Her ne kadar Marada Hareketi Partisi Lideri Süleyman Franciye’ye amcası Seyyid Rubir Franciye’nin vefatı dolayısıyla taziye sunmak için geçtiğimiz günlerde bir araya gelinmiş olsa da Ketaib Partisi ve Marada arasındaki ilişki son zamanlardaki kadar sıcak olmamıştı.
Nitekim heyetin başındaki Milletvekili Sami el-Cemil’in Benaşi’deki (Lübnan’ın kuzeyi) evinde Franciye ile görüşmesinin ardından Ketaib Partisi tarafından yapılan bir açıklamada da bu açık bir şekilde hissedildi. Bu açıklamada toplantının aslında mevcut durumları ve gelişmeleri ele almak için planlanmış olmasına rağmen taziye dilekleri ile geçtiği belirtildi.
İki taraf arasındaki hareketlilik bu toplantı ile sınırlı kalmadı ve bu toplantıyı Ketaib Partisi Milletvekili Nedim el-Cemil’in Benaşi’yi ziyaretiyle devam etti. el-Cemil bu ziyareti esnasında şu cümleleri dile getirdi;
“Meclis seçimlerinin ardından Milletvekili Süleyman Franciye ile aramızda yeni bir ilişki kuruldu. Ülkemizin hâlihazırda geçtiği zorlu koşullarda bize düşen, tüm zorluklara karşı durabilmek için bir olmak ve dayanışmaktır. Lübnan’ın ve Lübnanlıların iyiliği için birlikte hareket etmeliyiz”.
Siyasi dosyalara yönelik stratejik bakış, Marada ile Ketaib’in arasını açıyor. Franciye ve el-Cemil aileleri arasında savaş öncesi ve esnasındaki anlaşmazlık, son yıllarda Ketaib Partisi’nin ‘14 Mart’ ve Marada’nın ‘8 Mart’ kadrosunda yer almak üzere her bir ekibin, bir safta yer almasıyla daha da genişledi.
Halihazırda Suriye ile ilişkiler ve Hizbullah silahı konusundaki anlaşmazlık iki tarafın ilişkilerine gölge düşürüyor ve bu ilişkinin siyasi bir ittifaka dönüşmesinin önünde bir engel oluşturuyor. Bununla beraber Müstakbel Hareketi ile Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin General Mişel Avn’ı cumhurbaşkanlığı seçimi için aday göstermeyi kabullenmesi ile başlayıp Lübnan Kuvvetleri ile Özgür Yurtsever Hareketi’nin arasındaki siyasi bir ittifakla devam eden kartları karıştırma süreci, son dönemlerde askıya alındı. Tüm bu gelişmeler, farklı grupları dışlanma ve iktidardan uzaklaştırılma korkusuyla diğer siyasi güçlerle iletişim kanalları açma çabasına yöneltti.
Kısa bir süre önce 2016 yılında Özgür Yurtsever Hareketi ile Lübnan Kuvvetleri arasında imzalanan Maarab Anlaşması’ndan bir şeyler sızdırılmış olması ihtimali söz konusu. Hıristiyanlara ait koltukların diğer Hıristiyan partilere herhangi bir oy ya da pay biçilmeden bu iki parti arasında bölüşülmesi sürecine dikkat çekilmesi, geri kalan Hıristiyan partileri rahatsız ederek bu iki partinin dışlanması için işe koyularak kartları yeniden düzenlemeye sevk etti. Benaşi ile Sayfi (Ketaib konutu) arasında meydana gelen hareketliliği haber veren kaynaklar, ‘iki taraf arasındaki iletişimin sürekli olduğunu ve son gelişmeler ve gündemlerin Dışişleri Bakanı Cibran Basil’in uyguladığı iletişim politikası sebebiyle, doğal olarak herkesi diyalog ve buluşmaya mecbur ettiğini’ söyledi. Ardından sözleşmenin herhangi bir Hıristiyan tarafı ortadan kaldırmasının mümkün olmayacağını ve bunun Lübnan Kuvvetleri ile olan ittifakının çöküşü ile aşikâr hale geldiğini belirtti.
Kaynaklar, ayrıca cumhurbaşkanlığı ve hükümet başkanlığı yetkileri dosyası gibi bir meselede bile sözleşmenin herhangi bir Hıristiyan odağı kendi safına çekemediğine; zira bu odakların sözleşmenin Hıristiyanların yetkilerini değil kendini savunduğunun tam anlamıyla farkına varmış olduğuna işaret etti. Kaynaklar, bu yetkilerin, birbirine saldırmakla değil ancak diyalog ve tartışma yoluyla geri kazanılabileceğinin altını çizdi ve şöyle dedi;
“Marada Hareketi Partisi’nin elinin herkese uzandığı ortada. Bundan dolayı biz bugün onun Lübnan Kuvvetleri ile olan ilişkilerinde gözle görülür ve sürekli bir gelişmeye tanıklık ediyoruz. Aynı şekilde Ketaib ile olan ilişkilerinde de aynı durum göze çarpıyor. Yalnızca Özgür Yurtsever Hareket ile bir ilişki söz konusu değil. Onun da sebebi, bu hareketin istisnasız her grupla sorun yaşamasıdır. Bu durum, ülkenin yapısına yönelik bir tehdit oluşturmaya başladı. Zaten tartışılması gereken önemli bir konu olarak duruyor.”
Ketaib Partisi, önceki aşamalarda ama özellikle meclis seçimlerinin ardından anlaşmaya fırsat tanımak adına sessiz kalma siyaseti benimsese de bu durum, şu anda Özgür Yurtsever Hareketi’nin en belirgin muhaliflerinden sayılan Marada Hareketi Partisi ile iletişim kurmasını engellemedi. Ketaib Partisi siyasi ofis üyesi Sirec Dagir, ‘Marada ile olan iletişimin daim olduğunu’ ve iki parti başkanları arasında gerçekleşen buluşmalarla sınırlı olmadığını vurguladı. Bununla beraber öne sürülen herhangi bir meselede onlarla tartışma kapısının açık olduğunu söyleyerek, “Onlarla hükümet bakanlarımızın önemli etkinliklerinin yanı sıra yolsuzluğa katılmayışımız ve devlette Hıristiyan varlığı konusundaki ısrarımız üzerine görüşmeler yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’a yaptığı bir açıklamada ise şuna dikkat çekti;
“Suriye rejimi ile ilişkiler ve Hizbullah silahı konusundaki anlaşmazlık, aramızda son siyasi anlaşmaların çöküşüne yol açan çıkar ilişkisinden uzakta, saygı ve dürüstlüğe dayalı bir ilişkinin kurulmadığı anlamına gelmez. Maarab Anlaşması kartı, açık bir şekilde gösterdi ki Hıristiyan sahasını dikkate alma yönünde bir niyet var. Bu Marada ile üzerinde çalıştığımız son şey. Bu bakımdan ikili ilişkileri reddediyor ve çeşitliliği ile ön plana çıkan Hıristiyan sahasını zenginleştirecek yeni düşünceler sunmak için çaba gösteriyoruz.”