Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kriz yönetimi ve problemleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kriz yönetimi, özellikle Arap bölgemizde, yeni bir akademik bilim dalı olabilir, fakat şu bir gerçek ki, bir insanın hayatı boyunca yaşadığı zorlu koşullara karşı bir çalışma sanatıdır. Bilimsel anlamda kriz, istikrarlı bir gidişattaki değişikliktir, bu değişim dengesizliğe neden olabilir ve bu dengesizliğin etkisi, süresi ve, önleyici veya gerçekleştiği anda yapılan önlemlerle, ona müdahale etme yeteneğine bağlıdır.

Krizler çeşitli ve türlüdür, negatif etkinin çoğaldığı ve etkisinin bariz olduğu durumlarda bireysel düzeyde olduğu gibi, toplumsal düzeyde de olabilir. Keza, kriz oluşumu bazen uzun zaman alırken, krizin dağılması da uzun sürebilir. Bazı krizler toplumu o denli etkileyebilir ki, toplum onu gelenek olarak benimseyebilir ve ‘krizde bir toplum’ olarak anılır, buna örnek olarak, 1979 Humeyni ihtilalinden sonra, Suudi Arabistan toplumunu kaplayan ‘Sahve (uyanış)’ krizini gösterebiliriz. Anılan ihtilalden birkaç ay sonra fanatiklerin Harem-i Şerif’i işgal altına almalarını da geçici krizlere örnek verebiliriz.

Krizler; iklim krizleri (toz ve don), kasırgalar ve sel gibi çevre, ya da petrol fiyatlarında keskin bir düşüş ya da 1929’da Birleşik Devletlere olduğu gibi bir borsa çöküşü ve ekonomik resesyon krizi gibi kapsayıcı, geniş ölçekli veya devlet düzeyinde olabilir. Daha da büyüğü, gayrimenkul veya ipotek krizi olarak bilinen 2008 krizi de devletleri kapsayabilir. Ayrıca, savaşlar, rejimlerin çöküşü ve devletin yapısında yaşanan çöküşler de politik krizlerdir ve, belki de en çok, Saddam Hüseyin rejiminin yıkılmasından sonra Irak’ta ve 2011’de bazı Arap rejimlerinin yıkılmasından sonra açıkça görülmüştür.

Krizler, dünya hayatının bir gerçeği ve insanı sürekli kovalamaktadır, işin sanat veya problem tarafı insanın bu problemlerle uğraşabilme ve krizi küçültme kabiliyeti veya kabiliyetsizliğinden geçer.

Konunun önemine binaen, Naif Arap Güvenlik Bilimleri üniversitesinin geçtiğimiz hafta Cenevre’de kriz zamanında uluslararası ilişkiler konusunda düzenlediği uluslararası forum kabilinden, krizlerin ve krizlerle başa çıkmanın yollarını tartışmak üzere dünya çapında toplantılar ve forumlar düzenleniyor. Forumda, dünyayı etkileyen krizler ve ülkeler ile uluslararası örgütlerin bunlarla nasıl başa çıktığını açıklayan çeşitli bilimsel makaleler sunuldu.

Bu forumda hazır bulunanlar, Arap bölgesinin neredeyse özel kriz veya acil durum merkezlerinden yoksun olduğu konusu üzerinde anlaşmışlardır, bu eksiklik başlı başına bir ikilem, bir kurumsal eylem eksikliği ve farklı düzeylere konuya büyük önem veren gelişmiş ülkelerde bulunmayan bir eksikliktir. Kriz merkezlerinin önemi, krizi önceden kestirmeleri, krize yol açan göstergeleri öngörmeleri, izlemeleri ve kısaca, krizin gidişatını ayarlamaya ve sabit duruma geri dönme zamanını, maliyetini ve çabasını azaltmaktadır.

Araştırmacıların bir kriz merkezi örneği olarak sunduğu tek kurum, Kral Selman Yardım ve İnsani Yardım Merkezi’dir. Merkez, Mart 2015’te başlayan Yemen savaşından sonra açıldı. Ancak bugün, doğuda Bangladeş’ten batıda Nikaragua ve Honduras’a kadar genişledi.

Başlangıçta, merkez, sivillere rahatlık sağlamak ve olası bakım, gıda, sağlık ve çevre sağlamak gibi Yemen’deki savaşın sonuçlarını ve daha sonra da savaştan kaynaklanan salgınlarla başa çıkmakla uğraştı. Merkezin çalışmaları hakkında daha fazla ayrıntılı bilgi vermek için özel bir makale yazmak gerekebilir.

Merkez, Yemen’de ve ötesindeki krizi hafifletmek için her gün bir fırsat sunuyor, göçmenler, çatışma bölgelerindeki yerinden edilmiş kişileri ve kaçakları barındıracak, onlara hizmet ve bakım sağlayacak, krizden kaçma fırsatı sağlayacak şekilde inşa ediliyor.
İnsan düşünmeden edemiyor; İran tarafından destekli milislerin ortaya çıkardığı ve 3 yıl süren bu savaşta bu merkez olmasaydı ne olurdu? Sonuç korkunç olurdu, zira; savaş bitmiş olsa dahi açlık, kıtlık, hastalık ve veba gibi krizlerin ortadan kaldırılması zor olurdu. Tüm bunlardan dolayı, Koalisyon Yemen’in, savaş esnasında dahi, yeniden yapılandırması operasyonuna ‘Umudun dönüşü’ adını verdi, zira; koalisyon, kurtardığı yerlerdeki hayatları normalleştirmek için elinden gelen yapıyor.

Her ne kadar insani yardımlarla ilgilenen uluslararası kuruluşlar kaynak eksikliğinden her zaman şikayet etseler de, Yemen’de bundan şikayetçi değiller çünkü Kral Selman Merkezi kaynaklarını akıtıyor, ve aynı zamanda, merkezin, bir çokları tarafından gözden kaçabilen önemli bir rolü var, o da yerdeki siyasi ve askeri durum hakkında medya sesi olmasıdır.

Milislerden kurtarılan her kilometreye, çalışmalarını UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kızılhaç gibi uluslararası örgütlerle ilişkilendiren Kral Selman Yardım ve İnsani Yardım Merkezinin konvoyları bölgeye girer ve girilen alanlar bu örgütte çalışanlara açık olur. Bu sayede anılan örgüt çalışanları milislerin bölge insanını sağlık ve güvenlik bakımından nasıl bir durumda bıraktıklarını görür ve savaşın iki tarafının Yemen halkı üzerindeki etkisini kıyaslayabilir.

Yukarıda anlattığım tüm bu pozitif yönleri göz önüne alarak, Suudi Arabistan’da ya da bölgedeki diğer ülkelerde araştırma ve izleme amacıyla genel bir kriz merkezinin kurulması şarttır. Bu, anlattığım gibi krizi önlemek ya da olmasını engellemek ya da iyileştirmek için gelişmiş bir yoldur.