Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kim Jong-un, Hamaney’e ne yaptı? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Şüphe yok ki Tahran’daki Devrim Rehberi ve yönetim kadrosu zor bir imtihandan geçiyor. Amerikan Hükümeti’nin İran rejimine yönelik ekonomik yaptırımları geri getirme tehdidinin yanı sıra şimdi bir de ana nükleer müttefiklerinden biri olan Kuzey Kore’nin çökmesi, felâket ölçüsünde bir hasar oldu.

Doğru, şimdiye dek iki Kore lideri arasındaki tarihi uzlaşma ve buluşmaya sevinen ya da bunun ikilinin de ilan ettiği gibi savaşı ve gerginliği bitireceğine inanan ciddi bir yorumcu dinlemedim.

Belirsizlik hala devam ederken Kore yarımadasındaki gerginlikler İran rejiminin hesaplarında olduğu gibi duruyor.

Kuzey lideri gerçekten bu savaşı bitirmeye karar verirse ne olur?

Bugüne kadar hala anlayamazsak da politikasını neden değiştirdi?

Varsayalım ki ondan duyduklarımız yeni bir politikaya işaret ediyor ve Kuzey Kore, işini bitirdi ve nükleer silahı bırakan barışçıl bir ülke olmaya ve kardeşi Güney Kore ile uzlaşmaya karar verdi; peki, İran’a ne olacak?

Bu olanlar büyük bir siyasi dönüşümdür ve uluslararası bir konudur. Etkileri, bizim bölgemiz de dâhil olmak üzere uzak bölgelere kadar ulaşacak.

Dünyada uluslararası toplumu meşgul ve barışı tehdit eden iki ülke var: Kuzey Kore ve İran.

Pyongyang’ın çekilmesi ile Tahran yalnız kalacak. Böylece ona baskı uygulamak, nükleer projesini durdurmaya ve bölgeyi ilgilendiren nahoş tavırlarını düzeltmeye zorlamak kolaylaşacak. Haberlerin gerçeğe dönüşmesi bile tek başına İran’ı zayıflatıp ABD ve müttefiklerini güçlendirmeye yetecek.

Bununla birlikte herkesin karşı karşıya olduğu bir sorun var: Kuzey Kore liderinin birçoklarını şüpheye düşüren niyetleri.

Güven ve inanılırlık, siyasette nadiren geçen iki akçedir ve kıymetli taşlar kadar değerlidir. Belki de Kuzey Kore, daha önce Batı’nın kendisinden ekonomik ambargoyu kaldırması karşılığında verdiği taahhütleri bozduğu için şimdi oyunun daha ses getirecek şekilde tekrar sahnelenmesinden endişe ediyor olabiliriz.

Başkan Kim Jong-un’u düşmanlarının gözünde yalancı kılan üç sebep var. Bir defasında onlara ekonomik ambargonun kaldırılması karşılığında nükleer projesini durdurma sözü vermiş ancak sözünü tutmamıştı. Askeri gücünü oldukça geliştirdiği için onun bundan vazgeçmeye karar verdiğini düşünmemiz biraz zor. Son olarak, otoritesini devam ettirmesini sağlayacak askeri güce ve teknolojiye sahip olmasından ötürü bundan vazgeçerek bu otoriteyi bitirmeye yönelik bir adım atması da biraz zor görünmektedir.

Bazılarının değişime karşı olduğuna inandığı Çin’e bakın. ABD Başkanı Donald Trump, Çin yönetiminin desteği olmasaydı büyük atılımın gerçekleşemeyeceğini itiraf etti. Pekin, ona istediği güvenceleri verebilir ancak o Çin’in garantili bir kefil olmayacağının farkında. Bu nedenle bilgi eksikliği ile beraber diyebiliriz ki; Kuzey Kore’nin beyaz dönüşümünün gerekçeleri konusunda şaşkın ve şüpheliyiz. Umalım ki rüya, gerçeğe dönüşsün. Dünya başka bir tehlikeye yani Kuzey Kore’nin nükleer gücüne karşı güvende olsun. İran yönetiminin, Jong-un’dan ders alarak nükleer silahından vazgeçmeyi, askeri maceralarını bırakmayı, bölgede büyük bir ekonomik ve sivil güce dönüşmeyi ve bizimle eğitim, mimari, sanayi ve turizm alanlarında rekabet etmeyi öğrenmesini temenni ediyoruz.