ABD Donanması Özel Kuvvetleri tarafından 2011’de Usame Bin Ladin’in Pakistan’daki evine düzenlenen baskın sonrasında ele geçirilen ve ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) tarafından kamuoyuna paylaşılan yaklaşık 470 bin belge, eski El Kaide lideri Bin Ladin’in Katar’a karşı güveninin yanısıra, Katar’ın El Kaide’nin Arap dünyasına kaos yayma planlarının uygulanmasına katkıda bulunma becerisine güvendiğini ortaya çıkardı.

Bin Ladin, Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne kendi el yazısıyla yazdığı bir mektupta, Arap Baharı devrimlerinin itici gücü olması ve zamanla bu devrimlerle birlikte bir ‘El Kaide Devleti”ne bir model oluşturması yönünde desteğini ifade etmiş.

Eski El Kaide Lideri, yine yazışmalarında, Katar’ın himayesi ve finansmanı içinse ‘Katar bu görevi yapabilir’ diyerek, Katar’a olan güvenini dile getiriyor.

Aynı belgelere göre, Doha’nın rolü, sadece el Kaide’nin projesini finanse etmekle kalmıyor.

Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin üstleneceği projeyi ‘ağır yük’ olarak nitelendiren Bin Ladin, Katar’ın maliyet, hazırlık ve istişare konusunda da destek vereceğini söylüyor.

Bin Ladin’in, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin merkezinin Katar dışında olmasını teklif etmesinin yanısıra, Birliğe girmesini istediği, güvendiği ve El Kaide’ye yakın bazı isimleri de aday olarak gösteriyor.

Bunların arasında Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn tarafından yayınlanan terör listesine dahil edilen, Kuveyt tarafından terörizmi desteklemekle suçlanan ve BM Güvenlik Konseyi tarafından 2014 yılında Suriye ve Irak’taki aşırılık yanlısı gruplarla işbirliği suçlaması üzerine kara listeye alınan Kuveytli Hamed el-Ali var.

Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne girmesini istediği diğer adayların tam ismini vermeyen Bin Ladin, ‘Ahmari ve Nefisi’ diye sadece lakaplarını belirtiyor.