Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kremlin Saati İle Suriye | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Moskova’nın Suriye savaşına doğrudan müdahil olmasının üzerinden 3 yıl geçti.

Bu zaman zarfında Moskova, Suriye’de saatleri Kremlin’in zamanına göre ayarlamayı başardı.

Ama sadece Suriyelilerin zaman ve mekanını belirleyen enlem ve boylamların iki ülke arasındaki zaman farkını kontrol edebileceği dikkatinden kaçmış görünüyor.

Suriye’deki Rus generallerin, zaman generali ile savaştıkları çok açık.

Onlar zamanın bir kılıç olduğunu, eğer onlar onu kesmezlerse zamanın onları keseceğini çok iyi biliyorlar.

Ama şu ana kadar onu kesmek için uçaklarına ve savaş gemilerine güvendiler.

Suriye’de zaman aynı şekilde mekana bağlı.

Suriye, Kremlin’in geçmişte zaferler kazandığı yerlerden çok farklı.

Her ne kadar Araplar ondan vazgeçmiş ve Batı ona sırtını dönmüş olsa da Suriye, Kafkasya bölgesi gibi çevresinden izole bir konumda değil.

Rusya savaşa müdahil olmasının ardından etkili bölgesel ve küresel tarafları kendi çözüm projesini kabul etmeye ikna etmekte başarısız oldu.

Buna karşılık, Moskova’nın da kendisinden İran’ın gücünü sınırlamasını isteyen talepleri yerine getirmesi zor görünüyor.

Çünkü sahada İran güçlerinin bulunması, Moskova’yı Suriye’de kara kuvvetlerini kullanmaktan, dolayısıyla büyük bir ekonomik yükten kurtarıyor.

3 yıl sonra Moskova, Esed’in yönetimde kalması için gösterdiği çabayı zaferinin bir simgesine dönüştürdü.

Esed’in yönetimde kalmasında ısrar etmesi askeri çözümde de ısrar ettiğini göstermekte.

ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’ın oluşturduğu küçük grup ise bu askeri çözümü reddediyor.

Grup, son toplantısında askeri bir çözümün söz konusu olmadığını ve savaşın bitmesi için tek seçeneğin siyasi çözüm olduğunu vurguladılar.

Siyasi çözüm ise en iyi ihtimalle, ülkeyi özgür seçimlere götürecek bir anayasa süreci anlamına gelmekte. Ki bu seçimlerin sonucunda Esed, yönetimi bırakmak zorunda kalabilir.

Kuşkusuz bu sonuç; Moskova ile aralarındaki taktiksel anlaşmazlıklara rağmen onların çıkarlarını korumakta ısrar ettiği Suriye’deki güçlü müttefiklerinin işine gelmeyecek.

Rusya’nın Suriye müdahalesi dördüncü yılına girdi. Bu müdahale ile birlikte Rusya Suriyesi, yeni Putin ideolojisi generallerinin rejim ve halk arasındaki ilişkide kökleştirmeye çalıştıkları siyasi modeli temsil eder hale geldi.

Bu siyasi model; rejim ve istikrar ile halkların özgürlüğü ve yıkıcı kaosu birbirine bağlamakta.

Rejimin başındaki kişinin sarayında kalmasını sağlayarak Moskova’ya büyük bir askeri başarı elde etmesini ve güç dengelerinin tamamen kendi lehine dönmesini sağlayan askeri müdahale dördüncü yılına girdi demiştik.

Şimdi Rusya, kendisinden rejimin davranışlarını değiştirmeye ikna etmesini ya da müttefikleri ile ilişkisini yeniden düzenlemesini veya 18 Mart 2011 tarihinden sonra yaşanan değişimleri göz önüne alan bir uzlaşmayı kabul etmesini talep eden bölgesel ve küresel çağrıları bilerek kulak ardı ediyor.

Birinci ve ikinci Cenevre görüşmeleri kararlarını sabote etmekte, Soçi ve Astana gibi alternatif süreçleri dayatmakta başarılı oldu.

Aynı şekilde Soçi ve Astana süreçlerinden çıkan kararları elde ettiğini düşündüğü askeri zaferin siyasi çatısına dönüştürdü.

Moskova bu askeri zaferi;

-Suriyelilere teslim şartlarını dayatmak,

-Tarihte yaşanan en çirkin soykırımlardan birini unutmalarını istemek,

-Krizi aşmayı başaran rejim ile yaşamayı kabul etmeleri çağrısında bulunmak, başka bir alternatifi olmadığı gerekçesi ile onu kabul etmeye zorlamak için kullanıyor.

Ama Rusya’nın Suriye’de dayatmaya çalıştığı bu askeri zafer bugün aşması mümkün olmayan engeller ile karşı karşıya.

Bu engeller; Moskova’nın hedeflerini gerçekleştirmekte aciz olan yüzünü yansıtan bir aynaya benziyor.

Moskova, sahada elde ettiği kazançları politik menfaatlere dönüştürmek için neredeyse zamanla yarışıyor.

Askeri zaferi politik kazançlara dönüştürmekte başarısız olması nedeniyle Suriye müdahalesi stratejik yaşlılık dönemine girerken, Moskova son zamanlarda, Suriyeli çoğunluk ile arasında fiili bir barış sağlayacak kalıcı bir barışçıl çözüme ulaşmasına yardımcı olacak araçlardan yoksun olduğunu keşfetti.

Zira Suriyeliler, rejim tarafından geri alınan veya uzlaşmaya ulaşılan bölgelerde verdiği sözleri tutmayan Rusya’ya artık güvenmiyor.

Ele geçirilen bölgelerde rejimin kendi güvenlik çözümlerini uygulamasını ve vatandaşlarını aşağılamasını engellemekte Rusya’nın gücünün yetmediği ortaya çıktı.

Moskova bugün, Suriye’de geniş ölçüde kara kuvvetleri bulundurmaktan kaçınmasının bedelini ödüyor.

Zira birkaç binden oluşan Rus askeri polisinin, mezhepçi Şii milis güçler ve savaş lordlarının ülkesinde düzeni sağlayabilmesi mümkün değil.

Yine Moskova gururundan ödün vermeyerek, Ürdün ve Lübnan’daki Suriyeli mültecileri gönüllü olarak ülkelerine dönmeye ikna etmekte başarısız olduğunu itiraf etmek istemiyor.

Avrupalı ülkelerin, mültecilerden geri dönme çağrılarına kulak asmamalarını istemesi ile Moskova hayal kırıklığına uğradı.

Aynı şekilde Avrupalılar ve Washington çözüm için öne sürdükleri zor koşullar ve bu koşulların uygulanmasını çevre ülkelerde yaşayan mültecilerin dönüşünü finanse etmeye ve ülkenin yeniden inşasına bağlayarak Moskova’nın siyasi çözüm planlarını yıktılar.

Askeri müdahalesinin üzerinden 3 yıl geçmesinin ardından Moskova, stratejik ortağı Tahran’ın çıkarlarını koruyup; Ankara’nın Suriye’nin kuzey doğusunda nüfuzunu genişletmesini sağlarken, Suriye’deki son mevzileri olan Dera’dan Arapları çıkardı.