Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kongre Seçimleri ne doğuracak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Kongre ara seçimlerinde sonuçlar ne olabilir, rüzgârın yönüne dair ilk göstergeler nelerdir?

Bazıları devletin, başkanlığın ve Kongrenin performansı konusunda seçmenler arasında genel bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığını görmekte, çoğu gözlemci ve uzman da buna dayanarak, temsilciler meclisinde Demokrat Parti’nin bir zafere imza atacağına dair spekülatif yorumlar yapıyor. Senato’da ise benzer bir zafer beklemiyorlar.

Ohio eyaleti, gerek senatör gerekse milletvekili seçimlerinin, kısacası tüm ABD seçimlerinin en önemli bir göstergesidir… Pek tabii ki önümüzdeki başkanlık seçimleri için de… Erken seçimlerde orada neler olmuştu?

Cumhuriyetçilerin üstünlüğü, 12. seçim bölgesinde ortadan kalktı, bu da Demokratların, Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü yeniden kazanma umutlarını yeşertti. Bu zafer, Başkan Trump’ın tüm siyasi ağırlığını Cumhuriyetçi adaydan yana koymasına rağmen gerçekleşti.

Başkan Trump’ın önümüzdeki bu seçime dair endişesi, başkanlık seçimlerini kazanmasından bu yana Cumhuriyetçi Parti’nin Demokrat’lara karşı giriştiği tüm ara seçim mücadelelerini kaybetmesinden kaynaklanmaktadır. Bunların en önemlisi, Cumhuriyetçilerin kalesi olan Alabama’da yaşandı, zira Doug Jones, Roy Moore’u Senato koltuğundan etmişti ve aynı zamanda Pennsylvania’nın 8. Bölgesinde de kazanmıştı. New Jersey ve Virginia’daki yerel yönetim savaşını da kaybetmişlerdi.

Burada en önemli soru şu: Demokratların kaybetmesi durumunda, peş peşe gelecek 2018 ve 2020’deki seçimlerde Trump’ın durumu ne olacak? Bu sorunun cevabını, yakın bir zamanda gerçekleşecek bu ara seçimlerde alacağız. Demokratlar Parlamentoda ve Senatoda ezici bir çoğunlukla kazanırlarsa, bu durum, Başkan Trump’ın koltuğundan edilme sürecinin başlayacağı anlamına gelmektedir, yani Rusya-Gate skandalına benzer bir sürece girilecek demektir. Ancak bu defa kendisini Kongre’de savunacak bir çoğunluk bulamayacak.

Fakat başka bir senaryo daha var: Demokratların 50 + 1 gibi basit bir çoğunluğu Temsilciler Meclisi’nde elde etmeleri, Senatoda ise başarısız olmaları.

Amerika’daki seçim sayılarının diliyle konuşacak olursak, Trump’ın takıntıları vardır ve bu takıntıları bu ara seçimlerin meydana getireceği sonuçlarla sınırlı olmayacaktır, o her zaman 2020’nin Başkanlık seçimlerine gözünü dikecektir.

Pennsylvania’da Cumhuriyetçi kitlenin kaybetmesi halinde, bu darboğazdan çıkmanın yolu Ohio’dan geçmektedir. Bir sonraki seçimler için, iki eyaletin seçmen tutumlarını derhal gözden geçirmek isteyeceklerdir. Beyaz sarayda oturan Trump, Ohio ve Pennsylvania’dan gelen oylarla seçildi ve 2016 seçimlerinde 306 kişilik delegenin 38’ini buradan kazanmıştı. Bu seçimde ana sorulardan birisi: Her iki mecliste de Cumhuriyetçilerin ağırlığını kaybetmemek için, Trump kimlerin desteğini almak zorundadır?

