Beyrut: Caroline Akoum / Şarku’l Avsat
Farklı iş kollarından yaklaşık üç bin Lübnanlı genç, dört seneyi aşkın zamandır Gümrük Müdürlüğü’ne girmek üzere verdikleri imtihanlarının sonucunu bekliyor. Bu bekleyişe kazananların yakın bir zamanda ilan edileceğine yönelik tekrarlanan vaatler eşlik ediyor. Ancak vaat edilen bu zaman bir türlü gelmedi ve gençler dönemsel olarak Beyrut ortasında protesto yapmak üzere çağrıda bulunuyorlar. İki gün önce de haklarını talep etmek üzere seslerini yükselterek oturma eylemi başlattılar.
Eylemcilerin talepleri ise basit ve net: Sonuçların açıklanması ve yetkililerin karar aşamasında mezhepçiliğin etkisiz hale getirilmesi veya kursun iptal edilmesi.
2014 Gümrük Muhafızlığı Kursu resmi kurumlardaki görevler için Lübnanlı gençlerin verdiği pek çok sınavdan biri. Ancak gençlerin atanma kararları, Dinsel kimlik kotalarından ötürü veya “Kimlik” dengesini sağlayamama gerekçesiyle imzalanmıyor.
Esasında bu, anayasaya aykırı bir durum olup partiler ve yetkililerin benimsediği bir alışkanlık haline gelmeye başladı.
Söz konusu iş kollarının başında gümrüğün yanı sıra orman korucuları, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde başarılı olanlar ve Dışişleri Bakanlığı yararına üçüncü sınıf diplomatlar da yer alıyor.
Gümrük sınavlarını Gümrük Genel Müdürlüğü yaparken diğer görevler için yapılan sınavlar, Sivil Hizmet Meclisi tarafından yürütülüyor ki bu meclis, resmi idarelerde istihdam için sınav yürütmekle yetkili olan tek devlet kurumu olarak görülüyor. Bununla birlikte bu iş, senelerden bu yana ve özellikle de son meclis seçimlerinden sonra yetkililerin aracılık ve kayırmacılığa dayanıp hükümetin istihdamdan men etme kararına karşı çıkarak iş sözleşmesine göre hareket etmesinden sonra kontrolden çıktı.
Gümrük için sınav verip de şu an Beyrut’un göbeğinde oturanlardan biri adını gizleyerek düşüncelerini Şarku’l Avsat’a şu şekilde ifade etti: “Gümrük Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı ve diğerleri olmak üzere her odak, sorumluluğu başkasına atıyor. Ve bizce 2014 dönemi sonuçlarının açıklanmamasının temel sebebi, gümrüklerdeki boşluğun 853 kişilikken sadece 170 Hristiyan gencin başarılı olmasıdır. Bazı yetkililer Dini kimliklerde dengesizlik oluştuğu gerekçesiyle bu sayıyla yola çıkmayı reddediyor. Onlara göre Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında bu konuda bir denklik olmalı. Bu durum, kotanın sabitlenmesi için sınavda başarısız olanların yerleştirilmesine sebep olabilir.”
Öte yandan gümrükler ve başka yerler için yapılan sınavlarda başarılı olanların hakkında çıkacak kararnamenin, kurumlardaki boşluğun bu görevleri hak edenlerle doldurulacağı ilkesinden hareket edeceği varsayılırken yetkililer, herhangi bir ölçüte dayanmadan uzlaşma politikasına göre hareket ediyor. Nitekim resmi idarelerde bu uzlaşmaya göre istihdam edilenlerin sayısı, son sene 5 bine vardı. Bu durum, Finans ve Bütçe Komisyonu’nu merkezi denetime bir mektup göndermeye itti. Komisyon bu mektupta bakanlıklar ve resmi dairelerdeki yeni görevlendirmeler için rapor verilmesi ve bu konu ile ilgilenen bakanların sorgulanmasını talep etti. Kararnamelerin imzalanmamasının ardında da yatan aynı gerekçe, Dini Kimlik kotasına göre hareket eden bakanlar ve ilgililer sözleşmesi ile gerçekleştirilen istihdamlarda da karşımızda çıkmaktadır.
Uluslararası Bilgi Merkezi araştırmacılarından Muhammed Şemseddin bu duruma şu sözleri ile dikkat çekiyor: “Dini Kimlik dengesi ve kota gerekçesi, bu görevlendirmeler için kararnamelerin imzalanmasını engelliyor. Bu durum, devlette birincil görevler için eşit paylaşımı şart koşan ancak diğer görevler için yeterlik ilkesini esas alan anayasaya aykırıdır. Ancak buna itibar edilmiyor.”
Bir yandan yeterlilik sahibi insanların istihdamının engellendiği diğer yandan ölçütlerden uzak, rastgele atamaların gerçekleştiği bu olay karşısında Şemseddin, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamasında bu durumun kaosa sebep olduğunu ve böylece ilgili bazı resmi kurumların bile kamu sektörü çalışanları için net bir sayıya ulaşmasını engellediğini belirterek şu ifadeleri dile getirdi:
“Son bir senede siyasi ve dini kimlikleri öncelemeye sebeplere dayalı ve seçim endişesiyle 5 bin kişi istihdam edildi ve ihtiyaçları olmadığı halde kendilerine maaş ödeniyor. Kamu sektöründeki maaşlar, devlet gelirinin yüzde 65’ine mal oluyor. Bunların sayısı biliniyorsa da diğer istihdamlar, denetimden uzak yapılmakta ve hatta sayılarını belirlemek bile mümkün olmamaktadır. Belediyeleri ele alalım. Belediye başkanı, maaşlarını belediyeden alan pek çok kişiye istihdam sağlıyor. Üstelik bu kişilerin Sivil Hizmet Meclisi’ne sınav vermesi kararlaştırılmışken Belediye, vergi gelirlerinden, belediye fonlarından ve cep telefonlarından altyapı ve yol iyileştirmeleri gibi şeyler için faydalanmak yerine bunları, rastgele atananların maaşlarını ödemek için kullanıyor.”
Lübnan’da yetki makamları 15 yıl süren (1975-1990) iç savaş sonrasında Maruni ve Ortodoks Hristiyanlar, Sünni, Şii, Dürzi, Nusayri olmak üzere mezhep ve dini kimlik kotalarına göre belirleniyor.
Kotalar bürokrasiden siyasete kadar seçim tarihinin tespiti, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Bakanlar Kurulu’nun belirlenmesine kadar ülkede bir çok krize yol açıyor.