Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kaşıkçı olayı ve üç tutum | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birleşik Arap Emirlikleri Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid’in Riyad’da düzenlenen ‘Geleceğe Yatırım Girişimi 2018’ konferansına katılması ve önemli konuklardan hiçbiri gelmemişken etkinlikte ilk sıralarda yer alması tüm dünyaya verilmiş açık bir mesajdır.

Kendisi, tatilini yarıda kesip küresel haber ajanslarında yer alan boykot çağrılarına karşılık olarak konferansa katıldı. Hatta katılmakla yetinmeyip üç gün süren konferans çerçevesinde düzenlenen oturumlara katılmayı da kabul etti. Konferans; Suudi Arabistan liderliğine desteklerini göstermek isteyenler tarafından yoğun bir politik katılıma sahne oldu.

Kuşkusuz büyük krizlerde tarafsız olmak da bir tutumdur.

Aynı şekilde, Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi de Riyad’ı destekleyen güçlü bir tutum benimsedi. Es-Sibsi, meslektaşımız rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi davasında, Suudi Arabistan’a karşı bir medya savaşı yürüten Katar ve Türkiye’yi destekleyen bir açıklama yapan İhvancı Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi’yi uyardı. Cumhurbaşkanı Es-Sibsi: ”Kaşıkçı’nın başına gelenlerin çok korkunç olduğunu düşünüyoruz. Ama Suudi Arabistan’ı zayıflatmak ve istikrarını sarsmak için bu olaydan yararlanılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Çünkü Suudi Arabistan’ın istikrarının korunması, tüm Arap dünyasının istikrarının korunması anlamına gelmektedir” açıklamasında bulundu.

Suudi Arabistan açısından bu bir varlık savaşıdır. Dolayısıyla ülkelerin tutumunu da bu çerçevede değerlendirmektedir. Bugün sahada üç tutum öne çıkmaktadır. Bir yanda, olayı siyasileştirmeye çalışan, bu olayı Suudi Arabistan rejimine yıkmak ya da en azından zayıflatmak için kullanan ve başını Katar ile Türkiye’nin çektiği düşman bir grup yer almaktadır. Diğer yanda bu gruba karşı Riyad’ın yanında yer alan ve BAE, Mısır, Bahreyn, Kuveyt, Ürdün vd. ülkelerin oluşturduğu grup yer almaktadır. Kuveyt Emiri Şeyh Sabah; bir grup milletvekili ile düzenlediği özel toplantı sırasında ülkesinin tutumunun, bu krizde Suudi Arabistan’ın yanından yer almak olduğunu açıklayarak: ”Kuveyt, iyi ve kötü gününde büyük kardeş Suudi Arabistan’ın yanında yer almakta bir an bile tereddüt etmeyecektir. Çünkü gelecek dönem zor bir dönemdir ve etkileri bölgedeki istisnasız her ülkeye uzanacaktır” dedi. Kuveyt’in kendisi de geçmişte Katar’ın düşmanca ve kaos yaratan faaliyetlerinin hedefinde yer almıştı. Hatta bu yıkıcı faaliyetler; 2015 yılının Mart ayında çatışmalara neden olmuştu. Üçüncü grup ülkeler ise belirli bir tutum benimsemeyip krizi uzaktan takip etmeyi tercih eden tarafsız ülkelerdir.

Uluslararası düzeyde; Çin ve Rusya, Kaşıkçı olayının siyasileştirilmemesi gerektiği yönünde açık bir tutum benimsedi. İki ülke de bu tutumlarını vurgulamak için gerekli adımları attılar. ABD ise tam bir medya savaşına şahit oldu. Bu savaş çoğunlukla Suudi Arabistan karşıtıydı. Ama ABD yönetimi dikkatli bir politika benimseyerek Riyad hükümeti ile özel ilişkilerini korudu ve kendisi ile görüşmeler yaptığını açıkladı. Yine de ABD yönetimi, gerçekten sıcak geçen ara seçim kampanyaları sırasında Suudi Arabistan’ın krizini kendi krizine dönüştürmek de istemedi. Tüm baskılara rağmen ABD Başkanı, Washington’un Riyad ile ilişkilerindeki yüksek çıkarları ile cinayete verilecek tepki arasında ayrım yapılması gerektiği konusunda ısrar etti. Bu tutum gerçekten de çok önemliydi. Çünkü iki kriz oyuncusu Katar ve Türkiye’nin gerilimi yükseltme çabalarını başarısız olmasına neden oldu.

Bölgedeki önemli ve etkili iki ülke ise bu olay karşısında çok farklı bir tutum benimsediler. Kendisini Suudi Arabistan’ın açık bir düşmanı olarak gören İran, başlangıçta iki hafta boyunca tarafsız olmayı seçti. Ama aynı zamanda Riyad’ın da karşılık vermesi halinde Suudi Arabistan’ı desteklemeye hazır olduğunun işaretlerini de verdi. Ama ABD’nin Suudi Arabistan’ı desteklediğini gördüğünde o da bu medya savaşına katıldı. Yaşananları; birçok bölge ülkesinin kötü sicili ile karşılaştırıldığında münferit sayılacak bir olaydan yararlanma çabası olarak niteleyen İsrail, bu olayda aşırıya kaçmanın zaten sallantıda olan bögenin istikrarını tehdit edeceği uyarısında bulundu. İsrail; aralarındaki anlaşmazlığa rağmen Suudi Arabistan’a karşı yürütülen bu saldırıyı kabul edilemez bulduğunu açıkladı. İsrail, artık Filistin sorununun bir tarafı olmakla yetinmeyip bölgedeki tüm sorunlarda önemli bir bölgesel oyuncu haline gelmiştir.

Bu olayda, çoğu politikacı bu çirkin cinayet ile bölgesel çatışmaları birbirinden ayırmayı tercih etti. Çünkü cinayet kısa, çatışmalar ise uzun ömürlüdür. Sadece Türkiye ve Katar krizin kapsamını genişletmek istediği için ülkelerden yüksek çıkarlarını gözden çıkarmaları akla aykırı bir davranıştır. ABD’de yaklaşan ara seçimlerin sona erdiğinde bir ay boyunca sızdırma oyununu sürdüren Türkiye’nin elinde çok bir şey kalmadığında bu cinayet de normal seyrine yani yargıya dönecektir. O zaman politikacılar da kendi işlerine bakmayı seçeceklerdir.