Hayatta ve gazetecilikte, kesin yargı ve yarışmadan kaçınmayı öğrendik. Akıl baliğ olduğumdan beri bu kurala uygun hareket ettim. Fakat Donald Trump’ın seçim kampanyası süresince burada; “Ondan önceki adaylar da ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımaya söz verdi ancak kazandıktan sonra geri çekildiler. Fakat bahse girerim ki, Trump kazanırsa tehdidini gerçekleştirecektir” diye yazmıştım.

O aşamada, kimse herhangi bir şekilde kazanmasını beklemiyordu. Fakat Trump, beklenmedik bir şekilde atağa kalkarak tüm atların önüne geçti. Ne yazık ki kampanyası Müslümanlara ve göçmenlere karşı tutumundan dolayı gölgelendi. Ancak dünyanın dört bir yanındaki insanlar Trump’ın imkânsız vaatlerini görmezden gelmesini bekliyorlardı. İş 11 milyon Meksikalı göçmeni sınır dışı etmekle başladı, dünya Müslümanlarını Kudüs konusunda provoke etmeye kadar ulaştı.

Kuruluşundan bu yana çoğu ABD Başkanı, Araplar’ın verdiği tepkilere bakmaksızın İsrail’i razı etmeye çalıştı. Fakat hepsi Kudüs meselesine gelince durdu. Arap-İsrail çatışmasının tüm Müslümanların duygularına dokunduğunun farkındaydılar. Kongre’deki ya da yönetimdeki siyasi hayatları ve deneyimleri sebebiyle böyle bir adımın karışıklıkları sona erdirmediğini biliyorlardı. Maalesef, Trump, hiçbir siyasi tecrübesi ve tarihsel kaygısı olmayan bir dünyadan geldi.

Şayet Filistin davasına gerçekten bir çözüm bulmaya niyetli ise kapalı bir kapıdan girmeyi seçti. Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas, tavizlerinde Safed kentine geri dönme hakkını istemediğini söyleyecek kadar ileri gitti. Fakat hiçbir Filistinli, Arap ya da Müslüman, Kudüs’ü istemediğini söyleyemez.

Öte yandan Avrupalılar, ABD’nin söz konusu adımına itiraz eden bir tutum sergilemekte. Kilisesinin kucağına dönen Moskova’nın tutumu da. Çok fazla ABD’li de buna benzer bir duruşa sahip. O halde bu adımı atmakta neden ısrar ediliyor?

Bir kez daha dünya üzerinde başka hiçbir ülkenin bu şekilde büyükelçiliğini Kudüs’e taşımayacağına dair bahse giriyorum. Bu gelişigüzel yapılan siyasi eylem, ABD’ye yakışmıyor. Zaman geçse de hafızalar zayıflasa da yakışmaz. Kudüs siyasi bir sembol değildir. Zamansal olarak tanımlanamayan ruhsal bir semboldür.