Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kışkırtma… Pürüzsüz terör | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hani Nesira

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn, önceki gün yayınladıkları ortak bildiride, teröre karşı savaş ve terörün finans kaynaklarının kurutularak, radikal fikirlerin yayılmasının engellenmesine karşı verilen ortak mücadele kapsamında, iki oluşum ve 11 kişinin daha terör listesine alındığını açıkladı. Söz konusu ülkeler tarafından terör listesine eklenen yeni oluşumlar, merkezi Katar’ın Başkenti Doha’da bulunan Dünya Müslüman Alimler Birliği ve 2017 yılında kurulan Doha merkezli Dünya Müslüman Alimler Meclisi oldu. İki oluşumun yanı sıra, kendi ülkelerinde ve diğer Arap ülkelerinde şiddeti kışkırtmakla suçlanan 11 kişi daha terör listesine eklendi. Bu kişiler arasında, Suriye ve Irak’ta terör örgütlerinin kurulmasında rol alan ve aynı zamanda el-Kaide’nin Suriye kolu Nusret Cephesi’nin kadılığını yapan Ebu Mariya el-Kahtani, Türkiye’de ikamet ettiği düşünülen İhvancı terörist Ala el-Samihi ve Libya’da İhvan Cemaati ile Libya Ulusal Kongresi’nin Haziran 2014’te seçim sonuçlarını reddetmesinden sonra Libya’da meydana gelen bölünmüşlüğü ve şiddeti beslemekle suçlanan Salim Cabir bulunuyor.

Bin Ladin’in not defterleri ve diğer deliller

Terör listesine alınan iki oluşum ve 11 kişi arasındaki ortak yön terör örgütleriyle olan irtibatları ve kendilerine muhalif olan kuruluşlar ve kişileri yok etme çabaları. El-Kaide’nin eski lideri Usame Bin Ladin de bu durumun farkındaydı. Bin Ladin, Pakistan’ın Abottabad kentinde öldürüldüğü evde bulunan ve kasım ayı başında CIA tarafından yayınlanan not defterlerinde, Katar ve Dünya Müslüman Alimler Birliği diye bilinen oluşumun lideri Yusuf el-Karadavi’ye duyduğu güveni kaleme aldı.

Bin Ladin, not defterlerinde, eşi Hayriye Sabır’a hitap ettiği bölümlerde, kendisinden sonra örgütün başına geçmesi planlanan oğlu Hamza Bin Ladin’i büyük güven duyduğu Katar’a götürmesini istiyor. Bin Ladin, not defterlerinde, Dünya Müslüman Alimler Birliği adında bir oluşum kurulmasını tavsiye ederek, bu oluşumun başına getirilmek üzere kendisiyle aynı fikirleri paylaşan, batı ülkelerine düşman el-Kaide’ye yakım isimleri aday gösteriyor.

Not defterlerinde, Bin Ladin, Yusuf el-Karadavi’nin, Mısır ve Libya’daki devrim sürecinde üstlendiği role övgüler diziyor. Bu durum, Bin Ladin, İhvan-ı Müslimin üyesi olan Karadavi ve Ortadoğu’da istikrarsızlığı besleyen Katar arasındaki en önemli ortak yönlerden biri olarak öne çıkıyor.

Katar’a övgü dizen tek kişi Usame Bin Ladin değil, el-Kaide’nin Bin Ladin’den sonraki lideri Eymen el-Zevahiri de, yayınlanan 2010 yılı faaliyetlerinde, diğer radikal eğilimli kişilerin kendisine yönelttiği ihanet suçlamaları karşısında İhvan-ı Müslimin Cemaati ve Katar’a karşı tavrını savunuyor.

Kardavi’nin ‘Birliği’ arabuluculuktan kışkırtmacılığa

Dünya Müslüman Alimler Birliği olarak isimlendirilen fakat gerçekte Yusuf el-Kardavi’nin Birliği olan oluşumdan, bir çok Müslüman ılımlı Alim, Kardavi’nin tavırları ve konuşmalarından dolayı ayrılmıştı. Bunlardan en bilineni, 13 Ekim 2013 tarihinde birlikten ayrılan Moritanyalı Alim Şeyh Abdullah Bin Beyh oldu. Ümmete faydalı fıkhı ve mutedilliğiyle öne çıkan Bin Beyh’in yanı sıra, birlikten ayrılan başa alimler de oldu. Bu alimlerin çoğu birlikten ayrılma nedenlerini Yusuf el-Karadavi’nin hegomonya kurması ve oluşumun tarafsızlığına zarar vermesi şeklinde açıklıyordu.

Kardavi’nin birliği, sadece liderinin görüşlerini dillendiren marjinal bir oluşum olarak mensup olduğu cemaat ve bağlı olduğu Katar lehine ve el-Cezire televizyonu aracılığıyla İslam dünyasında her zaman terör kışkırtıcılığı yapmıştı. Arap devrimlerinden sonra bu kışkırtıcılığını artıran Kardavi, 27 Temmuz 2013 tarihinde, Mısır’ı küfür ve savaş yurdu olarak niteleyerek burada cihat ilan etmişti. Bu görüşü, Mısır’da terör faaliyetleri yürüten Ensar Beyt Makdis örgütü ve el-Kaide de paylaşıyor. Birliğin bu yönelimi, 31 Ocak 2014 tarihinde, Kardavi’nin BAE’ye yönelik sarf ettiği sözlerle de kendini gösterdi. Kardavi, bu tarihte yaptığı açıklamada, BAE’yi “İslami olan her şey ile savaşan bir devlet” olarak niteledi. Halbu ki aynı Kardavi, 2001 yılında BAE’de Dabi Kuran Ödülü’nü almıştı.

Terör kışkırtıcılığı ve kendini aklayarak ‘Pürüzsüz terör” uygulamak, terör örgütlerine eleman kazandırmak ve insanları şiddete yönlendirmek, bu birlik sayesinde uluslararası bir saygınlık kazandı. Katar’a karşı ambargo uygulayan 4 ülkenin, geçtiğimiz perşembe günü yayınlanan bildirisinde, işte tam da bu noktaya dikkat çekilerek, söz konusu iki oluşum ve 11 kişinin neden terör listesine alındığı açıklandı.