Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da mahkeme, bir Suudi vatandaşını, teröre finansal destek sağlamak, deniz yoluyla ülkeye kaçak silah getirmek, iç güvenliği bozmak, güvenlik görevlilerini hedef almak, silah taşımacılığı yapmak, bunun için bir dizi otomobilin çalınmasına karışmak ve silahları bölgedeki çiftliğinde saklamak suçlamalarıyla idam cezasına çarptırdı.

Devlet görevlilerine silahlı saldırı düzenlemekten hüküm giyen sanık, dün çıkarıldığı duruşmada, Katif’te çeşitli güvenlik noktalarına ve devriye gezen güvenlik güçlerine ateş açma ve güvenlik görevlilerini öldürme, iç güvenliği bozma ve güvenlik personelini hedef alma amacıyla Suudi Arabistan dışından silah ve mühimmat getirilmesinin yanı sıra bu silahların Katif’teki çiftliklerinde saklanmasından suçlu bulundu.

Sanık, silahların taşınması için birkaç otomobilin çalınması, bu silahların terör eylemlerinde kullanılmasının sağlanması ve ardından bu silahları saklanmasına yardım etme ve silahları Suudi Arabistan’a kaçırılmasını sağlamaları karşılığında teröristlere mali destekte bulunma gibi faaliyetlere katıldığı ortaya çıktı. Bu eylemler Katif’te devlete karşıtı yürüyüşler yapıp ayaklanmalar çıkararak, sosyal dokuyu bozma ve ulusu istikrarsızlaştırmayı hedefliyordu.

Bununla birlikte sanık duruşmada terör ve ulusal güvenlik davalarında hüküm giymiş bir kişinin serbest bırakılmasını ve güvenlik görevlileri ile girdikleri çatışmada ölen kişilerin fotoğraflarının asılmasını talep etti.

Sanığa Katif’teki ayaklanmaları kışkırtması ve gösterilerde lastiklerin yakılması gibi eylemlerinde güvenlik güçleri tarafından açıklanan arananlar listesinden iki şüphelinin de eşlik ettiği ortaya çıktı. Sanığın ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı yaparak iç güvenliği tehdit ettiği, uyuşturucu satışı yaptığı, kullanımını teşvik ettiği ve sağlanmasına yardım ettiği de belirlendi.
Sanığa karşı bahsi geçen terör suçu eylemleri niteliğinde zararlı faaliyetlerde bulunduğuna dair yapılan suçlamalar, adli ve kanuni çalışmalar tarafından ispat edilerek sanığın bu suçları, bireysel olarak değil, organize suçlar kapsamında gerçekleştirdiği ortaya çıkarıldı.

Hukukçular, bu suçların sebebi, türü, etkisi ve zararını göz önüne alarak, telafisi mümkün olmayan suçları işleyen sanığa, ‘en ağır cezanın verilmesi’ kararını aldı.