Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kaşıkçı ve hakikatin ortaya çıkışı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan Krallığı, net ve kesin bir açıklama yaparak Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili bütün gerçekleri gün yüzüne çıkarttı ve olayın başından sonuna kadar devam eden belirsizliklere son noktayı koydu.

Suudi Arabistan, kendisi ve vatandaşları için zafer kazanarak olayı açıklığa kavuşturdu. İster büyük ister küçük olsun her hatalı olanı yargılama ve adalete teslim etme konusunda kararlı olduğunu teyit etti. Başsavcılık, olayın suçlularını bulmak için kapsamlı bir soruşturma başlattı. 18 kişinin bu kapsamda ifadesi alındığı açıklandı. Mesele bitmiştir.

Başta ABD Başkanı Donald Trump olmak üzere bu dünyada insaflı olanlar, Suudi Arabistan’ın resmi açıklamasını kabul ettiklerini dile getirdi. Birçok kardeş Arap ülkesi, Kral Selman ve Veliaht Prens yönetimindeki Suudi Arabistan devletine ve başlatılan adli işlemlere sınırsız destek verdiğini açıkladı. Düşmanlar ise düşman olarak kalmaya devam edecek. Suudi Arabistan’ın yeni yönteminin çökmesini görmek için susmayacaklar. Bunun için onlar, çok uğraşacaklar.

Geçici krizler, güçlü devletleri etkilemez. Cemal Kaşıkçı krizi, Suudi Arabistan Krallığı gibi güçlü, büyük ve önemli bir devleti etkilemeyecektir. Krizler, istikrarlı devletlerin gücünü artırarak konumunu ve önemini sağlamlaştırır. Suudi Arabistan, dünyadaki en istikrarlı devletlerden birisi olup bölgesel ve uluslararası düzeyde devletlerin istikrarını desteklemektedir.

Kriz zamanlarında insanlar, büyük parametreleri vurgulamaya ve önemli kurallara yoğunlaşmaya ihtiyaç duyar. Çünkü bu, herkeste önemli bir denge meydana getirerek krizlere rasyonel ve gerçekçi bakmalarını sağlar. Bu durum, son iki haftada Suudi Arabistan’ın düşmanlarının yaptığı gibi bölgesel ve küresel düzeyde çirkin, geniş ve organize saldırılar meydana geldiği zaman da olaylara aynı şekilde bakılması gerektiğini söylüyor.

Suudi Arabistan devleti, yumuşak ve sıcakkanlı bir sözle değil, aksine Kral Abdulaziz’in girdiği birlik savaşlarında liderlerin vizyon ve kararlılıklarıyla inşa edildi. Kral Abdulaziz’in evlatları da ülkeyi ve kazanımlarını korumak için gerçekçi ve lider bir ruhla bu yolda şiddetli krizlerle yüzleşmeye başladı. Suudi Arabistan, Nasırizm’in en güçlü olduğu dönemde bu harekete karşı koydu. Suudi Arabistan baki kaldı ve Nasırizm ise yok oldu. Suudi Arabistan, doğu bloğuna ve Sovyetler Birliği’ne karşı uzun bir mücadeleye girdi. Sonuçta komünizm yıkıldı ve Suudi Arabistan ayakta kalmaya devam etti.

Suudi Arabistan, Saddam Hüseyin’in işgalinin ardından Kuveyt’in yanında yer aldı. Kral Fehd, bir savaşçının cesareti ve bir politikacının zihniyetiyle şöyle dedi: “Ya Kuveyt yeniden ayağa kalkacak ya da Suudi Arabistan, Kuveyt’le birlikte yok olacak.” Tüm gücüyle Suudi Arabistan, 11 Eylül olaylarıyla yüzleşerek teröre karşı büyük bir mücadeleye girdi. Suudi Arabistan başarılı oldu. Terör ise kaybetti. Terör ve radikal merkezli Arap Baharı döneminde ise Suudi Arabistan, bütün tehditlere ve komplolara karşı koydu. Uğursuz Arap Baharı gitti ve Suudi Arabistan, daha güçlü ve daha sağlam kalmaya devam etti.

Bu krizler, şu an Suudi Arabistan’a karşı devam eden en büyük krizlerden birisiydi. Suudi Arabistan, bu krizleri atlatmayı başararak daha güçlü ve daha sağlam bir şekilde geri döndü. Suudi Arabistan, Kaşıkçı olayının mahiyetini ve olayla ilgili bütün gerçekleri objektif bir şekilde açıkladı. Riyad; Al Jazeera kanalı, solcu Batı medyası ve Suudi Arabistan’a karşıt olanların yürüttüğü propagandadan ve yalan haberlerden uzak bir şekilde cinayet soruşturmasına yoğunlaştı. Suudi Arabistan, söz konusu olayın politize edilmesine, kriminal ve adli boyutundan saptırılmasına yönelik yürütülen kampanyalara karşı çıktı.

