Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kazım el Saher, Superman değildir | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

27 yıl boyunca Kuveyt halkı unutmadı. Çünkü yaranın derin olmasından dolayı iyileşmesi imkânsızdır. Günler, yağmacı Saddam Hüseyin’e olan nefretin kızgınlığını artıyor. Ülkelerini savunarak ölen Kuveytli şehitlerin kanları hala kurumadı ve asla kurumayacak.

Kuveyt halkı, Irak halkının ezildiğini bildiği için onlara hoşgörülü davrandı. İki halk arasındaki tarihi bağ, onları bölünmeye karşı tutuyor. Ancak kalpte özel bir yere sahip olan pek çok insanla beraber bazı detaylar askıda kalmaya devam ediyor.

Birkaç gün önce büyük sanatçı Kazım el Saher’in Kuveyt’te konser verme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Bu ilk defa meydana gelmedi. Size bunun son olmayacağını da söyleyebilirim. Kazım, kapının açılabileceği ümidiyle kapıyı yeniden tıklamaya çalışacaktır. Kuveyt devletinde yapılması planlanan konseri organize edenler, muhtemel bir öfke oluşabilir düşüncesiyle geri adım attılar. İnternette reddedilmenin detaylarını takip ederek konser gecesinin berraklığının kirlenebileceğinden endişelendiler. Diğer yandan Kazım, sesli bir mesajla yanıt verdi. Bu mesajla Irak halkının, zorbanın çılgınlığından sorumlu olmadığını vurguladı. Ancak; diktatörün lehine şarkı söylediği gerekçesiyle Kazım’a nispet edilen suçlama, hala kendisini takip ediyor. Irak halkından birisi olduğundan dolayı böyle davranılmamasını ve iki halk arasında nefretin olmadığını söylüyor.

Zaman ve mekân şıklarıyla ayırsak bile, tabi bu yanlış bir şeydir. O zaman şöyle soralım: Kazım demediği halde hayır diyebilir miydi? Bunun için ben sesli düşünüyorum. Ben kimseyi savunmuyor ya da suçlamıyorum. Kazım, her şeyden önce Iraklı bir sanatçı olduğundan dolayı, şayet şarkı söylemeyi bırakırsa, hayatından emin olamayacağını iyi biliyor. Belki de şarkı söylemek için dolaylı olarak bir işaret aldı. Bazıları şöyle söyleyebilir: Şarkı söyleme konusunda söz konusu işareti almaksızın kendisinin gönüllü olduğunu neden varsaymıyoruz? Tabi olabilir. Fakat bunun doğru olabileceğiyle beraber Kazım kötü sondan korkuyor. O, Arap dünyasındaki çoğu sanatçı gibidir. Hâkim rejime boyun eğerek yaşıyor ve ceza almaktan endişeleniyor. İktidarın sanatçılardan razı olacağı kimselere uzatacağı havucu beklemese bile; şüphesiz Kazım, iktidara muhalefet edeceklere sopanın gelmesinden korkuyor.

İnsanlar, sanatçıyı siyasi tutuma sahip bir kahraman olarak addetmeye alıştılar. Ancak gerçek ise, sanatçının sahip olduğu yetenektir. Normalde sanatçı bir tutuma sahip değildir. Sanatçının görüş sahibi olarak kendisini cumhura takdim etmesi, pazarlanan malın bir bölümünü teşkil ediyor. Ki sanatçının sesi hükümdarın değil, aksine insanların mülküdür.

Kazım yaklaşık 30 yıl önce, sevilen Arap bir yıldız olarak istisna bir yer işgal ediyordu. Başarısı Irak’ın sınırlarını aşmıştı. Fakat Saddam gibi zalim bir iktidardan bahsederken, ona göre öldürme eyleminin ‘Hayırlı sabahlar’ demek gibi bir şey olduğunu unutuyor muyuz?

Kazım eğer Kuveyt’te şarkı söylemek istiyorsa, halka karşı söylevini değiştirmesi gerekiyor. Kazım’ın varlığını reddedenlerin az olduğunu söylesek bile, kendisinin direnişçi değil de bir insan olduğunu itiraf etmesi isteniyordu. Saddam için pek çok kez şarkı söyledi. Çünkü eğer şarkı söylemeseydi belki de bu, hayatına mal olabilirdi.

Tarihteki kahramanların sayısı azdır. Fakat çoğu sanatçı ve aydın gibi Kazım da sadece sesinin insanlara ulaşmasını istiyor. Medyanın, sanatçının harika bir kahraman olduğu şeklinde zihinlerde resmettiği bir fotoğrafı vardır. Garip olan şey ise, bazıları medyaya inanıyor. Kazım’dan öncelikle Kuveyt halkına, hatta kendine hoşgörü gösterenlere bile, “Beni affedin. Çünkü ben bir Superman değilim. Ben bir beşerim.” demesi bekleniyordu. Sonrasında ise kendisine kapılar açılabilirdi.