Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, önümüzdeki Çarşamba günü Cezayir’e düzenleyeceği ziyareti sırasında Cezayir’in iki önemli talebiyle ile karşı karşıya kalacak. Bu taleplerden ilki, 1830- 1962 yılları arasında yaşanan Cezayir’in işgali konusunda resmi bir özrün sunulması… Söz konusu talep, ülkenin sömürge dönemine şahitlik edenler tarafından talep ediliyor. İkinci talep ise Fransa’nın vize konusunda daha esnek olması. Bu talep özellikle araştırmacı ve öğrenciler tarafından sık sık gündeme getiriliyor.
Cezayirli yetkililer, Macron’dan “sömürge suçu için özür” konusuna dair hazır olmadığı yönünde bilgi geldiğini duyurdu. Geçen salı günü Burkina Faso’daki Ouagadougou Üniversitesi öğrencileri ile bir araya gelen Macron, “Ben ve siz, sömürge yaşamayan bir nesle aitiz” ifadesini kullanmıştı. Macron’un bu ifadeleri, Cezayir tarafından Fransa’nın sömürge sorumluluğunu üstlenmeyeceği şeklinde yorumlandı. Öyle ki bu durum, 2007 yılında Cezayir’i ziyaret eden Fransa’ın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde, iki ülke arasında ortaya çıkan gerginliğin başlıca sebebiydi.
Cezayir, Macron’un şubat ayında Cezayir’e düzenlediği ziyarette bu tavrından vazgeçtiği düşüncesindeydi. Zira cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Fransa’daki Cezayirlilerin ve çifte vatandaşlıların çoğunluğunu oluşturduğu aşırı sağcı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen, Macron’un rakibiydi. O dönem Macron, özel bir kanalda yaptığı açıklamada “Sömürge, Fransa tarihinin bir parçasıdır. Bu, insanlığa karşı bir suç ve gerçek bir vahşilik örneğidir. Yaptığımız eylemler sebebiyle özür dilememizi gerektiren geçmişin bir parçasıdır” ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamalar, Fransa’da büyük bir tartışma yaratmıştı. Yüzlerce kişi, Macron’un partisine cumhurbaşkanlığı adaylığından geri çekilme çağrısı yaptı. Macron, baskılar sonunda “kasıtsız olarak duyguları incittiği sebebiyle” özür dilemişti.
Cezayirliler, Fransızların büyük bir çoğunluğunun Cezayir işgalini “uygarlık eylemi” olarak gördüğüne ve ülkelerini suçlamadığı görüşünde. Nitekim 2005 yılında Fransa Parlamentosu tarafından yayınlanan ve “sömürgeciliği övme yasası” olarak da bilinen yasa tam olarak bunu ifade ediyor. Yasa, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da katılımıyla imzalanması planlanan “dostluk anlaşması”nın da başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmuştu.
Ulusal Mücahitler Örgütü Genel Sekreteri Seyyid el-Abadu’nun Şarku’l Avsat’a kısa süre önce yaptığı açıklamalarda, “Mücahitler olarak bizim görevimiz, sömürgecilikle mücadele etmektir. Siyasi partilerin görevi ise eski talebimizi desteklemek, Fransa’nın Cezayir’deki suçlarıyla ilgili özür dilemesi ve ülkemizde yarattığı yıkımlar konusunda tazminat ödemesi için baskı yapmaktır.” ifadelerini kullanmıştı. El-Abadu ayrıca, “Fransa, ülkemizde uyguladığı zalimlik hakkında tarihi sorumluluğunu inkâr etmeye çalışıyor. Bunu mümkün kılamayız” açıklamasında bulunmuştu.
Tarih Profesörü ve Cezayir- Fransa ilişkileri konusunda uzman araştırmacı Muhammed Velid Seyyid Kadur el-Kursu, Macron’un ziyareti ve ziyaretin boyutlarına değindi. Profesör, “Bazı güçlü işaretler, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllar kavramlarıyla sömürgecilik fikrini çağrıştırıyor. Ve bu fikir, Avrupa’da, özellikle de Fransa’da birçok siyasi liderin akıllarında gezinmeye devam ediyor. Macron bu durum için bir istisna değil” şeklinde konuştu.
Cezayirli yetkililerin Fransa’yı sömürgecilik geçmişine dair sorumluluk almaya itecek siyasi iradeden yoksun olduğunu söyleyen Profesör el-Kursu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fransa’ya bu konuda baskı yapmak için araçlar var. Bunların en önemlisi, siyasi iradeyi sağlamak ve aktif kılmaktır. Benim görüşüm Cezayirlilerin siyasi iradesinin zayıf olduğu yönünde. Tamamen yok demiyorum. Demek istediğim, ekonomik yararlar, Cezayirlilerin çektiği trajedilerin sembolik olarak tanınmasıyla sağlandı. Cezayirliler olarak menfaatimiz için kullanmamız gereken gerçek şudur; Cezayir’deki sömürgecilik tarihi, Fransız sınıfını parçalamaya devam ediyor. Bizim, sömürge suçlarının kabulünün gerekli olduğu gerçeğinden faydalanmamız gerekiyor. Fakat Fransa’nın suçları için siyasi bir irade olmadan bu gerçekleşmeyecek.”