Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Krizlerin ‘şöleninde’ aklın sesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Farklı dürtüler ile uluslararası siyaset haritasında ne olup bittiğini merakla takip ediyorum. Bununla birlikte bazı meseleler, farklı saikler ile beni kendine çekiyor. Ülkelerinin hükmettiği sistemlerin doğası ve her birinin askeri ve ekonomik güçlerindeki farklılıklarla birlikte söz konusu tarafların çıkarları, bazen zıt düşüp hedeflerde çatışabiliyor. Onları bir araya getiren tek bir etken var. Herkes adı siyaset olan bu oyunda uyum halinde işleyen tek bir takımmış gibi görünüyor.

İçinde yaşadığımız dünyada hayat boyunca insanları meşgul eden pek çok mesele var. Yetişkinler ve gençler, hayat yolculuğunun doğurduğu şeyler üzerine tartışıyor. Her ne kadar kültür ve sosyal miras gibi ortak değerler onları bağlasa da krizlerin idaresi, düşmanların karşısına soruları yığıyor. Avrupa bugün birçok hassas konu ile uğraşıyor ki bunlardan ilki İngiltere’nin AB’den çıkışı. İngiltere’nin çıkış karşılığında AB’ye ödeyeceği tutar başta olmak üzere uzun ve meşakkatli müzakereler yürütülerek anlaşma sonrası yeni durum üzerine taraflar arasındaki ilişkilerin düzenlemesi yapılacak.

İngiltere’de bir savaş var. Çeşitli odakların savaşını kastediyorum. İktidardaki Muhafazakâr Parti içerisindeki anlaşmazlık ilk sırada yer alıyor. Birlik ile her konuda kapsamlı ve belirgin bir ayrılmayı talep eden radikal bir kanat söz konusu. Diğer kanat ise gümrük ve benzeri bazı alanlarda bağlantıları sürdürme taraftarı. İngiltere’nin temel bir parçası olan Kuzey İrlanda meselesi var bir de. İngiltere bu meselenin AB ile özel gündemi olmasını ısrarla istiyor.

İktidardaki Muhafazakâr Parti’nin sembol isimlerinden olan radikal eski Dışişleri Bakanı Johnson, öfkeli bir şekilde hükümetten ayrıldı. Bunu yaparken de AB’den ayrılma meselesinde Başbakan Theresa May’in yönetimine olan muhalefetini gizli tutmadı ve parti liderliğine aday olması konusunda fısıltılar başlattı. Muhalif İşçi Partisi ise halk nezdinde siyasi görünürlüğünü artırmak, kendisine ek oy pusulaları sağlamak ve iktidarın bahçesi olan Downing Street 10’a taşıyacağı fırsatı kollamak için siyaset ve medya alanında karşılıklı atıp tutma forumunda varlık gösterdi. Erken seçimler, AB ile boşanma ağacından partinin devşireceği meyve olabilir. İrlanda ve İskoçya meseleleri ise partinin tutumundan istifade etme biçimini artıran bir güç olarak duruyor.

Sahne, siyasi olmaktan ziyade sosyal bir olay veya uzun bir müzik şöleni gibi görünebilir. İngiltere Avam Kamarası, gelenekleri ve tavırları ile İngiliz siyasi aklını resmediyor. Koltukların tasarımı, eski sandalyelerinde oturanların duruşları, beden dili, onay veya muhalefeti ifade eden hareketleri, siyaseti, farklılığın kutlandığı bir şölene dönüştürüyor. İngiltere basını, olayları akademisyenler ve basın mensuplarının rekabet alanı olan ekonomik fikirler ve siyasi saflaşmalardan oluşan ritimlerle ısıtıyor. Kamuoyunu daimi bir coşkuya hazırlayan şeker ambalajını temsil eden politik dedikodulardan da boş kalmıyor. Elbette ki müzakere odalarında olup bitenlerin hepsi gazete sayfalarına ve ekranlara yansımıyor. Müzakere masasında olunmadığı zamanlarda gerçekleşen olaylar da var. Tüm bunlar, siyaseti günlük hayatın koridorlarında insanlara eşlik eden tanıdık ve canlı bir varlık haline getiriyor. Ve insanlar siyaset uzmanları ile farklılık, anlaşmazlık ve anlaşmanın şiddetini artıran sorular, cevaplar ve olasılıklar resitalini paylaşıyor. Gerek sokaktaki adam gerekse politikacı olsun herkes, kritik olayların ortak dosyalar olduğunun bilincinde. Hepsi de ulusal ışıkları ateşleyen sağduyunun yaratıcısı olan ahenkli ritimlerle korodaki uyumlu sese eşlik ediyor.

