Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Katar’ın Abu Dabi düşmanlığı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Katar rejiminin, Suudi Arabistan’a kıyasla küçük bir devlet olması ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin uluslararası zeminde kendini ispat etmesinden dolayı psikolojisi bozuk.

Bu psikolojik hastalıktan doğan anlamsız hassasiyetleri de birçok kişi tarafından gözlemlenmekte. 5 Haziran 2017’de araya düşmanlık girmeden önce, Katar, büyük kardeş ülkenin başkenti Riyad nezdinde, BAE’ye kendine rakip bir devlet gözüyle bakıyordu.

Katar, uyuyan fil gözüyle baktığı Suudi Arabistan’ı yönlendirmeye çalışmış, hatta bölgesel ve uluslararası önemi olan bu filin üzerine çıkmaya yeltenmiş fakat başarısız olmuştu.

Doha, Suudi Arabistan’la olan ilişkilerinde rakip rolünü oynamaya devam etti ve Mısır’daki rejimi değiştirmeye çalışmak gibi Katar’ın kapasitesinden daha büyük projelere yeltendi. Katar ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler, üç Suudi Kral döneminde, gerginlik ve sürtüşmeyle geçti.

Bunun tersi olarak, Riyad ile yakınlaşma hususunda, Abu Dabi’nin neredeyse tüm alanlarda ortaklık yolunu izlediğini ve ihtilaftan kaçındığını fark ettik.

Suudi Arabistan’ın Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi’ni bir Birlik Konseyi haline getirme arzusu halinde olduğu gibi, Abu Dabi’nin karşı çıktığı konularda bile aralarındaki ilişki pürüzsüz kaldı, çünkü Abu Dabi ikna olmasa da projeyle savaşmadı. 2011 büyük huzursuzluk yılıydı; Arap Baharı yılında da, Bahreyn’de rejimin İran yanlısı sokak tarafından devrilmesi için çağrılar yapıldığında konuyla ilgili yüksek derecede koordinasyon sağlandı. Katar yıkıcı ve olumsuz bir rol oynamasına rağmen, Suudi Arabistan Bahreyn’in güvenliğini kendi güvenliği olarak gördü ve BAE tarafından desteklendi. Sonuçta, iki ülke Bahreyn’i kurtarmak için işbirliği yaptı ve başarılı oldu.

Yemen krizi sırasında Katar, başlangıçta BAE’nin yaptığı gibi siyasi ve askeri açıdan olumlu bir rol oynadı, ancak Katarlıların rolü, sınırlı katılımlarını yansıtacak şekilde sınırlı olmuştu. Suriye’de ise BAE, krizde askeri açıdan çekimser kaldı, Riyad ve Doha’nın birlikte çalışmasını izledi. Katar, Suriye krizinde kendisine yakın grupları, ki çoğu terörist veya İslami gruptur, ulusal kuvvetlerinin geri kalanına hakim kılma konusunda ısrar etti, buna da Riyad karşı çıktı. Sonuçta, tüm dünya bu aşırılık yanlısı güçlerin Suriye davasını nasıl bozduğunu gördü.

BAE ise herhangi bir krize taraf olmadı. Suudi içişleri düzeyinde, Abu Dabi’nin tartışmalı eğilimleri olan herhangi bir takım veya gruba herhangi bir yakınlık gösterdiği bilinmez. Katarise Suudi Arabistan’ın içinde veya dışında olsun, açık düşmanlık gösteren tüm tarafları desteklemekten asla vazgeçmedi. Bu nedenle Riyad ve Doha arasındaki ilişki uzun yıllar boyunca gerin oldu. Katar’ın ahlakı ve rakip tutumu buyken Riyad’ı kaybetmesi ve ilişkinin ayrılma aşamasına ulaşması doğaldır.

Suudi Arabistan değişti, fakat Katar’ın anlamadığı veya anlamak istemediği, bu değişimin Abu Dabi’nin olaylara dahil olmasıyla değil de, krizleri değişik bir şekilde ele alan bir liderliğin Riyad’ta ortaya çıkmasıdır.

Geçmiş Suudi Arabistan liderleri Katar’ın müdahalelerini geleneksel yöntemlerle ele alırdı, krizi görmemezlikten gelip Katar’a suskun kalırdı. Fakat bu yöntem krizin daha da büyümesine el verdi. Yeni liderliğin krizi ele alışı stratejik ve taktiksel yönden değişti, aralarında yeni müttefiklikler kurulması dahil, değişik yöntemlere başvuruldu.

Bunun sonucu olarak; Doha’ya isteri hakim oldu ve üç seçenekten birini gerçekleştireceği umuduyla farklı hamleler başlattı, ya Riyad’ı Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn paktından çıkarmayı, veya Riyad’ı Yemen gibi büyük savaşlarında zayıflatmak, ya da dış güçlerin girişimiyle, özellikle de ABD girişimiyle, Riyad’ı caydırmak. Katar’ın propaganda medyası Yemen’de, Amerika’da, Riyad’da ve hatta BAE’nin içinde dahi Abu Dabi’nin Riyad’a karşı niyetlerini sorgulayarak ittifakı zedelemeye çalıştı ama yaptıklarının tümü sarı basın olmaktan öteye gitmedi.

Katar sürekli bir biçimde ilişkileri sabote etme umuduyla Abu Dabi’yi tekrar tekrar sorguladı fakat BAE’nin Arabistan’a karşı herhangi bir düşmanca aktivitesini bulmakta başarısız oldu. Aslında, Doha’nın iddialarının aksine, BAE, medya olanaklarının yönetimi konusunu nitelikli Suudi gazetecilere emanet etti, Doha’nın iddia ettiği gibi tersi doğru değildir.

Doha, Riyad ile Abu Dabi arasındaki ilişkiyi sabote etmedi, edemeyecek çünkü iki taraf arasındaki ilişki gerçek bir saygıya dayanıyor, ilişki büyük bir artı değer yaratıyor ve iki ülke Körfez İşbirliği Konseyindeki en büyük iki güç olarak birbirini tamamlıyor. Katar’a gelince, sadece kötü bir şanı olmakla kalmadı ve Suudi Arabistan’la olan ilişkilerinde her konuda ve her kesişmede gerçek bir kötü sicili var.

Sabundan savaşlara girdikleri için Katarlı kardeşlerim adına gerçekten üzülüyorum.

Bu sabun baloncukları Katar’ın değerini ne arttıracak ne de politik kazanımlar sağlayacak!

Doha, Bugün-yarın uluslararası dengelerin değiştiğini anlayacak ve oyun oynamanın kendisine zararla döneceğini anlayacak.