Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı oradaydı… 70’ten fazla ülke, 60 uluslararası ekonomist ve yaklaşık 2000 uluslararası yatırım şirketi… Kuveyt’in organize ettiği ve hafta başında da ev sahipliği yaptığı Irak’ın Yeniden Yapılandırılması Konferansı’ndan bahsediyorum. Yani Haydar İbadi hükümetinin 88 ila 100 milyar dolar arasında bir meblağa ihtiyaç duyulduğunu tahmin ettiği işlerle ilgili konferanstan…
Özellikle durgunluktan şikâyet eden bölge ülkelerinin ve şirketlerinin ardı ardına maruz kaldığı sorunlar göz önüne alınırsa rakamların iştah kabartıyor olması normaldir. Konferansta hibe, kredi, yatırım ve ortaklıklar vasıtasıyla birçok gözlemcinin beklentilerinin üzerinde, 30 milyar doları toplanması dikkate şayandı.
Konferans bu meblağın toplanmasını başardı. Birçok yardımın yapılacağına dair de taahhüt verildi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de dediği gibi; ‘Kuveyt, önümüzdeki sorunların aşılması için uluslararası alanın da iştirak ettiği bir konferansı düzenlemede, bir kere daha başarılı oldu’.
Guterres, Birleşmiş Milletler mülteci yüksek komiseri olduğu dönemlerde 2013’ten başlayarak Kuveyt Emiri’nin uluslararası alanın ilgisizliğine rağmen Suriyeli mültecileri desteklemek için üç başarılı yıllık konferans düzenlediğini ve yaklaşık 8 milyar dolar kazandığını unutmayacağına dikkat çekti.
Kuveyt Emiri Şeyh Sabah, konferansın açılışında ülkesinin Irak’a desteğinin devam ettiğini ve hiçbir zaman da durmayacağını söyleyerek, ‘Irak’ın güvenliğinin bizim güvenliğimiz olduğunu, istikrarının da bölgenin tümünün istikrarı olduğunu düşündüğünü’ de sözlerine ekledi.
Şeyh Sabah, konferansın teröre karşı verilen savaşta önemli bir durak olduğunu ve ülkesinin, istikrara ulaştıklarında Yemen ve Suriye için de benzer konferanslar düzenleyeceğini söyledi. Ülkesinin hedefinin savaş mağdurlarına destek olmada ve yeniden inşanın gerçekleşmesinde Kuveyt’in misyonunu ve insani mesajını iletmek olduğunu vurguladı.
Hatırlatayım, 2013 yılında uluslararası toplum tamamen Guterres’in dediği gibi, o dönemde sayıları bir milyona ulaşmamış Suriyeli mülteciler konusunda tamamen kayıtsızdı. Bugün mültecilerin sayısı (Suriye içinde ve dışında) ise sayıları 11 milyona yükseldi. Musul’un DEAŞ’tan kurtarılmasından sonra Şeyh Sabah, Irak Başbakanı Haydar İbadi’yi Kuveyt’in Irak’ın yeniden yapılandırılması için bir konferans düzenlenmesini önermek için aradı. Ve o andan itibaren konferansın başarılı olması için bilimsel çalışmalar yürütüldü. Hazırlıklar yapıldı ve çalışmaya girişildi. Tüm bu çalışmalar Kuveyt hükümetinin projeleri ile Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın yeniden yapılandırma planları doğrultusunda gereksinimlerle ve koşullarla ilgilenen dairelerle beraber çalışılarak yapıldı.
Konferansın önemi, Kuveyt’e bu sayıda bağış yapan ülkeyi, uluslararası ve bölgesel örgütleri çekmesine yardımcı olan özel ve ayrıntılı bir programa göre formüle edilmiş olmasının yanı sıra beş tarafın başkanlığında gerçekleşmesidir: Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, Irak ve Kuveyt.
