Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘Katar Sözlüğü’nün propagandasını kim yapacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Katar’a verilen ikinci sürenin bitmesiyle başka bir savaş baş gösterdi; kavramlar ve terimler savaşı. Evet, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in körfezi ziyaret etmesiyle bu savaş başladı. Krizin merkezi olan Katar’ın başkenti Doha’da Katar Dışişleri Bakanı Muhammed b. Abdurrahman Al Sani, Almanya bakanının huzurunda, Katar’ı boykot eden Arap ülkelerinin aldığı kararları “kanuni olmamakla” nitelendirdi. Boykot yapan ülkelerin talep listesinin terörizmle alakasının olmadığını, aksine ifade özgürlüğünü bastırmayla ilgili olduğunu söyledi. Diğer taraftan Almanya’nın Doha’yı ziyaretinden önce Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai’de Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zeyad Al Nahyan ise “Katar’ı boykot eden devletlerin uygulayacağı her adım, uluslararası hukuk uygulamaları çerçevesinde olacaktır” dedi.

Katar’ın teröre desteğine karşı başlatılan savaşla ilgili Katar bakanının demagoji yaparak, Almanya’nın ve batılıların anladığı bir nağme olarak kullandığı ‘ifade özgürlüğü’ sözüne cevap mahiyetinde Şeyh Abdullah bin Zeyad, “Kardeş ülke Katar! Sen terörizme izin verdin, kucak açtın ve terörizmi teşvik ettin. Bu nedenle Katar’a, ‘ey Katar artık yeter terörizmi desteklemen artık yeter ” dedi.

Görüldüğü gibi Katar sözlüğü ifade özgürlüğünden söz ederken, Katar karşıtı olanların sözlüğü terör faaliyetlerinden bahsetmektedir. Katar sözlüğü uluslararası kanuna muhalefetten bahsederken, karşıtındakilerin sözlüğü, uluslararası kanunun garanti altına aldığı egemen bir haktan söz etmektedir.

Doğrusu kavramlar ve terimler savaşında galip gelenler büyük mesafe kat ederler. Belki bazıları; Katar otoritesinin, Suudi Arabistan ve Mısır gibi bölgede büyük ve Arap Birleşik Emirlikleri ve Bahreyn gibi direk bölgesel etkiye sahip devletler karşısında kendi görüş ve sözlüğünün propagandasını yapma gücünü garipsedi.

Cevap şu ki Katar, yer yörüngesinde dallanan örgütlerin yapısına fayda sağlamak için kendini, üyeliğini ve yasallığını adayan bir devlet gibi kendini kabul etmektedir. Ancak Müslüman Kardeşler Birliği Örgütü bu ısrara ve dirence sahip değildir. Hatırlayın Katardaki Müslüman Kardeşler Örgütü, yirmi yıl önce Katar’a yerleşti. Çünkü baba Prens Hamd bin Halife Al Sani’nin yönetimi gibi bir yönetimle beraber örgütün varlığına gerek yoktur. Anlayacağınız devlet bütünüyle Müslüman Kardeşlerin gölünde erimiştir. Müslüman kardeşler örgütü ulusal bir örgüttür. Örneğin bizde batı göçmenleri arasında Müslüman kardeşlerden üç kabile vardır. Siz bu ulusal kardeşler örgütlerine Humeyni örgütlerini ve solcu örgütleri de ekleyiniz.  Bu solcu örgütler, normal/doğal bir siyaset yürüten Arap ülkeleri için ateş topuna koşmaktadırlar ki, bu ülkelerin başında soğuk savaş günlerinden itibaren solcu kanada düşman olan Suudi Arabistan gelmektedir. Anlayacağınız aralarında eskiye dayanan bir intikam duygusu vardır.

Sonuç itibariyle üç hücreyle sınanmaktayız. Müslüman Kardeşler artı Humeyniciler artı solcular. Eşittir size söz ettiğimiz Katar’ın sözlüğü. Bu, kesinlikle kaybedilmemesi gereken bir mücadeledir. Çünkü çok çaba gerekip ve zaman alsa bile bu mücadeleyi kazanmak, bu kara sayfayı kapatıp geleceğe doğru ilerlemektir.