Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Lübnan’a yönelik altıncı İsrail savaşı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hizbullah ve İsrail’in endişelendiği bir ortamda Lübnan’ın güney sınırı üzerinden askeri davullara vurmak ve karşılıklı tehditler savurmak yeni bir savaşa neden olmaz. Eğer aşağıdaki iki çelişkili durumdan birisi olursa o zaman yeni bir savaş ortaya çıkabilir:

Birincisi sınırın iki yanında taraflardan birisinin araştırmadan pervasızca sahada atacağı bir adım savaşa sebebiyet verebilir. Bir yıldan fazla süredir devam eden çatışma ortamında bu durum, kibrit çöpünü yakar yakmaz patlayacak barut fıçısına benziyor. Ancak taraflar böyle bir ortama sürüklenmek istemiyorlar. Bundan dolayı ateşli tehditler, sanki bir tür savaş korkusunun olduğunu gün yüzüne çıkarttı. Bunun için taraflar, savaşın sonuçlarından kaçınmak konusunda birbirlerine gözdağı veriyorlar.

İkincisi Hizbullah’la hesaplaşmak amacıyla yeni bir savaş başlatmak için bölgesel gelişmeleri kullanarak Binyamin Netanyahu’nun iddialarına dayanan ve iyi bir şekilde incelenmiş İsrail’in atacağı adım, savaşın çıkmasına neden olabilir. Amerika Birleşik Devletleri’nin(ABD) Hizbullah’a ve İran’a karşı tutumundan başlayarak İran’ın Washington’la olan gergin ilişkilerine kadar bu sıcak ortamda bölgesel siyasi dengelerde meydana gelen hızlı değişimler, Suriye cephesindeki nedenlerden dolayı savaşın çıkmasına yardımcı olabilir.

Aslında saha, uzun bir süredir kaynıyor. İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyindeki hareketlilikleri gözlemlemek için yaptığı köy yollarında daha geniş tatbikatlara başladığı bir zamanda Hizbullah, füze gücünü sağlamlaştırmaya çalışıyor. Hasan Nasrallah, konuşmalarında bundan sürekli bahsediyor.

Geçen yıl 28 Ocak’ta meydana gelen olaylardan dolayı taraflar, endişe verici sonuçlara yol açacak yeni bir savaşa sürüklenmemek konusunda birbirlerini uyardılar. İsrail, kendi bölgesinin füze saldırılarına maruz kalmasından endişeleniyor. Suriye, Irak ve Yemen’de savaşlara katılan Hizbullah ise, yeniden imar edilmesi mümkün olmayan tahrip edici büyük bir saldırı yapılmasından korkuyor. Bu da Hizbullah’a karşı muhalif güçlerin artmasına neden olacak. Özellikle Şiiler, Hizbullah’a karşı tavırlarını güçlü bir şekilde ortaya koymaya başladılar.

Geçen yıl 28 Ocak’ta İsrail, aralarında Cihad Muğniye ve İran Devrim Muhafızlarından üst düzey bir subayın da bulunduğu Hizbullah yetkililerini hedef alan bir saldırı düzenledi. İsrail, bu kişilerin Golan cephesinde merkez inşa etmeye çalıştıklarını ileri sürdü. Ardından Hizbullah, Şeba çiftliklerinde devriye gezen İsraillilere operasyon düzenleyerek bu saldırıya karşılık verdi. Bu saldırı sonucunda iki İsrail askeri hayatını kaybetti. Yedioth Ahronoth gazetesinin askeri yorumcusu Ron Ben-Yishai, Kuzey Birlikleri Komutanı İsrailli General Aviv Kochavi’nin Lübnan’a karşı geniş bir saldırı düzenleme emrini vermek üzere olduğunu aktardı. Fakat yeni ve kapsamlı bir savaş konusunda karşılıklı uyarılar sayesinde taraflar kendilerine hâkim oldular.

Avigdor Liberman, Lübnan’ı Hizbullah’ın başına yıkarak, Hizbullah’ı taş devrine göndermekle tehdit eden ilk İsrailli yetkili değil. Kuzey Cephesi’nin Hizbullah, Suriye, Lübnan ve Hizbullah’ın bir parçası haline gelen Lübnan ordusunu barındırdığını söyleyerek söz konusu cephe hakkında ilk defa konuşsa da bu, tehdit bağlamında yapılmış bir konuşmadır.Liberman, çıkabilecek bir savaşı engellemeye çalıştıklarını; ancak kim barış isterse savaşa hazır olması gerektiğini söyledi. Ayrıca Liberman, zayıf ihtimallere göre tahminlerin gerçeğe uygun olmadığını, gerçeğin ise kırılgan olduğunu ve her an söz konusu kırılmanın meydana gelebileceğini açıkladı.

