İran terör rejimine yönelik sert ekonomik yaptırımların yürürlüğe girmesinin ardından Arap ve Arap olmayan, sağ ve sol gibi bölgesel ve uluslararası düzlemde farklı gerekçelerle bu rejimin koruyucuları ortaya çıktı.

Humeyni rejiminin efendilerinin ya da Hizbullah, Husi ve Haşdi Şabi gibi Humeyni rejimine bağlı olanların feryad-ü figan etmesi normaldir. Zira onlar, Humeyni bedeninin bir parçasıdır. Bedenin bir organı acı çektiği zaman diğer organlar da uykusuz kalıp acı çeker.

Amacım onlardan değil de anlaşmazlık, siyasi ya da mezhep farklılığı iddia edenlerden bahsetmektir.

Mesela Filistin’deki Hamas Hareketi’ne bakın. Hamas, Müslüman Kardeşler’in bedenidir. Aklen ve ruhen de Filistin’dedir. İran rejimine getirilen yaptırımlara karşı öfkeli bir şekilde nasıl da bağırdı.

Hamas Hareketi, ABD’nin Tahran’a yönelik yaptırımlarına ilişkin yaptığı açıklamada “Bu yaptırımlar, direnişin faktörlerini zayıflatmayı amaçlamaktadır. Siyonizm ve ABD’yle mücadele eden bütün güçlerin ve İran’ın yanında yer alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Hamas’ı bir kenara bırakalım. Hamas, İsrail’in saldırılarından ve kendisinin faaliyetlerinden zarar gören Gazze bölgesinde bir hükümet olsa da o, sadece bir hareketten ibarettir. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Doğu’da Şii terör milislerinin koruyucularının koruyucusunun aldığı zarara yönelik duygu ve tutumlarına bakalım.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Humeyni rejimine yönelik yaptırımlarıyla ilgili şunları söyledi:

“Biz, yaptırımları doğru bulmuyoruz. Çünkü bize göre bu yaptırımlar, dünyanın dengesini bozmaya yönelik yaptırımlardır. Emperyal bir dünyada yaşamak istemiyoruz.”

Yakın bir zamana kadar Suriye alanında Ankara, Müslüman Kardeşler ve Tahran arasındaki durum, kanlı bir anlaşmazlık gibi görünse de bu, geçiciydi. Aslında Hamas, Hizbullah ve Husi gibi kendilerine bağlı olanlarla birlikte İran ve Türkiye, aynı blokta yer alıyor. Bu bloğun omurgası da siyasal İslam’dır.

Müslüman Kardeşler ve Humeyni cemaati arasındaki karşılıklı desteği ve ortak edebiyatı hepimiz biliyoruz. Araştırmacıların bildiği üzere İran dini lideri Ali Hamaney, İhvan radikalizminin meşhur teorisyeni Seyyid Kutub’a hayrandı. Kutub’un bazı kitapları Farsça’ya da tercüme edildi.

Her halükarda Humeyni rejiminin akıbetine yönelik bu feryad-ü figan, yaptırımların ne kadar sert ve ciddi olduğunu gösteriyor. İran parlamentosunda Kum kentinden milletvekili olan Ahmed Emir Abadi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada bu durumdan şöyle bahsetti:

“Yeni yaptırımlar, eski yaptırımları kuşatmaya çalışan bütün kişi ve kurumları kuşattı. Düşmana bu bilgileri kim ulaştırdı?”

Önemli olan, fotoğrafın ve kimin yanında niçin durduğunun net bir şekilde ortaya çıkmasıdır.