Beyrut: Yusuf Diyab/Şarku’l Avsat
Lübnan’daki adalet sarayları hizmet faaliyetleri ve bakım çalışmaları çerçevesinde ciddi bir hijyen eksikliğine tanıklık ediyor.
Hijyen sorunlarının yanı sıra elektrik ve suda neredeyse sürekli kesintiler yaşanırken, ilgili idari ve lojistik kuruluşlar ise bu durumların sorumluluğunu kabul etmeyi reddediyor.
Aynı şekilde ihmalin ilk kurbanı olan hakim ve personelin yanı sıra vatandaş ve avukatlar tarafından adalet sarayları yetkililerine karşı şikayetler gün geçtikçe artmakta.
Bu çerçevede vatandaşlar, sosyal medya ve bazı web siteleri aracılığıyla birçok rahatsız edici görüntü paylaşıyor. Görüntülerde, pislik ve böceklerle dolu tuvalet ve banyoların durumları da açıkça görülüyor. Bu durumsa, vatandaşların birçok salgın hastalığın yayılmasına dair endişe duymasına neden oluyor.
Adalet Bakanlığı, adalet sarayları binalarının bakımından ve tüm iç ve dış restorasyonlardan sorumlu. Bu çerçevede Adalet Bakanı Selim Cerissati, şok edici görüntülere tepki göstererek, durumun korkunçluğunu hafifletmeye çalıştı.
Cerissati, sosyal medyada yayınlanan görüntülerdeki tuvalet ve banyoların, iç güvenlik güçleri karakollarından birine ait olduğunu iddia etti. Bakan, aynı zamanda Adalet saraylarındaki temizlik çalışanlarının hesap vereceği taahhüdünde bulundu.
Adalet Bakanlığı içerisinden farklı bir kaynak da Şarku’l Avsat’a “Görüntüleri paylaşılan tuvaletler kilitlendi ve kullanımları yasaklandı” ifadelerini kullandı.
Kaynaklar, “bu görüntüleri yayınlayanların, mahkemelerin imajının bozulmasına neden olan, Adalet Bakanlığı’nı hedef almak isteyen ve bakanlığın eksik olduğunu iddia edenlerin hesap vermesi” çağrısında bulundu. Ancak kaynaklar, bu tuvalet ve banyoların hizmet dışı oldukları süre zarfında açık tutulmasının sebeplerine, kir ve böceklerin nedenlerine veya sorunla başa çıkamama sebeplerine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı.
Öte yandan adalet saraylarında büroları bulunan hakimler de hijyen eksikliğine dair tepkilerini gizlemedi. Bu sahnenin, Baabda (Cebel-i Lübnan), Sayda, Nebatiye (Güney Lübnan), Zahle ve Baalbek (Bekaa) mahkemelerinde de elektrik ve su kesintileri dışında neredeyse aynı olduğunu vurguladılar.
Bir yargı kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Hijyen eksikliği ana girişlerden büro ve mahkeme salonlarına, aynı şekilde mikropların yayılmasına uygun bir ortam sağlayan tuvaletlere kadar görünür durumda” dedi. Kaynak ayrıca, “Adalet Bakanlığı, daima gerekçenin bakım ve temizlik faaliyetlerinin eksikliğinden kaynaklandığını söylüyor. Aynı bakanlık, fazla mesailer karşılığında bazı çalışanlara aylık on milyonlarca Lübnan lirası harcama yapıyor. Bu çıkarcı çalışanların, resmi çalışma saatlerinin bitiminden sonra bir dakika bile ofislerinde kalmadığını, hatta bazılarının farklı gerekçelerle erken ayrıldığını zikretmek gerek” şeklinde konuştu.
Avukatlar da şikayetçi
Etrafları mahkeme ve yargı dosyalarıyla çevrili avukatlar, adalet saraylarındaki durumdan daha fazla rahatsızlık duyuyor. Bu bağlamda bir avukat, “Adalet Bakanlığı neden davalara yönelik harçlar ve trafik ihlalleri için para cezalarından biriken mahkeme gelirlerinin küçük bir yüzdesini, en azından binaları içeriden iyileştirmek için tahsis etmiyor? Özellikle bazı mahkeme salonları, kış mevsimi haricinde yazın aydınlatma, havalandırma ve soğutma eksikliği yaşayan bodrum katlarına benziyor” ifadelerini kullandı.
Adalet Sarayı Barosu Komiseri Samih Başravi, yargı binasının maruz kaldığı acı verici durumdan ötürü üzüntüsünü dile getirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Başravi, “İç savaş (1975-1990) günlerindeki adalet sarayları, bugün olduğundan daha iyi bir haldeydi. Belki de savaş bozulma ve gerilemenin bir gerekçesi oldu” ifadelerini kullandı. Samih Başravi, “Beyrut Barosu, şehirdeki Adalet Sarayı asansörlerinin bakım ve modernizasyonunu üstlendiğini duyurdu. Çünkü bu asansörler, avukatların ve insanların hayatlarını tehdit ediyor” şeklinde konuştu. Komiser ayrıca, “Bir süre önce Baro Kurulu üyeleri, Yüksek Yargı Konseyi ile toplantı yapmak için bu asansörleri kullanırken toplam 20 dakikadan fazla asansörde mahsur kaldık. Daha önce bir avukat da uzun bir süre asansörde kalması dolayısıyla boğularak hayatını kaybetti” dedi.
Ancak sorumluluk, sadece Adalet Bakanlığı ve siyasi otoritelerle sınırlı değil. Ancak Başravi’ye göre sorumluluğun büyük bir kısmı, Adalet Bakanlığı’nın kontrol eksikliğinden kaynaklanıyor. Siyasi otorite ve Adalet Bakanlığı’na Adalet Sarayı eksiklikleri konusunda sağlam ve kararlı bir tavır takınma çağrısı yapan Samih Başravi, “Durumun gittikçe kötüleşmesi göz önüne alındığında Beyrut’ta bulunan Adalet Sarayı içerisindeki restorasyon çalışmalarının, 7 yıldır devam ettiği düşünülebilir mi?” şeklinde konuştu.