Gerçek, kırılgan olduğundan, herhangi bir kibrit çöpü Lübnan’a yönelik altıncı savaşı -birincisi 1978, ikincisi 1982, üçüncüsü 1993, dördüncüsü 1996, beşincisi 2006 yılında meydana geldi- başlatabileceğinden dolayı karşılıklı hazırlıklar yapılıyor. Nasrallah, Hayfa’daki amonyak depolarını bombalamakla tehdit ediyor. Bundan dolayı İsrail, amonyak depolarını Necef çölüne nakledecek. İsrail ise Hizbullah’a İran tarafından gönderilen silah kafileleriyle silah depolarını bombalamakla gözdağı veriyor. Tabi Ron Ben-Yishai’in söyledikleri çerçevede İsrail ordusu, bunu “savaşlar arasında bir çatışma” olarak adlandırıyor. Buna karşılık Hizbullah, Lübnan ve Suriye topraklarında füze merkezlerini genişletiyor.

Fakat her çatışma ve atışma, İsrail-Lübnan sınırında altıncı bir savaşın çıkmasına yol açmaz. Ancak Netanyahu ve hükümeti tarafından yapılan hesaplara göre bölgesel gelişmelerin arkaplanında özellikle bu ateşli süreçte teyakkuz halinde olmak, her zaman ön planda bulundurulması gereken bir durumdur. Bu bağlamda şu hususlara değinmek gerekiyor:

Birinci olarak küresel güvenliği tehdit eden terör örgütleri listesine aldıktan sonra ABD, Hizbullah’a karşı yeni yaptırım yelpazesi uyguluyor. Ayrıca ABD, Hizbullah’ın liderlerinden ikisini(Talal Hamiyeh ve Fuat Şükür) tutuklamaya yardım edecek bilgiler temin edenlere 12 milyon dolar verecek. Bu yaptırımlar Hizbullah’ı destekleyen (İran ve Suriye) ülkeleri, şahısları, kurumları ve Lübnan’daki belediyeleri de kapsıyor. Ayrıca mali işlemler durdurulacak ve vizeler yasaklanacak. İsim olarak Hizbullah’ın kurumları ise şöyle: Beytü’l-Mal, Cihat el Bina, Destek Kurulu, Dış İlişkiler Merkezi, Dış Güvenlik Organizasyonu, Al Manar kanalı, Al Nour radyosu ve Lübnan Medya Grubu.

Beyaz Saray bir açıklama yaparak Hizbullah’a karşı uluslararası düzlemde karşılık verilmesinin zamanının geldiğini söyledi. Bu kapsamda Beyaz Saray, Hizbullah’ın askeri ve siyasi kanadını terör örgütü olarak addediyor. İran’ın 20 yıldır dünyada terörü yaymak için Hizbullah’ı kullandığını ifade ediyor. Ayrıca Beyaz Saray, 1983 ve 1984 yıllarında Lübnan’da Amerika Büyükelçiliği’ne ve Fransızlara saldırıyı düzenleyenin Hizbullah olduğunu ileri sürüyor.

İkinci olarak bu yaptırımlar, İran’ın füze faaliyeti ve İran’la yapılan nükleer anlaşma çerçevesinde Washington ve Tahran arasında çatışmaların şiddetlendiği bir zamanda yürürlüğe konuldu. İran, Devrim Muhafızlarını terör listesine dâhil etmenin Amerika’yı DEAŞ ve terör hendeğinin içine koyacağını ve Amerika’nın yeni dersler öğrenmesi gerektiğini söyleyerek Washington’a tehditlerini artırdı. Netahyahu, hesaplamalar yaparken bu sıcak gelişmeleri ve Hizbullah’ın İran’ın terör aracına dönüştüğünü açıklayan Amerika’nın tutumlarını göz önünde bulundurması tuhaf bir durum değildir.

Üçüncü olarak Netanyahu, Suriye’de durumları idare etmek için Rusya ve İran’ın hummalı yarışını büyük bir memnuniyetle izliyor. Suriye’nin geleceği konusunda taraflar arasında kulislerde cereyan eden gelişmeleri dikkatli bir şekilde gözlemliyor. Hizbullah, İran’ın talimatlarına göre hareket ediyor. İsrail’in Hizbullah’a giden silah konvoylarını ve silah depolarını bombalayacağından Moskova’nın önceden bilgisi olduğu ve bu saldırıları onayladığı gizli bir şey değildir. Bunun için Netanyahu, altıncı savaşı başlatmak konusunda uygun bir gerekçe bulabilir.

Dördüncü olarak ise Netanyahu, Fetih ve Hamas arasında meydana gelen uzlaşmayı büyük bir tedirginlikle takip ediyor. Çünkü bu uzlaşma, Donald Trump’ın gerçekleştirmek istediği Filistin meselesinin siyasi çözümüne yardım etmesi bakımından gerekli ve uygun bir girişimdir. Lübnan’da altıncı bir savaşın çıkmasının söz konusu çözümü nihai olarak yok edeceğini varsayarsak abartmış olmayız.