Tabii İbadi’nin heyetler önünde ‘Bugün Irak enkaz devralarak zafere ulaşmıştır. Teröristlerin yıktıkları sadece alt yapı ve ekonomi ile sınırlı kalmadı’ demesi yeterli değildir. Çünkü uluslararası toplumun bu denli güçlü çaba göstermesi karşısında Irak’ın da kendisinden yapması istenen gereklikleri yerine getirmesi gerekiyor. Irak’ın her şeyden önce gelecek mayıs ayında yapılması planlanan seçimlerle ilgili bölünmeleri ve şüphe uyandıran durumları ortadan kaldırması gerek. İkinci olarak ki, bu daha da önemli husustur, tasavvur edilebilir sınırları aşan yolsuzluğa karşı açık ve kesin önlemlerin işlerlik kazanması lazım. Ülkede 700 milyar dolarlık hırsızlık yapıldığı haberler halen akıllardaki yerini koruyor. Durum böyleyken Irak’ın 100 milyar dolarlara varan yardım talebinin karşılanması tam açık ve garantili şeffaflığın sağlanmaması halinde zor görünüyor!
Irak heyeti, vizyonunu ve umutlarını ortaya koyan ve üç ana plan etrafında oluşturulan dosyaları konferansa getirdi. Bu planlar: Yeniden yapılandırma ve gelişimin genel çerçevesi, kurtarılan bölgelerde yıkımın genel değerlendirmesi ve Irak vilayetlerinde yatırım potansiyeliydi. Bu dosyaların Iraklı ve Kuveytli uzmanlar tarafından yapıldığı göz önüne alınırsa Iraklıların baştan itibaren Kuveyt devletine güvendikleri belli oluyor. Bu da normaldir. Zira Irak hükümeti ‘Kuveyt Devleti’nin Arap ve Körfez ülkeleri nezdinde büyük bir saygı gördüğünü, Avrupa ülkeleri ile iyi ilişkiler içinde olduğunu ve bu iki faktörün konferansın başarıya ulaşmasında kritik rol oynadığını bildiği’ malum. Avrupa ülkelerine gelince… Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini konferansın başarıya ulaşması için Avrupa Birliği’nin Kuveyt’le işbirliğine gittiğini açıkça söyledi.
Konferansa giderken dünyanın kaderi ve hali hakkında aklımdan şu düşünceler geçti:
Dünyanın üçüncü petrol üreticisi olan Irak’ın DEAŞ’a karşı yürüttüğü savaştan sonra, aralarında başta Ninova ve Musul olmak üzere yedi vilayeti yıkım içinde devralması ve yeniden yapılandırılması için uluslararası bir çalıştaya ihtiyacı olması kaderin bir cilvesi olsa gerek.
Kader, Kuveyt’in bu konferansın ev s ahibi olmasını ve başarılı olması için elinden geleni yapmasını yazdı. Hatırlatmakta yarar var; bu konferans, Saddam Hüseyin’in Arap dünyasının ikinci felaketine sebep olan Kuveyt’i işgali ve Irak’ın 19. eyaleti ilanından 28 yıl sonra düzenlendi.
.
Burada kaderin ve rollerin etkisi açıkça görülüyor. Saddam’ın hatalarının kaderi ve Kuveyt’in sergilediği hikmet dolu rolünün etkisi bu konferansta açıkça görülüyor. Bu konferansta bir yandan siyasi yönden dersler verirken diğer yandan da uluslararası yönden güçlü oyuncuları toplamayı başaran ev sahibi, komşu ülkenin ihtiyaçlarını gözetleyecek şekilde cömert davranmasını bilmiştir.
Irak’ın Yeniden Yapılandırılması Fonu Başkanı Dr. Mustafa El Hiti’nin açılış konuşmasında ‘Kuveyt’in bu sağlam duruşu ve komşuluk hakkını tarihi bir şekilde kollaması gelecek nesiller tarafından unutulmayacaktır’ demiştir. Hiti’nin bu açıklamasını okurken Kuveytlilerin 25 sene önce ‘Esirlerimizi unutmayacağız’ dediklerini hatırladım. İçimden keşke Iraklılar da bugünden itibaren ‘Biz de bundan sonra kardeşlerimizi unutmayacağız ’ dese.