Dünya çevresinde aktif ilişkilere sahip yeni Suudi Arabistan, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin’in desteğini aldı. Putin, Suudi Arabistan devletini ve vizyon sahibi, geleceğin lideri ve ülkenin ikinci kurucusu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülüğünde yürütülen büyük modernleşme projesini hedef alan kapsamlı medya ve siyaset çevrelerindeki iftira kampanyalarının arkasından gitmeyi reddetti. Putin, sadece kanıtları ve cinayet soruşturmasının sonuçlarını önemsediğini vurguladı.

Bütün karalamalara ve saldırılara rağmen yeni Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın büyük modernleşme ve reform projesi olan bölgedeki yeni kalkınma modelini gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu projenin başarılı olmasını istemeyen taraflar var. Onlar, Suudi Arabistan’ın projesine karşıt etnik ve radikal proje sahipleridir. Bazı büyük devletler, bu projenin bölgede ve dünyadaki güç dengelerinde meydana getireceği büyük değişimlerden korkuyor. Önemli bürokratların komuta ettiği birtakım uluslararası örgütler, güç ve etki denklemini yeniden düzenleyen büyük değişimlere hazır değiller.

Suudi Arabistan, bölgesel ve küresel düzlemdeki konumunu ve yumuşak gücünü dünyaya yeniden hatırlatabilir. Suudi Arabistan, Başkan Trump’ın ABD’de yönetim koltuğuna geçmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretinde yapılanları hatırlatan üçlü zirveler düzenleyebilir. Suudi Arabistan, başkent Riyad’da ve manevi başkent Mekke-i Mükerreme’de Körfez, Arap, İslam ve uluslararası düzeyde yeni zirvelere ülkeleri davet edebilir. Suudi Arabistan, kendisinin desteklediği ya da dünya çevresinde etkin ilişkilere sahip olduğu davet ve hayır kurumlarının konferanslarına çağırabilir. Riyad, tüm bu zirve ve konferanslarda yeni Suudi Arabistan’ın vizyon ve reformlarına hizmet eden öncelikleri ele alabilir.

Yukarıda anlatılanlar, Suudi Arabistan’ın dünyadaki etki gücüyle ilgili sadece bazı örneklerdir. Suudi Arabistan, geçmişte olduğu ve gelecekte de olacağı gibi en önemli bölgesel meselelerde ve bütün dünya için tehlikeli olan İran projesine karşı koymada öncü ve lider bir devlettir. Batılı ülkelerin İran rejiminin şu an ve gelecekteki tehlikesine karşı sessiz kaldığı bir ortamda Suudi Arabistan, bu tahripkâr rejimi engellemede ve bu rejimin dünyaya yönelik kötülüğünü savuşturmada ABD’nin en önemli ortağıdır.

Yeni Suudi Arabistan, profesyonel ve katı bir şekilde terörle mücadele konusunda istihbari ve askeri gücüyle yetinmeyip dünyayla birlikte radikalizm ve köktenciliğe karşı koymaya başladı. Suudi Arabistan, Müslüman Kardeşler Örgütü’nü terör listesine ekledi. Suudi Arabistan, radikalizm ve terörizmle bağlantısı olan her grubu, hareketi ve sembolü terör listesine dâhil etti. Hangi devlet, terör ve radikalizme karşı Müslümanları bir araya getirmede Suudi Arabistan’dan daha güçlüdür? Suudi Arabistan, Müslümanların kıblesi, Harameyn-i Şerifeyn’in hizmetkârı, İslam’ın beşiği ve imanın yurdudur. Zira bir milyar 500 milyon Müslüman, günde beş defa yüzünü Kâbe’ye çevirir, Her hac ve umre ibadetinde buraya gelir.

Yeni Suudi Arabistan, İran rejiminin Arap Yarımadası’nın güneyine kadar genişlemesini engelleyerek Yemen’de nüfuz elde etmesine, buradan uluslararası deniz trafiğini tehdit etmesine ve Irak, Lübnan ve Suriye’de yaptığı gibi Yemen’i de terör ve yıkım operasyonları için kullanmasına mani oldu. Bu defa Suudi Arabistan, meseleyi şaşırtıcı bir siyasi gerçeklikle ortaya çıkartarak, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi aracılığıyla körfez, Arap ve İslam ülkelerinin desteğini de alarak silahlı kuvvetlerden ve askeri koalisyondan destek aldı. Bunu sadece dünyadaki büyük devletler yapabilir.

Sonuç olarak Cemal Kaşıkçı’ya rahmet, ailesine başsağlığı, suçluların adaletin önüne çıkarılmasını, Suudi Arabistan devletinin ve yönetiminin istikrarını ve gelişmesini diliyorum.