ABD Başkanı Donald Trump, 22 Ağustos 1963 tarihinde, ABD’nin Texas eyaletinin Dallas kentinde Eski ABD Başkanı John Kennedy’nin öldürülmesiyle sonuçlanan suikaste dair daha önce yayınlanmamış belgelerin yayınlanacağını açıkladı. Fakat suikaste ilişkin hala hayatta olan kişilerin isimlerini içeren belgelerin gizli tutulmaya devam edileceğini bildirdi.
ABD yönetimi, dünya tarihinin en sansasyonel suikastlerinden biri olarak nitelendirilen John Kenndy Suikasti’ne dair, daha önce, 2 bin 800 belgeyi kamuoyuna açıklamıştı.
ABD Ulusal Arşiv Ofisi, ABD Kongresi tarafından çıkarılan Kennedy suikastine dair belgelerin toplanmasını ön gören yasa gereğince, suikastin gizli belgelerini internet paylaşımına açmıştı. Ulusal Arşiv Ofisi tarafından yayınlanan belgeler, 25 yıllık zaman diliminde sınırlandırılırken, bazı belgeler ulusal güvenliğe zarar verebileceği gerekçesiyle gizli tutulmaya devam ediyor.
Trump, konuya ilişkin, dün, istihbarat servisiyle yaptığı istişareler sonrası Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Kennedy suikastine dair belgelerin gizliliğini kaldırmaya hazır olduğunu ifade ederken, belgelerde isimleri yer alan ve henüz hayatta olan kişilerin kimler olduğuna dair bilgi vermedi. Beyaz Saray, geçtiğimiz Perşembe günü yayınladığı açıklamada, 26 Nisan 2018 günü, Kennedy suikastine dair yayınlanmamış diğer belgeleri de yayınlayacağını ilan etmişti.
Konuya ilişkin bir değerlendirme yapan Amerikalı tarihçi ve Taking Charge kitabının yazarı Michael Beschloos, ABD toplumunun, ülke tarihindeki en esrarengiz olaylardan biri olan suikast hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğini söyleyerek, komplocu yaklaşımın suikaste dair toplumda en yaygın yaklaşım olduğunu ifade etti.
Beschloos, Twitter üzerinden yaptığı değerlendirmede, ABD yönetimi tarafından yayınlanacak belgelerin konuya ilişkin toplumsal merakı gidermeyeceğini ve yeterince açıklayıcı olmayacağını tahmin ettiğini vurguladı.
Yazar, değerlendirmesinde, “Başkan Kennedy öldürülmeseydi ne olurdu? Kendisinden sonra gelen Başkan Johnson gibi iki dönem Başkanlık yapabilecek miydi? Kennedy yaşasaydı ABD tarihi nasıl şekillenecekti? Böyle birçok soru ABD toplumunun zihnini meşgul ediyor. Belki vefatından sonra yaşananlar yaşanmayacaktı belki de tam aksine” ifadelerini kullandı.
Kennedy’nin öldürülmesinden sonra Beyaz Saray’ı terk eden Kennedy’nin eşi Jackie Kennedy hakkında da değerlendirme yapan Beschloos, Jackie Kennedy’nin eşinin öldürülmesinden 8 yıl sonra Richard Nixon döneminde Beyaz Ev’e bir ziyaret gerçekleştirdiğini fakat Başkan Nixon’dan ziyareti gizli tutmasını istediğini söyledi.
ABD Kongresi’nin, 1992 yılında çıkardığı kanundan 25 yıl sonra Kenndy suikastine dair belgelerin yayınlanması hakkında haber yapan Dallas Haberleri Gazetesi Muhabiri Charlie Scooder, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Dallas Haberleri Gazetesi’nin, Kennedy suikasti belgelerinin kamuoyuna açıklanacağının ilan edilmesini takip eden iki günde suikast belgelerini hızlıca gözden geçirdiğini söyledi.
Belgeleri gözden geçirdikten sonra hayal kırıklığına uğradığını belirten Scooder, “Okumalarımız esnasında, Lee Harvey Oswaldo dışında başka bir katile işaret eden hiçbir bilgi edinemedik. Bütün işaretler, onun tek başına hareket ettiğini gösteriyordu. Cevap bekleyen birçok sor var. Başlangıçta oldukça heyecanlıydım ama sonunda bu olayda hala ne yaşandığını tam olarak anlayamamanın hayal kırıklığını yaşıyorum” dedi.
