15 yıl önce Arap Dünyası ve ABD’li politikacılar, medya yöneticileri ve fikir üreticileriyle bir araya geldiğim üç günlük bir beyin fırtınası toplantısındaydım. Moderatör tarafından yapılan sanal uygulamalardan birinde, Ortadoğu ile ilgili ‘özel ve acil’ bir haber yazılması istendi ve haberin abartılı ve vurgulu yazılması için olayları en çok abartan ve büyüten iki kanal olarak “Al Jazeera” ve ABD’nin “Fox TV” kanallarının kullandığı abartılı dil seçildi. O zamanda bu seçimi garipsemedim, zira; Al Jazeera TV, o dönemlerde de, konuları ele alırken ucuz ve tutarsız yöntem kullanmayı adet edinmişti. Zamanla, Al Jazeera TV’nin Katar’daki işgalcilerin elinde bir maşa olduğu ortaya çıktı. Zamanla, Al Jazeera TV’nin tartışmalı Şeyh Yusuf Karadavi’yi ekranlarına taşıyarak tekfirci fikriyatı ve Müslüman Kardeşler Örgütü’nün yayın aracı haline dönüştüğünü herkes gördü.
Karadavi her hafta ‘Şeriat ve Hayat’ programıyla ekranlara çıkarak, oruç yemenin kefaretinden hakim otoriteye başkaldırmaya kadar en önemsizinden en önemli konulara kadar her konuda fetva verdi. Yine bu TV kanalı ekranlara ‘terbiyesizce düşmanlık’ prensibini aşılayan ve yayan ilk TV kanalı oldu, bu kanal yüzünden diğer kanallarda da konuşmacıların birbirini yumrukladığı, masayı devirdiği, ayakkabı ve bardak attığı ve en alçakça küfürlerin havada uçuştuğu görülmeye başlandı. Tüm bu ahlaksızlıklar ‘Karşı tarafı dinlemek’ adına yapıldı ve bu olaylar programlara taşındı, ‘sokak dili’ TV’lerin genel dili oldu ve ekranların hakim dili olduğu gibi, insanlar bunu kabullendi ve daha fazlasını ister oldu.
Al Jazeera TV’nin patronları kimin şehit ve kimin ölü olarak nitelendirileceğini, kimin devrimci, kimin terörist ilan edilmesi gerektiği hakkını da tekelinde gördü. Katarlı ihtilalciler, kendi politik amaçlarına hizmet eden haberleri yapmak ve bölge üzerindeki projelerini sürdürmek için en fazla iki buçuk dakika sürmesi gereken haber paketlerini yedi buçuk dakikaya kadar çıkardı.
Son dönemlerde yapılan dikkate şayan bir araştırmada Al Jazeera TV’nin Mısır Arap Cumhuriyeti hakkında yaptığı olumsuz haberlerin İsrail hakkında yapılan haberlerin beş katı kadar olduğuna dikkat çekilmiştir. Al Jazeera TV’nin elinden gelse Mısır Cumhurbaşkanını Dünya’daki sera etkisi ve sıcaklıkların global ölçekte artmasından sorumlu tutabilse onu da yapacaktır, abartısız. Belki de bunu yapmaktadır şu anda.
Katarlı ihtilalcilerin propaganda borusu Al Jazeera TV tüm inanılırlığını bir tarafa bırakarak en kötü medya haberlerini sunarak ucuz bir skandallar dergisine dönüştü. Gitgide dibe vuran rayting oranları da bu TV ekranlarının sunduğunun gazetecilik hariç her şey olduğunun canlı ispatıdır.
Anlaşılan o ki Al Jazeera TV’nin adı tarihte Yalancı Peygamber Müseyleme, Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels ve Hasan Nasrullah gibi kişilerle anılacak, hayırlı uğurlu olsun…
Yalan dolan haberlerin yaygınlaştığı ve normal karşılandığı bu dönemde bir yöntemin yaygınlık kazanması ve norm uygulama olmasında Al Jazeera’nin önderlik etmesi konusunda övünmesi normaldir. Haklarını yemeyelim, bu konuda öncülük ettiler gerçekten!