Gelelim İtalya’ya… Siyasette, sporda ve sanatta kamuoyu parlar ancak ekonomi hiçbir şekilde daralmayan çemberi saklı tutar. İtalyanlar iletişimi ve detayları konuşmaya oldukça önem vermesiyle belirgin bir sosyal topluluktur. Spor, insanları bir araya getirebilir de ayırabilir de. Zira her biri fanatiktir. Kafeler, spor kulüplerinin kulislerinden biridir. Taraftarlar, maçları tartışmak için halkalar oluşturur. Bu taraftaki şu oyuncuya hayrandır; bir diğeri başkasına. Ancak ekonomik kriz her şeyin üstündedir: Sanatın, sporun, modanın ve yemeğin de…

Korkunç derecede bir bütçe açığı söz konusu. Kuzey Ligi ve Beş Yıldız partilerinin yürüttüğü seçim programı, mali vaatlerde aşırıya kaçtı ve beklenti çıtasını yükseltti. Ancak gerçekler insanların yüzüne tokat gibi indi. AB’nin İtalya’nın bütçe planına ilişkin tutumu ve İtalyan bütçesindeki fahiş açık sebebiyle İtalyan hükümeti ve Birlik arasında yaşanan şiddetli anlaşmazlık, İtalyan kamuoyundaki büyük hayal kırıklığını yansıttı. Hükümetin iki kanadı, her yönüyle siyasi arenaya yeni çıkan genç kesimdir. Onları bir araya getiren halkçı söylemler ulusal egemenliğin konumunu yükselterek Avrupa Merkez Bankası’na karşı ulusal kararı yüceltiyor. İnsanlara gelişmiş, özgür ve refah bir ülke vaat ediyor ancak hakikat şok edici gerçeklerle karşılık veriyor. Genel borç oldukça yüklü. İşsizlik ve pahalılık, hayatın göğsüne baskı yapıyor. İki partinin, seçim kampanyasında kararlarına boyun eğmeme sözü vermiş olduğu Avrupa’dan başka sığınacak yer yok. Yunanistan’ın tecrübesi, aklın önünde duran ve seçim vaatlerinin yarattığı rüyayı aşan bir göstergedir. Yunanistan son birkaç senedir mali kriz, hatta iflas batağında. Can simidi ise AB. Yazılı ve görsel İtalyan medyası daima bir savaş peşinde koşan ürkek bir ordudur. Bütçe krizi herkesin ses, görüntü veya kalemle atıldığı bir meydandır. Çok sesli ve renkli meclis, güçlü bir şekilde söz arenasında at koşturur ve herkesin bir dürtüsü ve arzusu olur. Finans ve ekonomi alanında uzman akademisyenler, siyasetçiler ve basın mensupları, vatandaşa epey karışık bir reçete sunuyor: Krizin tanımı, detayları, boyutları, AB ile ilişkiler ve çözümler.

Tüm bunlar, insanları tozları her eve bulaşan büyük bir arenaya sokuyor. İtalyanlar dillerine bağlıdır. Onunla değerlendirir ve onun içinde yaşarlar. Hayat için ondan şölenler yaratır ve krizlerin çukurunu onunla geçerler. Çok sesli, inişli çıkışlı müziği ile opera, coşku ve neşe üretir.
Sorunlara, daha doğrusu krizlere akıl, önce sesi ile yaklaşır ve tarafları eğitici bir nağme meydana getirir. Herkes karar meclislerinde ve kamuoyu istişarelerinde söz sofralarında buluşur. Anlaşmazlık siyasetçilerin ritmi, basının ahengi ve halkın haykırışlarından oluşan bir diyalog şölenine dönüşür. Aklın sesi, en zorlu krizlere girerek canlı odakları farklı tutumlara hazırlayan ve böylece farklılıkların şöleninde toplumsal bir uyum hali yaratabilecek zırhlı orduyu meydana getiren ezici bir güçtür.