Meselelerin künhüne vakıf olanlar diyorlar ki, bunu yolu Amerikan derin devletinin desteğini almaktan geçiyor. Bunlar da radikal sağ akımlardır. Trump’ın 2016 seçimlerinde kazandığı zaferde bu kesimin büyük bir payı vardı. Trump hâlâ bu akımın müritleri sayesinde 2018’de ve daha sonra da 2020’de, büyük bir zafer kazanacağına inanıyor. Trump, sağcı Hıristiyan akımlara güveniyor. 27 Ağustos’ta Amerikan Evanjelist Hareketi liderleriyle Beyaz Saray’da bir toplantı gerçekleştirdi. Cumhuriyetçilerin bu ara seçimlerde Kongre’nin denetimini kaybetmesi durumunda, ABD’nin sahip olabileceği kasvetli görüntüyü müzakere ettiler. Bu toplantıda Trump şunu söyledi: “Demokratlar yaptığımız her şeyi bozacaklar ve bunu hızlıca ve acımasız bir şekilde yapacaklar.” Bu toplantıda Trump, Evanjelist Hareketinin liderlerinden Cumhuriyetçilerin ara seçimleri kazanmalarına yardım etmelerini ve bunun için de sahip oldukları platformları kullanmalarını istedi. Onlara şunu da söyledi: “Size bağlı kimseler, 150 ile 200 milyon arası insana vaaz ediyor, hatta Pazar günler dışında bu sayı 100-150 milyon kişiyi bulmakta… Orada bulunanların cevabı ise şu oldu: “Seni ve aileni seviyor ve son iki yılda inanılmaz şeyler yaptığınızdan da eminiz.”

Yukarıdaki sorunun cevabı, Milenyum nesli de olabilir, yani 1981- 1996 arasında doğmuş olanlar. ABD istatistiklerine göre bu dönem, “bebek doğumlarında patlamanın” yaşandığı bir dönem. Gözlemciler, ara seçimlerde bu neslin güçlü bir etki bırakabileceğini söylüyorlar.
Bu yılın Kasım ayına gelindiğinde, “Milenyum nesli” Amerikan vatandaşlarından 62 milyondan fazla insanının oy kullanma yaşına geldiği söyleniyor. Bu oran “X neslinin”(1965-1980 arası doğanlar) biraz üzerindedir, zira onların sayısı da 57 milyon olarak tahmin edilmektedir.

ABD haber raporlarına göre, “Milenyum nesli” şayet bu seçimlere büyük bir katılım gösterir, Milletvekilleri ve Senatörler arasında da büyük çekişmeler yaşanırsa Cumhuriyetçiler Kongre’nin kontrolünü kaybedebilirler ve Başkan Trump, kendi gündemini uygulama konusunda ciddi sıkıntılar yaşayabilir.

DPA’dan tanınmış bir anketör olan John Zogby, “Bir sonraki ara seçimlerde milenyum neslinin rolü kritik olacaktır, oy kullanıp kullanmamaları bu durumu değiştirmeyecektir” dedi. Devamında şunu da ekledi: “sözün özü, bu kesim hiyerarşiye güvenmiyor ve bazı şeylerin yavaş bir tempoda gerçekleştirilmesini de istemiyor.”

Heyecan verici bir seçim ile karşı karşıya olduğumuza dair işaretler var mı ve Amerikalılar seçim sandıklarına gidecekler mi? İlgi göstereceklerine dair bir delil de, son iki hafta, yani yeni seçmenlerin kaydedildiği ulusal gün boyunca, 800 binden fazla Amerikalı, bir sonraki seçimde oy kullanmak için kayıt yaptırdı.

Bu olayı “Time” dergisi, rekor olarak niteledi, zira 2016 yılındaki başkanlık seçimlerinde kaydedilen rakam yaklaşık 771 bindi ve bu defa seçmenler kayıtlarını seçimlerden haftalar önce yaptırdılar.
Amerikalılar, bu seçimde Başkan Trump’ın politikalarının oylanacağına inanıyor. Bütün dünya bu seçimin sonucunu görmek için sabırsızlanıyor. Çünkü çoğu kimse Amerika’nın geleceğinin, Jefferson ve Wilson ekolü arasında gidip geleceğini görüyor ve dolayısıyla hangi geleceğe doğru sürüklendiğini de bilmiyor.