ABD’nin 35. Başkanı John F. Kennedy, 1963 yılında, kendisine muhalif olan Texas eyaletine gerçekleştirdiği bir ziyaret kapsamında, eyaletin Başkenti Dallas’ta üstü açık bir otomobille halkı selamlarken suikastle öldürülmüştü.
Suikastten sonra yakalanan katil zanlısı Lee Harvey Oswaldo, tutuklandıktan sonra soruşturma devam ederken öldürülmüştü. Suikaste dair pek çok iddialar dillendirilirken, Oswaldo’nun tek başına olmadığı ve daha önce Sovyetler Birliği’nde bulunması nedeniyle suikastin arkasında Sovyetler Birliği’nin de olabileceği dillendirilirken, Kennedy’nin ABD’deki Yahudi lobisi ile sorun yaşaması nedeniyle suikastin İsrail tarafından yapılmış olabileceği de iddia edilmişti.
Sovyetler Birliği, Kenndy’nin katilini “Deli” olarak nitelemişti
Kennedy suikastine dair, daha önce Federal Soruşturma Bürosu (FBİ) tarafından yayınlanan bir belgelerde, ABD istihbaratının, Sovyetler Birliği’nin (SSCB) suikastle ilişkisi olup olmadığını nasıl anladığına dair bilgiler veriliyor.
Belgelerde aktarılan bilgilere göre, SSCB halkı ve yönetimi, suikastten sonra ABD ve SSCB arasında bir savaş çıkabileceğinden büyük bir endişe duymuş.
SSCB liderlerinin, Oswaldo’nun kesinlikle tek başına olmadığına ikna olduklarının ve suikastin bir darbenin parçası olabileceğini düşündüklerinin aktarıldığı belgelerde, SSCB yönetiminin, daha önce SSCB topraklarında yaşamış ve ABD’nin Japonya’daki bir askeri üssünde subay olarak çalışmış Oswaldo’nun “Deli, asabi ve ülkesine sadık olmayan” biri olduğunu düşündüğü belirtiliyor.
Belgelerde, ayrıca, SSCB yönetimi, suikast sonrası ABD ile gerginliğin daha fazla tırmanmasından çekindiğini ve muhtemel bir provokasyona karşı Moskova’daki ABD Büyükelçiliği etrafına KGB’ye bağlı korumalar yerleştirdiği bilgisi veriliyor.
FBI suikastten önce Oswaldo’yu takip etmeye çalışmış
FBI’a bağlı New Orleans Ofisi tarafından yayınlanan Kennedy suikastine dair gizli bir belgeye göre, FBI, Oswaldo’yu dönemin Küba Lideri Fidel Castro’ya bağlı Adil Oyun adlı bir gruba çalıştığı şüphesiyle, suikastten birkaç hafta önce takip altına almış.
Konuya ilişkin dikkat çeken bir başka bilgi de, belgelerde, tutuklandıktan sonra Oswaldo’yu öldüren ve daha sonra 24 Kasım 1963 tarihinde kendisi de Jack Rubi’nin de FBI tarafından takip edildiği bilgilerdi.
Bir başka belge de, FBI, Oswaldo’nun öldürülebileceğine dair uyarılarda bulunarak Dallas polisinden Oswaldo’yu koruyan elemanların artırılması talimatı verdiğini aktarıyor. Bu bilgiler, FBI’ın Oswaldo’ya suikast düzenleneceğini önceden bildiği yorumlarına neden oluyor.
Kennedy’i Küba öldürmedi
FBI tarafından yayınlanan 1964 tarihli bir rapora göre, Kübalı sürgündeki liderler, Fidel Castro, Raul Castro ve Ernesto Che Guavera’ya yönelik suikastlerin bedelinin ne olacağını tartışmış.
Raporda, Kübalı muhaliflerin, üç lidere suikast gerçekleştirmek için 150 bin dolar belirlediği ancak daha sonraki toplantılarda, rakamı azaltarak Fidel Castro Suikasti için 100 bin, Raul Castro için 20 bin, Che Guavera için de 20 bin dolar belirledikleri ifade ediliyor.
ABD Soruşturma Komitesi tarafından yayınlanan bir başka raporda, Kennedy cinayetinin ardında Küba’nın olduğu iddiasının uzak bir ihtimal olduğu belirtiliyor. Raporda, “Komite, Castro’nun Başken Kennedy’e suikast düzenleyeceğine ihtimal vermiyordu çünkü böyle bir suikast ABD’ye Küba’yı yerle bir etmek için bahane verecekti. Küba ise böyle bir riske girmek istemiyordu” ifadeleri yer almıştı.