Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Macron, ‘Fransız İslamı’nı yeniden örgütlemek istiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, henüz aydınlığa çıkmayan reformist ‘atağında’ herhangi bir açık kapı bırakmak istemese de konuyla ilgili tartışmayı başlatan tarafları rahatsız edici bir hamle yaptı. Macron, bu yılın başlarında yapılan Bakanlar Kurulu’nun ilk toplantısında seçim kampanyasında vaat ettiği reformları gerçekleştirme yönündeki isteğini vurguladı. Belki de görev süresinin ilk dokuz ayında elde ettiği tek kazanım, Jacques Chirac’dan Nicolas Sarkozy’ye ve François Hollande’a kadar Elysee Sarayı’ndaki seleflerinin zarar gördüğü şeylerden kaçınmaya çalıştığı geniş endişe yelpazesinin yansımasıdır.

Ancak değişim isteği ve kemikleşmiş olguların hareketlenmesi bu kez çok hassas bir konuyla eş zamana denk geldi. Fransa’daki Müslümanların durumu ve Fransa’da Müslümanları temsil edebilecek etkili bir organizasyon yapısının oluşturulması için oluşturulacak yol… Bu yol sadece ‘Fransa İslam Konseyi’ tarafından desteklenen camilerle sınırlı değil.

Bu düşünceler, Fransa Cumhurbaşkanı’nın haftalık FSD dergisine verdiği demece de yeniden yansıdı. ‘Fransa’daki İslam’ dosyasında Macron’un ‘yaklaşımını’ öncekilerden ayıran özellik, dosyayı ‘Fransa İslam’ı ya da ‘Fransız İslamı’na dönüştürmek istemesi. Bunu yaparken bir yanda aceleci ve inatçı davranmaktan kaçınırken diğer yandan da hızlı olmaya çalışıyor. Dergideki röportajda Macron, 2018 yılının ilk yarısında gerçekleşmesi planlanan ‘derin’ reform sürecinin işaretlerini veriyor.

Kendi rehberliğinde yönlendirilen ‘müfredat’ hakkında konuşan Macron, İslam çerçevesindeki ‘karışıklık ve yanlış anlamalarla’ başkalarının süreci zorlaştıran hatalarını tekrarlamamak için ‘adım adım ilerlemek’ istediğini belirtti. Siyasi malzeme olarak görülmesi ve 2015 yılının başından beri Fransa’yı vuran terör saldırılarıyla ilişkilendirilmesi, ‘Fransız İslam’ dosyasının hassasiyetini artırdığı açık. Fransız devletinin istediği şey, Fransa’daki Yahudi Cemaatleri Konseyi (CRİF) gibi devletle işbirliği yapan ve bir taraf olmanın güvenirliğini kazanan ‘eksenlerin’ ciddi bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Fransa’da İslam, 6 milyon Müslüman ile ülkedeki Hıristiyanlıktan sonra gelen ikinci dindir. Ancak bununla birlikte Fransa’nın, aşırılıkçı ideoloji ve ‘cihatçı’ eğilimlere karşı koyabilmek adına bir referans olması açısından Fransız İslam’a sahip olma ihtiyacı ve arzusu bulunuyor. Buna karşılık Fransa’daki Müslümanlar sıklıkla ayrımcılık, ırkçılık ve İslam karşıtı tutumlardan şikâyetçi. ‘Peçe’, ‘Haşema’ ve ‘Helal gıda’ gibi tartışmalı konuların periyodik olarak gündeme getirildiğini vurguluyorlar.

Söz konusu kargaşa ile karşı karşıya kalan Macron, İçişleri ve İbadet İşleri Başkanlığı ile işbirliği içinde geniş çaplı görüş alışverişinde bulunmak istiyor. FSD’ye verdiği demeçte, ‘birçok kişiye danışmaya’ devam ettiğini söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı, aydınlar, akademisyenler ve tüm dinlerden temsilcilerle buluşmasını sağladığı için Katolik ve Protestanlık tarihinden güçlü bir şekilde ilham alınması gerektiğine inandığını belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı, her halükarda şartlar tam olarak olgunlaşmadan ve hâlihazırdaki çalışmalar tamamlanmadan planını açıklamayacaktır. Aynı dergi, Macron’un son Tunus ziyaretinde, Tunus Cumhurbaşkanı Bacı Kaid Sibsi ve Tunuslu düşünür Yusuf Sıddık ile bu dosyayı görüştüğünü açıkladı.

