Günümüzde Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarının çoğu, ne internette ne de sosyal medya üzerinden Aljazeera dahil Katar TV istasyonlarını seyretmiyor. TV hizmetlerinin telefon şirketlerine bağlı olması nedeniyle ve bu hizmetlerin durdurulmasından dolayı bu kanallar ve TV istasyonları alıcılarda yer alsa da gerçek dünyada yoklar.
Korsanlar, Suudi Arabistan’da ve daha az oranla diğer Körfez ülkelerinde, Katar’ın ‘BEİN Sport’ Kanalını ele geçirdiler ve aynı hizmeti abonelik bedelinin dörtte biri fiyatına sunuyorlar. Pratikte, Katar’ın medya imparatorluğu düşüş aşamasında; bu imparatorluk, haber kanallarının kurulmasında, spor anlaşmalarında, filmlerde ve platformlarda beş milyar dolarlık yatırım kaybetmekle yetinmedi, bu kanallarla birlikte yayınladığı politik mesajları da kaybetti!
Katar Yemen’deki savaş propagandasında, İran’ı destekleme çalışmalarında, Suudi Arabistan’ın içişlerine karşı provokasyonlarında, hatta Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn’le olan ihtilafında dahi kendini savunmada başarısız kalmıştır.
Aslında, Katar’ın propaganda ve politik kayıplarının yanında, milyarlarca doları kaybetmesi kendisini etkilemez. Zira Doha hükümeti propagandayı ve politik kayıpları hem projesi, hem merkezi öneme sahip stratejisi olarak saymaktadır. Hatırlatalım; bu hükümet bölge hükümetlerini, halk yığınlarını uzaktan kumanda ederek korkutacağını ve baskı uygulayacağını düşünüyordu.
Katar ile çatışan ülkeler, Doha ve yayın kuruluşlarının yayınladığı propagandaya uzun süre sabrederek tahammül ettiler. Ancak bu ülkeler, son anlaşmazlığın patlamasından sonra medyayı da savaş yöntemlerine ekledi. Bu şekilde Katar’ın yıllarca teknoloji ve uzmanlık üzerine yaptığı her yatırımı ve yıllar boyu ortaya çıkardığı izleyici kitlesi ile marka ağından müteşekkil birikimi çok ağır yara aldı. Ne mi oldu?
Katar politikasına karşıt ülkeler, bu ülkenin medya ağını keserek karşı propaganda geçti. Elektronik orduları göreve çağırarak, Katar’a bu darbeyi indirebildi. Kablo yayınını ve cep telefonunu TV yayını için temel alan ülkeler, resmiyette ve fiiliyatta, Katar’a ait onlarca yayın ve TV istasyonunu kapattı. Kapatılan istasyon ve TV’ler arasında politik, belgesel, drama ve çocuk kanalları da var. Uydu alıcılı TV cihazları olanlar hariç, seyircilerin çoğu, BAE’de olduğu gibi, Katar kanallarını silmiş durumda. Çoğu vatandaş, kanalları seyretmek için, proxiler dahil diğer yöntemlere başvurmadı, zira; bu kanallara alternatif olacak bir çok seçenek olduğunun farkına vardılar.
Pazarlarda tüm spor müsabakalarını cüzi fiyata yayınlama hizmeti veren şirketlerin ortaya çıkmasıyla Katar’ın Spor kanallarının ölüm fermanı yazılmış oldu.
Katar, diğer televizyon servis sağlayıcılarının önümüzdeki yıllarda rekabet etmeyi düşünmelerini dahi engellemek amacıyla, özellikle de İspanya, İngiltere, Fransa , İtalya gibi büyük futbol federasyonlardan spor müsabakalarını yayınlama haklarını ederinin kat be kat üzerinde fiyatlar ödeyerek ele geçirme politikasını benimsemiştir.Bu uğurda yaklaşık 2 milyar dolarlık abartılı miktarlarda bedel ödemiştir. Bazıları sporun politikaya alet edilmesine karşı çıkabilir, fakat doğrusu şu ki, Katar uluslararası kanunlara karşı çıkarak TV tekeli sayesinde uluslararası sporcuları kanallara çıkartıp Katar’a karşı uygulanan ambargoya karşı konuşmalarını sağladı. Üstelik bu sporcuların çoğunun Katar’ın haritadaki yerini bilmemesine rağmen! Bölgenin en pahalı ticari ağı olan Katar spor kanalları sağlam temellere dayanmadığından, korsanlar bu ağın yıllarca topladığı ve politik olarak yönlendirmek istediği izleyici kitlesini kendilerine çekerek Katar’a büyük darbe vurdu.
Gelecek makalem Katar’a karşı elektronik ordular ve şiddetli savaşlarıyla, hükümetlerin inisiyatifi ele alarak on yıllar boyunca kaybettikleri halk kitlesini geri çekmekle ilgili olacak.