Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Körfez İşbirliği Konseyi ve Katar’ın konseyden ayrılışı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bu kez İran’ın Doha’daki eski büyükelçisi Katar hükümeti adına konuşmakla görevlendirildi. Abdullah Sehrabi, Katar Emiri’nin Körfez İşbirliği Konseyi’nden çekilmek üzere olduğunu ifade etti. İranlı yetkili, ne bir bakış açısı, ne bir görüş ne de bir analiz ortaya attı. Aksine belirli bir bilgiyi nakletti. Söz konusu İran’ın bu bilgisi, Katar resmi basınının İşbirliği Konseyi’ne acımasız saldırısıyla uyumlu olduğu bir zamanda Doha’nın Körfez birliğini bölgedeki hasımlarının listesine dahil etmeye ya da en azından başarılı deneyimi bozmaya çalıştığı görülüyor. Tabi Körfez İşbirliği Konseyi’nin kurucu üyelerinden olan bir ülkenin 25 Mayıs 1981’de Abu Dabi’de kuruluş amacının dışına çıkmasından kaynaklanan gerçek bir krize maruz kalmadığını söylemek mantıklı değildir. Ancak Doha’daki rejim, Körfez İşbirliği Konseyi’nin devamlılığının, Katar’ın konseyi başarısız kılma ya da konseyin rotasını saptırma çabalarından daha büyük olduğunu bilmiyor. Katar, konseyden çekilebilir ya da üyeliğini dondurabilir. Türkiye ve İran’ı konsey içerisindeki çıkarlarına tercih edebilir. Fakat diğer ülkeleri başarılı projelerini sürdürmekten asla men edemez. Ne bölge ne de dünya, Arap dünyasında ender ve başarılı deneyimlerden birisinin yıkılmasına tahammül edecek bir durumda değildir.

Konseyin yaklaşık 40 yıllık geçmişinde önemli siyasi krizlere maruz kaldığının hatırlanması gerekiyor. Bunlardan en önemlileri de 8 yıl süren İran-Irak savaşı ve Irak’ın Ağustos 1990’daki Kuveyt işgalidir. Konseyin şansına ki, bu iki önemli kriz, Şeyh Hamad bin Halife’nin babasına darbe yapmadan önce meydana geldi. Bunun için konsey, en büyük dayanışma ve birlik sayesinde söz konusu krizlere karşı koydu. Şayet o zamanlar Katar’ın Emiri Hamad bin Halife olsaydı, konsey içerisindeki kriz, konseyin dışındaki krizlerden daha çetin olacaktı. Bundan dolayı, şu anki Katar’la ilişkilerin kesilmesi krizinde bilindiği üzere Doha, konseyin birliğini kendisini krizden çıkarmaya yardım edecek bir kart olarak istismar etmeye çalıştı. Washington, Paris, Londra ve Berlin’in birçok toplantıda dile getirdiği gibi Körfez İşbirliği Konseyi’nin devam etmesi konusunda uluslararası destek ve istekleri de eklediğimizde Doha’nın bir sonraki fırsatçılığı garip bir durum görünmüyor. Söz konusu fırsatçılık, stratejisinin asil bir parçasıdır. Aksine Katar’ın konseyi şu anki krizinden uzaklaştırmaya gayret göstermemesi garip karşılanacak bir şeydir. Buna rağmen Doha’daki yetkililerin geçmiş yıllarda içerdeki birliği parçalamak ve devletleri çıkmaya kışkırtmak ve egemenliklerine zarar vermek için gizliden ve açıktan uyguladıkları büyük ihlaller sonucu Körfez İşbirliği Konseyi’ne öldürücü darbeyi Katar kendisi zaten yöneltmişti. Ayrıca Katar, bölgede istikrarı sarsmak için terör ve ırkçı grupları barındırdı.

Gözler, aralık ayında Kuveyt’te yapılması öngörülen Körfez İşbirliği Konseyi’nin yaklaşan senelik zirvesine yavaş yavaş dikkat kesilmeye başladı. Bana göre kriz, devam ettiği ve Katar da inat ve kibrini sürdürdüğü müddetçe, sorunlar çözülene kadar bu yıl zirvenin ertelenmesi daha iyi olacaktır. Bu durumda konseyin geleceğine takoz koymak için konseyi, Katar’ın eşsiz çabalarından uzak tutarak, konseyin devamlılığını muhafaza etmek gerekiyor ki konsey, herkesin istediği gibi Katar döndüğü zaman kesinlikle daha güçlü olacaktır. Ayrıca bir Körfez ülkesi diğer ülkeler gibi aynı haklara sahiptir. Yine bir Körfez ülkesinin diğer ülkeler gibi üzerine düşen görevler vardır. Eğer Doha, konseyden çekilmek istiyorsa bu, onun kendi kararıdır. Fakat konseyin devam etmesi kararı ise Katar’ın alışıldık pazarlığına sunulmuş bir şey değildir. Katar’la olan anlaşmazlık, Körfez toplumunun çıkarlarını ya da Körfez gemisinin Katar’la veya Katarsız yol almasını etkilemedi ve etkilemeyecek de.