Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Libya’daki felaket tablosu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Libya’daki sağlık sektörü, hastalıkları ve salgınları kontrol edemeyecek hatta hastalıkların meydana gelmesi halinde direnç gösteremeyecek şekilde ülkeyi tehdit eden benzeri görülmemiş insani bir felaketle yüzleşmeye başladı. Zira Libya, birçok hastalık ve salgın taşıyan göçmenlerin geçiş güzergâhında bulunuyor. Göçmenler, devletin yıkılmasına ve her şeyin ihmal edilmesine yol açan ülkedeki iktidar çekişmesinden dolayı kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde uçsuz bucaksız bir alanda dolaşıyorlar.

Ülkede büyük miktarda finansal kaynağı bulunmasına rağmen sağlık krizini yönetmede başarısız olmak, en önemli sorunlardan birisidir. Ancak antibiyotik, farklı plazma türevleri, insülin, diyaliz ve tümör cihazları gibi stratejik ilaç stokundaki aşırı noksanlık, insanların yaşamını doğrudan tehdit etmeye ve tehlikeli yıkımlara yol açmaya başladı.

Bugün Libya’da bir bayan, ikamet ettiği yere yakın sağlık hizmeti bulunmadığından dolayı en yakın hastaneye ya da sağlık ocağına ulaşamadan yolun yarısında doğum yapabilir. Ana sağlık hizmeti gerektiren uzak şehirlerde ve bölgeler üzerinde sağlık merkezi ya da hastane yazılı binalar mevcut olmasına rağmen buralarda hizmet verilmiyor.

Bu üzücü durumdan dolayı Libyalıların tedavi için yurtdışına gittiklerini görüyoruz. Bu da sağlık sektörüne pahalıya mal oluyor. Sağlık sektörü, reforme edilip ülkedeki en iyi sektörlerden birisi olabilirdi. Fakat milisler arasındaki çatışma ve sürtüşme, istikrarsızlığa ve bu kötü ihmale sebep oluyor.

Sağlık ödeneklerini gizlemeye yönelik izlenen politika, özellikle de İhvan Hareketi’nin kontrol ettiği Libya Merkez Bankası’nın mali politikası aşı ve serumları da kapsadı. Yetkililerin hastalık ve salgınlarla mücadele etme noktasında aşı ve serumun önemini bilmemelerinden dolayı çoğunlukla aşı ve serum eksikti ya da mevcut bile değildi. Nitekim aşı ve serum, hastalık ve salgınların yayılmasına karşı önleyici bir etkiye sahiptir.

Önceden Libya, sağlık merkezlerinin her yerde mevcut olmasından dolayı aspirinden açık kalp ameliyatına kadar kendi vatandaşlarını ve yabancıları ücretsiz bir şekilde tedavi eden bir ülkeydi. Bugün ise ülkedeki bazı hastaneler, sezaryen doğum işlemini hatta apandis ameliyatını gerçekleştiremeyecek bir vaziyette bulunuyor.

Libyalı vatanseverlerin sağlık sektöründe gösterdiği çabaya rağmen kaynak yetersizliği, zor şartlarda sağlık hizmeti vermeye çalışan bu kişilerin göstermiş oldukları çabaların ortaya çıkmasını engelledi.

Başkent Trablus’ta durumları kontrol eden İhvan ahtapotu, sağlık kurallarıyla oynamaktan ülkeyi ilaç alanında çanta tüccarlarına (ki bu, sağlık sisteminin en büyük problemlerinden birisidir) açmaya ve hastaneleri gasp etmek için ilaç mafyalarının saldırılarına kadar Libyalı vatandaşların ve ülkedeki yabancıların sağlığıyla oynuyor. Zira Libya’da çalışan 1,5 milyondan fazla insan bulunuyor.

Diğer yandan özel sektör, yatak temin etme veya yoğun bakım hizmeti sağlama noktasında genel sektörde mevcut ve artmakta olan açığı kapatamadı. Çünkü genel sektöre bağlı hastaneler, personel ve imkân yetersizliğinden ya da Libya’nın en büyük ikinci şehri olan Bingazi’deki ve güney şehirlerinin en büyüğü olan Sebha’daki çatışmalardan dolayı kapatıldı. Çünkü bu şehirdeki hastaneler, çatışan taraflar arasındaki ateş hattında yer alıyor.

Terör örgütleri ve milislerin, ülkedeki sağlık sektörünün kötüleşmesine neden olduğu konusunda hiçbir şüphe yok. Çünkü bu milisler, başkenti kontrol ediyor, başkentteki kurumların güvenliğini sağlıyor ve aynı zamanda bu kurumları yağmalıyor. Ayrıca bu milisler, başkentteki çatışmaları ve çekişmeleri körüklüyor. Bu durum, vatandaşlara hizmet vermeyi engelliyor ve elektriğin kesilmesine dolayısıyla da sağlık hizmetinin kötüleşmesine yol açıyor.

İhvan’ın peş peşe gelen hükümetleri ve mali politikayı kontrol etmesinden dolayı -ki bu, sadece sağlık sektörüne değil tüm ülkeye yansıdı- bugün Libya, tam bir insani felakete şahit oluyor.

İlaçların parasını ödeyip ilaçları yardım olarak birçok ülkeye gönderen Libya, bugün İhvan’ın politikası nedeniyle Kızılhaç’tan ilaç dileniyor. Libya, geçmişte Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Örgütü’nün en önemli destekçilerinden birisiydi. Bugün ise Libya, hükümetin oyalamasından ve yanlış politikalar izlemesinden dolayı hastanelerde sağlık görevlilerine ihtiyaç duyuyor. Örneğin; aylık 90 bin dinar tutarında kiralık bir binada Mısrata’da doğum hastanesinin açılması, söz konusu yanlış politikalardan birisidir. Şayet yeni bir bina inşa edilseydi, bu büyük kira bedelini karşılardı. Bu tür politikaların hiçbir anlamı yok. Bu tarz politikalar, Bingazi ve El-Beyda şehirlerinde de tekrar etti.

Ana sağlık hizmetinin ihmal edilmesi, hastaneleri zor duruma sokarak hastanelerin en basit gereksinimlere ihtiyaç duymasına yol açtı. Ayrıca elektriklerin sürekli kesildiği, ülkedeki dev elektrik taşıma şebekelerinin ve büyük güç istasyonlarının çalındığı bir ortamda ilaçların bozulmasının yanı sıra hastanelerin stratejik stoku yanlış bir şekilde tüketilip ilaçlar yanlış stoklandı. Tüm bunlar, vatandaşların hayatını tehdit eden felaket bir duruma sebebiyet verdi.

Göz iltihabı, çocuk felci, verem ve akciğer tüberkülozu gibi geçmişte birçok hastalıkları ve salgınları yok eden Libya’daki sağlık sektörü -ki Libyalı sağlık ekipleri, büyük kampanyalar kapsamında girmedik şehir, köy ve nahiye bırakmadı- bugün vatandaşlarına sağlık hizmetlerini tam olarak veremiyor.