri kontrol ettiğini ve farklı mertebelere göre kategorize ettiğini biliyoruz.

Bu konudaki sicili, bölgedeki birçok ülkeden çok daha iyi olan Suudi Arabistan’a hesap sorduklarını düşündüklerini anlayabiliriz.

Oysa Suudi Arabistan, yetmişli yıllardan beri ilk defa böyle bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır.

Bu tür davranışlar daha çok Hamaney ve Esed gibi diktatör rejimlerden beklenir.

Her ne kadar uluslararası standartlar, bölgenin vahşi doğasını ve sürekli varolan tehlikeli entrikaları göz önüne almıyor.

Ama yine de meseleleri gereğinden fazla abartmasa ve küresel bir hale getirmese daha kabul edilebilir olabilirdi.

Kriminal yönünü bir kenara bırakırsak Kaşıkçı krizinin, Suudi Arabistan’dan farklı düşünenlerin bile kampanyanın amaçları ve nereye götürülmek istendiği hakkında kuşku duymasına neden olacak kadar büyütüldüğünü görebiliriz.

Meselenin bu kadar siyasileştirilmesi ve saldırıda bu kadar aşırıya kaçılması, meselelerin birbirine karıştırılması birçok ülke ve kurumu sonunda Suudi Arabistan ile dayanışmaya itecektir.

Suudi Arabistan’a karşı bu kampanyayı yönetenler ve genişletenler sonunda kampanyanın kendi aleyhlerine döndüğünü göreceklerdir.

Suudi Arabistan’da güçlü ve köklü bir rejim bulunmaktadır ve bu tür saldırılar kendisini etkilemeye gücü yetmeyecektir.

Riyad’ın gücünü bilen kaynakların çok iyi bildiği gibi, Kaşıkçı davasını siyasileştirmek isteyen tarafların amacı, Suudi Arabistan’ı zayıflatmak ve dışlamak ise kuşkusuz bu savaşı kaybetmeye mahkumdurlar.

Baskının sürmesi halinde bunun maliyeti çok büyük olacaktır.

Bölgesel olarak, Suudi Arabistan’ın zayıflatılması bölgedeki benzer güçleri de zayıflatacak ve İran, Hizbullah, Husiler, El Kaide ve DAEŞ gibi örgütleri güçlendirecektir.

Bunlar tahmin edilebilir sonuçlardır.

Suudi Arabistan’ın zayıflatılması dünyanın kökünü kazımak istediği tarafları güçlendirecektir.

Bu nedenle; radikal güçlerin ve bölgedeki destekçilerinin Kaşıkçı olayını kullanması ve körüklemesi boşuna değildir.

Bu bağlamda; saldırının ve olayın aşırı bir şekilde abartılmasının ve sömürülmesinin aslında Suudi Arabistan’ı zayıflatmayı amaçlayanları mahvedeceğini de belirtelim.