Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Katar Krizi ve Kuveyt işgali | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Doha hükümetinin dostları büyük bir adaletsizlik yaparak Kuveyt işgalini gündeme getirmeye ve şimdiki Katar krizinin seviyesine indirmeye çalışıyor; bugün Katar’ın Kuveyt’in başına gelenler ile karşı karşıya bırakıldığı ve Suudi Arabistan’ın diğer müttefikleri ile birlikte Irak’ın Saddam’ı pozisyonunda olduğu söylentisini yayıyorlar.

Hakikate yönelik bu tahrif; bugüne olduğu gibi, tarihe de aykırı. Şunu söylemek gerekir ki; Katar 1990 aralık ayında yapılan toplantıda, Körfez İşbirliği Konseyi’nin Kuveyt’in özgürleşmesi için askeri bir savaş verme yönündeki kararını reddederek, Kuveyt’in özgürleşmesine engel koyan tek Körfez ülkesi idi. Dönemin veliahdı Şeyh Hamad bin Halife, Bahreyn’in tartışmalı olan adalardan taviz vermesini sağlamadan Kuveyt’in özgürleştirilmemesinde ısrar ediyordu. Bu ısrar, 5 devleti kızdırmıştı. Onu geri adım atmaya veya Doha’yı terk etmeye zorlamışlardı. Saddam kuvvetlerinin Kuveyt’teki Dasman Sarayı’nda oturduğu ve 1.5 milyondan fazla vatandaşın Kuveyt dışına dağıldığı esnada garip ve yüz kızartıcı bir tutum. Bu garabeti ancak İhvan-ı Müslimin’in tavrı gölgede bırakır. Katar’ın bugünkü müttefiki olan İhvan, net bir şekilde özgürleşmenin karşısında idi. İhvan o zaman Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesini onaylarken, mazeret olarak askeri bir çözümün ve yabancı kuvvetleri ağırlamanın karşısında olduğunu öne sürdü. Gerçekte ise onlar, Kuveyt’in idaresinin Saddam ailesi yerine kendilerine verilmesi için Saddam Hükümeti ile dayanışmaya heves ediyordu!

Katar basını ve onun Kuveyt basınındaki uyduları, Kuveyt işgalini gündeme getirerek iki şey hedefliyor: ilki Körfez İşbirliği Konseyi’nin ve özelde de Suudi Arabistan’ın bu krizdeki rolünü azaltmak, ikinci ve en tehlikelisi Katar krizini Kuveyt işgaline benzetmek.

Ancak hakikat gün gibi ortada. Bu krizde zalim devlet Katar, kurbanları ise Dört Devlet. İşe bakın ki; Katar ufak bir ülke olduğu için Dört Devlet, Katar’ın siyasetine ve tehlikeli muhalif tavırlarına ayrı ayrı sabretti. Zayıflığından dolayı değil, Katar küçük bir ülke diye. Yönetimdekiler belki zamanla akıllanır diye de ümit ettiler.

Şu soru sorulabilir: Katar’ın Saddam’a benzetilmeyi hak edecek kadar ne günahı var?

Doha yönetimi, yıllarca bıkmadan, usanmadan Bahreyn, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE rejimlerini sarsmaya ve düşürmeye çalıştı. Verdiği zararlara bakarak bu benzetmeyi yaptım.

Katar, Londra’da, Türkiye’de ve bizzat Katar’da Suudi yönetiminin düşürülmesi çağrısı yapan muhalefeti besliyor. Kral Abdullah’ın suikast komplosunda da iş birlikçiydi. O aynı zamanda Riyad’daki yönetimi devirmek için Kaddafi ile işbirliği yaptığını da gizlemiyor. Her itirafında öncekinden daha çirkin bir özür sunuyor ve bu siyasetinden vazgeçmeye yemin ediyor, fakat yine yapıyor. İki ay önce “7 Ramazan Hareketi” adı altında bir devrim planlaması yaptı ve bu amaç uğrunda içeriden yüzlerce adam satın aldı. Halife Ailesi’ni düşürmek için Bahreyn’deki aşırı Şii muhalefetine destek olarak Bahreyn’de; Abdülfettah es-Sisi hükümetini devirmek için İhvan’ı açıkça fonlayarak, Mısır’da yaptıklarını resmi televizyon kanallarında yayınladı. İki BAE’li muhalifi dışarıda koruyup desteklemesi de cabası.

Bu devletlerin de dediği gibi, çok sabrettiler ama artık bardak taştı. Katar’a haddini bildirmenin zamanı geldi.

Kuveytli kardeşlerin bu Dört Devlet’in Saddam işgali altında iken ülkelerine olan yardımlarını hatırlaması gerekir. Ve Kuveyt’in onların safında durması vefa gereğidir. En azından meydanı ekonomik, siyasi ve basın alanında Katar’ın kullanımına terk etmemesi lazım.

Saddam’ın Kuveyt’teki iktidarı devirmek için yaptıkları ile Katar yönetiminin yaptıkları arasında ne fark var? Esasında Katar daha kötü çünkü; sloganların, İslam ve demokrasi gibi bahanelerin ardına gizleniyor. Halbuki bu ikisi ile alakası bile yok!

Saddam’ın Kuveyt’i işgali olayından almamız gereken önemli bir ders var: Birlik olmalı, sözlerimize ve ilişkilerimize daha sıkı sarılmalıyız. Bununla birlikte birbirimizin dirliğini de gözetmeliyiz. Körfez ülkeleri, Katar hükümetinin yaptıklarına daha da şiddetle karşı çıkmalı,Dört Devlet’in yanında durmalıdır. Zira bu dörtlünün, söz konusu iktidarı ortadan kaldırmak gibi bir derdi yok. Sadece Doha hükümetinin güvenliklerini ve varlıklarını tehdit etmekten vazgeçmesini talep ediyorlar. Kuveyt ve benzerleri adil bir duruş sergilese Doha belki akıllanır, kendini ve tüm bölgeyi aynı siyaseti güttüğü Kaddafi’nin zihniyetinden kurtarırdı.