Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Lübnan’daki elektrik ve su krizi mahkemeleri durma noktasına getirdi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Elektrik krizi Lübnan’daki Adalet Sarayları’nı da etkiliyor. Mahkeme binaları, devletin birçok duruşmanın askıya alınmasına yol açan sıkıntıyı sonra erdirememesi sebebiyle karanlığa gömüldü.

Yargı kaynaklarının belirttiğine göre söz konusu durum, yer altındaki hücrelerde bulunan onlarca tutuklu başta olmak üzere, Adalet Sarayı’ndaki kişilerin hayatlarını tehdit etmekte. Zira aşırı sıcakların ortasında klima ve havalandırma eksikliğine maruz kalınırken, bazı boğulma vakaları yaşandı. Aynı şekilde banyolardaki, tuvaletlerdeki suyun kesilmesi ve havalandırma eksikliği birçok tünelden kötü kokuların yayılmasına yol açtı.

Söz konusu durum, temel gereksinimlerden yoksun olan Baabda’daki (Cebel-i Lübnan) Adalet Sarayı’nda çok belirgin bir şekilde izlenirken, alandaki güvenlik görevlileri de gerekli müdahaleleri ilkel araçlarla sağlamak zorunda kaldı.

Yargı kaynaklarının aktardığına göre, krizin devam etmesi dolayısıyla telaşa kapılan Adalet Muhafızları başta olmak üzere, mahkemelerden de şikayetler yükselmeye başladı. Zira sorulan soru ise “Adalet, kendisini iyileştiremezken, insanları nasıl iyileştirebilsin?” oldu.

Bu çerçevede kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Lübnan’daki adil bir yargı sistemine özlem duyulduğunu ifade etti. Aktarılana göre ofisinde, mahkemede ve otoparkta sorunlardan mustarip olan bir hakim, nasıl sorgulayabilir, yargılayabilir ve nasıl hüküm verebilir? Zira tuvaletler ve banyolar, sürekli olarak su ve hijyen eksikliği sıkıntısı çekerken hastalık yayma riski ile de karşı karşıya.

Öte yandan şikayetlerin büyük bölümü avukatlardan gelirken, avukatların “müvekkillerinin duruşmalarının gecikmesi, dosya takibinin, mahkeme bürolarındaki ve soruşturma odalarındaki incelemelerin aksaması dolayısıyla şikayet ettiği vurgulandı.

Adalet Bakanlığı, Adalet Saraylarından idari, mali, lojistik açıdan sorumlu tutulurken, bakanlıktaki bir kaynak Şarku’l Avsat’a “Kriz, Beyrut ve Baabda’daki Adalet Sarayı’nda dahili elektrik ağlarının eski olmaları dolayısıyla büyük ölçüde hasar görmesinden kaynaklanıyor. Hakim ve özel kalem bürolarının sayılarındaki artıştan dolayı bu ağlar, elektrik akımında yaşanan yoğun baskıya dayanamadı” açıklamasında bulundu.

Lübnan elektrik şirketine bağlı bakım ekiplerinin, iç ağların tamamen değişmesi gerektiği için hasarları onaramadığını söyleyen kaynak, “Tadilatlar, uzun bir zaman ve çok yüksek finansal maliyetler gerektiriyor” dedi. Aynı şekilde kaynakların aktardığına göre Adalet Bakanlığı, yeni ağlar sağlamak ve ikilemleri çözmek için uzman şirketlere ihale kapılarını açtı.

Ancak bu çözümün hakimleri ikna etmediği belirtilmekte. Öyle ki bir yargı kaynağı, durumdan dolayı adalet veya diğer bakanlıklardan ziyade devleti sorumlu tutuyor. Bu çerçevede hakimler, sorumlu idarenin tehlikenin oluşumundan önce tehlikeyi gidermiş olması gerektiğini belirtirken, “Yeni bir müteahhidin seçilmesi için aylarca, daha sonra ağların genişletilmesi için birkaç ay daha bekleyecek miyiz?” ifadelerini kullandı. Bu ikilemin, Adalet Bakanlığı başta olmak üzere devletin ‘vatandaşların hayatlarının tehlikeye girmesine sebep olan’ yasal sorumluluğunda olduğu ifade edildi. Geçtiğimiz Salı günü Beyrut’taki Adalet Sarayı’nda bir elektrik kesintisi yaşanırken, bir avukatın uzun bir süre bir asansörün içerisinde kalması da bu tehlikelere vahim bir örnek. Zira boğulma tehlikesi geçiren avukat, güvenlik güçlerinin kişisel çabaları ile asansörden kurtarıldı.

Son 5 yıl içerisinde Beyrut’taki Adalet Sarayı, maruz kaldığı durumlar ve büyük bir depremin ardından karşılaştığı çökme tehlikesi sebebiyle bir restorasyon sürecine girdi. 37 milyon dolarlık restorasyon maliyeti, Adalet Bakanlığı’nca karşılandı, ancak binanın yapısında içeriden veya dışarıdan herhangi bir iyileştirme yapılmaksızın, ek sütunlarla bina güçlendirildi. Restorasyon süreci, elektrik ve kanalizasyon şebekeleri, boya, fayans, aydınlatma, asansörler, ofis düzenlemeleri gibi faaliyetleri içermedi.

Aynı şekilde en garip ironi ise, restorasyon seçeneği, adeta büyüleyici bir sihirle çözüldü. Zira 2010 yılındaki Başbakan Saad Hariri döneminde eski Adalet Bakanı İbrahim Neccar tarafından sağlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Beyrut’ta 55 milyon dolar ile bir “yargı şehri” inşasına karar verildi.
Yargı şehri, Yargı Araştırmaları Enstitüsüne, Devlet Şura Konseyi’ne ve Hukuki Araştırma Merkezi’ne kiralanan özel binaların yerine Adalet Bakanlığı için yeni bir binayı, Adalet Sarayı’nın yenilenmesini, Yargı Enstitüsü, Şura Konseyi, Hukuki Araştırmaları Merkezi ve Hakimler Kulübü için yeni bir binanın inşasını kapsıyordu.

Bir bakanlık kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “2010’dan bu yana yaşanan yönetim krizleri sebebiyle “Yargı Şehri” projesi iptal edilirken, modern bir bina inşa projesinin yerini, restorasyon süreci almış oldu.