Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Lübnan’daki kriz Hariri davası ile derinleştiriyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan’da 2005 yılında eski Başbakan Refik Hariri’nin öldürülmesiyle sonuçlanan suikasta ilişkin davada 10 aydır 4 Hizbullah üyesinin gıyaben yargılanmasında sonuç aşamasına gelindi. Başsavcı Norman Varel yönetiminde 4 yıl süren davada delillerin incelenmesinin ardından uluslararası mahkemenin bir hafta içinde nihai kararını açıklaması bekleniyor. Hizbullah ise tehdit içeren açıklamasında mahkeme sonucunun dikkate alınmaması çağrısı yaptı. Örgüt lideri Hasan Nasrallah, Hizbullah üyelerinin suçlu bulunma ihtimaline karşı “Ateşle oynamayın” dedi.

Lübnan’da dava etrafında süren tartışmaları dikkate almayarak, bağımsız çalışmasını sürdüren uluslararası mahkeme ise 2 ay süren adli tatilden sonra kararlarını uygulamaya hazırlanıyor. Lahey’deki kaynakların Şarku’l Avsat’a verdiği bilgiye göre dava 10 Eylül’de sonuçlanma aşamasına girecek. Söz konusu kaynakların bildirdiğine göre Mahkeme Başkanı David Ray, Başsavcı Varel ve ekibine delilleri sunması için 3 gün, sanıkların avukatlarına da 2 günlük süre verdi.

Hariri suikastı davası kapsamında Selim Ayyaş, Esed Sabra, Hasan Anisi ve Hasan Mari adlı 4 Hizbullah üyesi gıyaben yargılanıyor. Dava kapsamında yargılanan Hizbullah komutanlarından Mustafa Bedreddin ise Suriye’de muhaliflere karşı giriştiği çatışmada öldürülmüştü. 2005 yılında Beyrut’un orta kesimindeki San George semtinde eski Başbakan Refik Hariri’yi hedef alan bomba yüklü bir araçla düzenlenen suikasta dair davada 21 kişi daha yargılanmıştı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de (BMGK) suikastı terör eylemi olarak niteleyerek şüphelilerin yargılanması için uluslararası bir mahkeme görevlendirmişti.

Başsavcının incelemesine sunulan deliller arasında data verilerinin yanı sıra olay yerinden toplanan numuneler ve görgü tanıklarının ifadelerinin de yer aldığını belirten kaynaklar Varel’in delilleri sunmak için mahkeme tarafından verilen süreyi aşacağını tahmin ettiklerini bildirdi. Kaynakların verdiği bilgiye göre mahkemenin kararı sözlü ya da yazılı olarak açıklanabilir.

Davanın sona yaklaşmasıyla birlikte Hizbullah cephesinden gelen tepkilerin dozajı artarken örgüt lideri Hasan Nasrallah, Lübnan’daki hükümet kurma sürecinin mahkeme süreciyle bağlantılı hale getirilmemesi çağrısı yaparak “Açıkçası mahkemenin varlığı ve kararları bizim açımızdan hiçbir anlam ifade etmiyor. Ateşle oynamayın.. Ateşle oynamayın..” diye konuştu.

Davanın tarafları da mahkeme sürecinin Lübnan’daki siyasi anlaşmazlıklardan ayrı tutulmasını istiyor. Bu kapsamda Şarku’l Avsat’a değerlendirmelerde bulunan Hukuk Uzmanı Avukat Antuan Sad, Nasrallah’ın “Ateşle oynamayın” şeklindeki tehdit dolu açıklamasının onun uluslararası ve ulusal yargıya inanmadığını ortaya koyduğuna işaret etti. Sad, açıklamasında şunları söyledi:

“Hasan Nasrallah, her vesileyle hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Saad Hariri’ye baskı yapıyor. Bu baskıların başlıkları ise Suriyeli mültecilerden Suriye hükümeti ile ilişkilerin normalleşmesine ve uluslararası mahkemeye kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Hariri’nin ise BM bildirgesinin 7’inci maddesi kapsamında BMGK tarafından görevlendirilen bu mahkemeye herhangi bir etkisi yok. Bu mahkemenin kararları bütün ülkeler için bağlayıcıdır.”

Konuya ilişkin bir açıklama yapan 14 Mart Bloğu eski milletvekillerinden Faris Said “Nasrallah’ın tehdidi uluslararası mahkeme ya da BMGK’ya değil, doğrudan doğruya Lübnan halkına yöneliktir” ifadelerini kullandı.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Nasrallah içte ve dışta siyasi korumaya sahip olmayan siyasetçi, gazeteci ve vatandaşları tehdit ediyor. Eğer mahkeme onun için bir anlam ifade etmiyorsa neden bu konuda yorum yapıyor?” diye sordu.

Hizbullah liderinin açıklamasının “ya uluslararası yargı ilkelerinden vazgeçersiniz ya da ülkenin siyasi ve güvenlik istikrarıyla oynarız” anlamına geldiğine vurgu yapan Said, “Hizbullah, delili olsun ya da olmasın hiçbir mahkeme sonucunu kabul etmiyor ve sonuçlarını da yüklenmiyor. Bu sebeple de açıkça tehdit yoluna başvuruyor” dedi.