Ancak asıl mesele, Macron’un ‘İslam sorununu’ gidermek istediğini ifade etmesine rağmen yeni bir şey ortaya koymamasıdır. Fransa’da yeni bir İslam sistemi arayışı, Fransa İslam Konseyi’nin (CFCM) kurulmasına izin veren eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand döneminde İçişleri Bakanı olarak görev yapan Sosyalist Pierre Joxe ile başladı ve Cumhurbaşkanı Chirac’ın döneminde çalışmalar devam etti. Daha sonra cumhurbaşkanı olan dönemin İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy, 2003 yılında Müslüman temsilciler ile görüşerek bugün halen çalışmalarını sürdüren CFCM’yi kurmayı başardı.

Sarkozy, Paris dışındaki bir devlet sarayında, Müslüman temsilcileri bir araya getirdiği ve Fransa’da İslam’ı temsil eden bir yapı oluşturmak için anlaşmaya varmadan önce ayrılamayacaklarına dair tehdit ettiği söylendi. Konsey, çalışmalarının önündeki engelleri söz konusu toplantıda ele aldı. Konsey’in oluşturan grupların bağlı olduğu üç başkent; Cezayir, Ankara ve Rabat arasındaki bölünmeler sorunun temelini oluşturuyor.

Bu başkentlere dördüncü olarak, Müslüman Kardeşler’e yakın olan Fransa’daki İslami Kuruluşlar Birliği de ‘sınır ötesi’ olarak tanımlanarak eklenebilir.

Belki de Konseyin başarısızlığının en açık kanıtı dergide yayınlanan bir ankette ortaya çıktı. Fransa’daki Müslümanların yalnızca yüzde 68’i ülkedeki 2 bin 500’ün üzerindeki camiden ve ibadethaneden bininin seçimine katıldığı Konsey’den haberdar..

Bu karışıklık göz önünde bulundurulduğunda Fransa Cumhurbaşkanı’nın planı için doğru zamanı bekleme gerekçesini anlayabiliriz. Ancak bununla birlikte söz konusu durum, onun ortak ve bilinen bazı fikirlere işaret etmesini de engellemez. Macron, ‘İslam Konsolosluğu’ olarak tabir ettiği yurt dışı ile bağlantılı, ümmete bağlı İslam’a son vermek istiyor. Âlimlerin ve din adamlarının büyük çoğunluğu Fas veya Türkiye’den geliyor. Fransızcayı ve Fransa’nın gelenek ve göreneklerini bilmiyorlar. Macron özellikle kendinden öncekiler gibi laikliğin Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında bir ‘kimlik savaşına’ yol açmadan rehberlik eden bir deniz feneri olmasını istiyor.

Diğer bir dikenli mesele ise hükümetin dış finansmana son verme arzusu ve iç finansmana duyulan ihtiyaç çerçevesinde Fransa’da Müslümanlar tarafından ihtiyaç duyulan camilerin inşasının finanse edilmesi. Fransız kanunları, imamların Fransa’daki kurslarda eğitim görmelerini dayatmasının yanı sıra ibadethanelerin finanse edilmesini de yasaklıyor. Tüm bu konular daha önce gündeme getirilmiş ve birbiri ardına gelen hükümetler buna etkin cevaplar bulamamıştır. Bu nedenle Macron’un çektiği sıkıntı anlaşılabilir olmaktadır. Ancak bunu başarması yalnızca öne sürdükleri ile gerçekleşemez. Aynı zamanda Müslümanların kendi farklılıkları ve kişisel hassasiyetlerinin sağlanması için çaba sarf etmelerini gerektiren bu durumun başarılı olması için işbirliği yapması ve Fransız İslamı’nın Fransa’daki İslam’ın yerini alması için birlikte çalışması gerekir.