Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Katar komplosunun sırrı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kin, hangi boyuta ulaşırsa ulaşsın, gönüller ne kadar öfkeyle dolarsa dolsun hiç kimse, bir devlet başkanının komşu ve kardeş devlet başkanını öldürmek için plan yaptığını tasavvur edemez. Derin ve hassas bağlar iki devletin halkını bir araya getiriyor. Bu bağları feda etmek kolay değildir. Sadece körfezde değil, aksine Hamad bin Halife el Sani’nin Kral Abdullah bin Abdulaziz(Allah rahmet eylesin)’e suikast komplosunu duyan herkes niçin diye soruyor? Suikast operasyonuna kışkırtmak için bu adamı çetelerin işini yapmaya sevk eden ve uluslararası terörü destekleyen Albay Muhammed Kaddafi gibi tuhaf bir şahısla el sıkışmaya götüren şey nedir?

Siyasi ve fikri eğilimlerimiz ne kadar farklı olsa da devletler, uluslararası kanun ve ilişkiler çerçevesinde yönetilirken, bir hükümdar başka bir devletin hükümdarını tasfiye etmek için böyle bir şeyi düşünmeye nasıl cesaret edebilir?

Hikâye, Hamad bin Halife’nin dar çevresinde meçhul değil. Ancak söz konusu hikâye, çoğu Katarlı ve Suudilerin nezdinde bilinmiyor. Kıssa, eski emir Halife bin Hamad’a darbe yapıldığı zaman Kral Faysal (Allah rahmet eylesin) döneminde 1972’de başladı. Şu anki Katar emiri, veliaht döneminde amcasının oğlu Şeyh Ahmed bin Ali’ye güveniyordu. Şeyh Ahmed, tecrübeli bir devlet adamıydı. Petrol kuyularının ortaya çıkmasıyla birlikte Katar ekonomisinin babası olarak bilinir. Küçük emirliğin yönetim inşasında katkısı vardır. İktidarda bulunduğu dönem; kalkınma, komşu ve Arap ülkeleriyle iyi ilişkilere sahip olmakla nitelendi. Katar, onun zamanında İngiltere’den bağımsızlığını kazandı.

Şeyh Halife bin Hamad, amcasının oğluna darbe yaptıktan sonra; Kral Faysal’la görüşmek için, kendisinden darbe sonucunu tanımasını talep etmek üzere Suudi Arabistan’a gitti. Kral Faysal’ın cevabı; Şeyh Suheym’in zeki, güçlü bir kişiliğe ve diplomatik deneyime sahip olduğu öğrenilince Suudi Arabistan’ın Hamad’ın oğlunu veliaht olarak tayin etmesini kabul etmediğini ve onun yerine Halife’nin kardeşi Şeyh Suheym bin Hamad’ı seçtiği şeklinde oldu. Şeyh Suheym, Dışişleri Bakanı konumunda bulunuyordu ve Arapları birleştirmede onurlu çalışmaları vardı. Halife bin Hamad, Suudi Arabistan’ın talebi üzerine kardeşi Suheym’i veliaht olarak tayin etme konusunda taahhütte bulundu. Fakat Doha’ya varır varmaz anlaşmasını bozdu, oğlu Hamad’ı tayin etti. Halife’nin Kral Faysal’la olan anlaşmasını bozması, sonra da devam edecek çarpıcı hareketlerin ilkiydi. Kral Faysal, herhangi bir bildiri yayınlamayıp sadece Halife’yi arayarak anlaşmayı hatırlattı. Halife ise, oğlu Hamad’ın veliahtlık için Şeyh Suheym’den daha uygun olduğunu ifade etti.

Hamad bin Halife, iktidara geçtikten sonra Suudi Arabistan’ın tutumundan rahatsız olmaya devam etti. İçindeki ret kompleksi çoğalarak babasıyla tartıştı. Riyad karşısında konumunu sağlamlaştırmak için babasına darbe yaptı. O günden bugüne Katar, komplocu ve körfezde çevresine yabancı bir devlete dönüştü.

Köklü bir yapıya sahip olan el Sani ailesinden, tarihin şahit olduğu hikmet sahibi ve cesur adamlar çıktı. Bugün ise, Arap ve uluslararası düzlemde ailenin itibarının bozulduğunu görüyoruz. Bu durum, babalarının ve ecdadının yolundan karanlık bir yola sapan, şu anki yönetimin yaptıklarının doğal bir sonucu olarak meydana gelmiştir.

Hadimu’l-Harameyn eş-Şerifeyn Kral Selman bin Abdulaziz’in bağımsızlık hükümdarı, Ahmed bin Ali’nin kardeşi ve sultan Ali bin Abdullah’ın oğlu olan Şeyh Abdullah bin Ali bin Abdullah’ı cömert bir şekilde karşılaması her şeyi açıklıyor. Şeyh Abdullah bin Ali, vatansever hâkim ailenin önde gelen adamlarından birisidir ki, Suudi Arabistan kralından bu yıl ülkesinin vatandaşlarının hac işlemlerini kolaylaştırmasını talep etti. Kral Selman tarafından hoş ve cömert bir şekilde karşılanarak; Katarlı hacıların Suudi Arabistan’a girişlerini takip etmek, akrabalarıyla görüşmek, mal ve mülklerini kontrol etmek için operasyonlar odası tahsis edildi. Ayrıca hac etmek isteyenleri kendisi ağırladı.

Suudi Arabistan’ın, Katar ya da el Sani ailesiyle kişisel bir hesabı yok. Tek endişesi, şu anki yönetimin komşuları hakkında korkunç şeyler işlemiş ve pek çok körfez ülkesinin, güvenlik ve istikrarını sarsmak için komplo kurmuş olmasıdır. Sadece Kral Abdullah bin Abdülaziz’i öldürmeyi ayarlayarak değil, aynı zamanda Sünni ve Şiilerden teröristleri finanse etmeye, İhvan-ı Müslimin gibi sapık grupların içinde yer alan provokatörleri barındırmaya, Suriye, Libya ve Mısır’da bu devletlerin istikrarı üzerinden siyasi varlığını güçlendirmek için petrol ve doğalgaz gelirlerini kullanmaya ve Arapların düşmanı olan İran Cumhuriyeti’yle ilişkisini sağlamlaştırmaya kadar uzandı.

Katar’a Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ambargo uygulanması, Hamad bin Halife’nin yıllardır yapmak istediği bütün bu çirkin şeyler karşısında az kalır. Söz konusu ülkeler, Katar’ın durması için tarihe ve bölgeye saygılarından dolayı sabrettiler. Şunu da ifade etmek gerekir ki, Kral Selman’ın Şeyh Abdullah bin Ali’yi karşılaması sadece Katarlı vatandaşların lehine olan bir şey değildir. Bu karşılama aynı zamanda körfezlilere, Araplara ve dünyaya, el Sani ailesini dürüst kişilerin yok etmediğini ve Katar’ı Hamad bin Halife’nin uyguladığı siyasi ergenliğin karıştıramayacağını söylemek anlamına geliyor. Çünkü Katar’ın içinde ve dışında, el Sani ailesinden ya da diğer Katar ailelerinden bu tür uygulamaları reddeden Arap vatanseverler var ki; bu aileler içeride baskıya maruz kaldılar, saygın şahsiyetler ve gençler hapse atıldı ya da ülke dışına çıkmaya zorlandılar. Söz konusu kriz, körfez toplumunun bilmediği barışçıl hareketi, devletin ve hâkim ailenin itibarını zedeleyen yönetime karşı yürüten hayırlı isimleri ortaya çıkardı.