Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Körfez’in çıkarları nerede gizli? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta İran’a karşı yeni kararlar aldı. Trump, anlaşmanın geleceğiyle İran rejiminin Ortadoğu’daki tasarruflarını birbirine bağlayarak nükleer anlaşmayı onaylamayı reddetti. Özellikle İran rejimi, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Körfez’de apaçık müdahalelerde bulunuyor.

Trump’ın İran’a karşı suçlamaları ve anlaşmayı iptal etmeye yönelik çağrısı, Kongre ve ABD’nin batılı müttefikleri tarafından kabul görecek mi? Asya’da ABD’nin müttefiklerine karşı Kuzey Kore’nin tehditleriyle yüzleşmesi gerektiği bir vakitte Trump, İran’a saldırmak gibi bir maceraya atılacak mı?

Trump’ın kararı, ABD’yle müttefik olan batılı devletleri endişelendiriyor. Bundan dolayı Avrupa Birliği, anlaşmadan çekilmenin sonuçlarına karşı ABD’yi uyarıyor. Çünkü bu durum nükleer programını geliştirmesi, nükleer bomba elde etmesi ve şu an olduğundan daha fazla haydut bir devlete dönüşmesi için İran’ın eline koz verecektir.

Körfez ülkelerinin ABD başkanının konuşmasına yönelik tutumlarına bakacak olursak bazı Körfez ülkeleri, İran’a karşı ABD’nin yeni politikası karşısında apaçık bir tavır sergiledi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi ülkeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın deklare etmiş olduğu kararlı stratejiyi hoş karşıladı. Kuveyt ise, büyük devletle karşı karşıya kalmaktan kaçınması için İran’ı Arap ülkelerinin iç işlerine müdahale etmemeye teşvik eden bir politika izledi.

Gelecekte ne olacak? Başkan, nükleer anlaşmayı iptal edebilecek mi? Uzmanlar, nükleer anlaşmanın iptal edilip edilemeyeceği hususunda şüpheleniyorlar ve anlaşmanın iptalini Kongre’nin onaylamayacağını düşünüyorlar. Özellikle ABD’nin aynı anda hem İran hem de Kuzey Kore’yle çatışmak için iki cephe açması mümkün değildir.

ABD’nin İran’a karşı yeni politikasına itiraz edenler, ABD’nin İran’a karşı sağlam duruşunun İran halkını birleştireceğine inanıyorlar. Trump’ın kararı, başta dini lider Ali Hamaney olmak üzere İran’da radikallerin yerini sağlamlaştıracak. Ali Hamaney ise, ABD’ye güvenilmeyeceğini her daim yineliyor.

İran, kesinlikle ABD’ye karşı koyamaz. Çünkü güç dengeleri İran’ın yararına olacak şekilde değil. Fakat İran, ABD’nin çıkarlarına dolaylı olarak zarar verebilir. İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, ABD hükümetinin Devrim Muhafızlarını terör örgütü olarak sınıflandırmasıyla ilgili böyle bir aptallık yapması halinde Devrim Muhafızlarının da ABD ordusunu DEAŞ örgütüyle bir tutacağını belirtti. Ayrıca Muhammed Ali Caferi, ABD’nin Katar’da bulunan el Udeyd ve el Seyliye askeri üslerini 2 bin kilometreye ulaşan Devrim Muhafızlarının füzelerinin menzilinin dışına taşıması gerekeceğine de atıfta bulundu. İran Dışişleri Bakanının Danışmanı Seyyid Muhammed Kazım Seccadpur ise, Kongrenin Devrim Muhafızlarına yaptırım getirmesi halinde ülkesinin karşılık vereceğini dile getirdi.

İran, Irak’ta Haşdi Şabi birlikleri üzerinden hareket ediyor. Bu birlikler, Kuzey Irak’ta ABD politikasına bağlı olan Kürtlere karşı harekete geçerek Kerkük’e saldırdılar. Peşmerge güçleri, Irak sınırı yakınında bulunan Hanekin’den çekildi. ABD’nin tepkisi ise zayıf kaldı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Irak güçlerinin Kerkük şehrine egemen olmasının ardından tarafları bölgede sükûneti sağmaya davet etti.

Ortadoğu’da özellikle Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Körfez ülkelerinde İran’ın genişlemesini ABD’nin tek başına kontrol altına alması mümkün değildir. Bunun için ABD’nin batılı müttefik devletlerin desteğine ihtiyacı var.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Tahran’a yaptırımların yeniden getirilmesinin Tahran’ı nükleer silahları geliştirmeye sevk edebileceği ve Avrupa yakınında savaş tehlikesini artırabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Bölgedeki hızlı değişimler, Körfez ülkelerinin dikkatli olmasını gerektiriyor. İran’ın Körfez ülkelerinde bulunan ABD üslerini vurmaya yönelik tehditleri gerçekleşmeyecektir. Çünkü İran, Körfez bölgesinin füzesavar ağıyla kuşatıldığını biliyor. Fakat İran’ın ülkelerimizde Ensar-ı Hizbullah gibi uyuyan hücreleri harekete geçirmesi endişe verici bir durumdur. Bu da yabancıların sızmasına karşı iç cephemizi koruyacak politikaların izlenmesini gerekli kılıyor.