Paris: Mişel Ebu Necm
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2015 yılında İran ile imzalanan nükleer anlaşmayı sürdürme projesini desteklemek için zamana karşı yarışmaya başladı. Macron aynı zamanda Tahran ile üç konuda müzakere çağırısında bulundu. Macron’un ifadelerine göre bu üç müzakere konusu ise şöyle; İran nükleer programının geleceğinin 2025 yılı sonrasında ne olacağı, İran’ın balistik füze programları ve son olarak İran’ın ‘istikrarı bozan’ bölgesel politikası. Fakat bunların hiçbiri, ABD tarafından imzalanmış olan anlaşmayı defalarca kez ‘en kötü anlaşma’ olarak nitelendiren ABD Başkanı Donald Trump’ın alacağı nihai karar için tanıdığı ve 12 Mayıs’ta sona erecek sürenin bitiminden önce geri adım atacağı anlamına gelmiyor. Ancak, bu ayrılık tarihine bağlı kalmak, Fransa Cumhurbaşkanı’nın yolunu engelleyeceği anlamına da gelmiyor.
Macron’un uzun bir yol kat ettiğinin üç göstergesi
Öte yandan Macron’un çabalarında uzun bir yol kat ettiğinin üç göstergesi var.
İlk gösterge, ABD Başkanı Trump yaptığı son açıklamada, kapsamlı, gerçekçi, ciddi ve ‘İran’ın nükleer bombayı asla yapamayacağı’ garantisinin verildiği bir anlaşma olması halinde yeni bir anlaşma için İran’la yapılacak müzakereleri ‘dışlamayacağını’ duyurdu. Bu, ABD Başkanı Trump’ın 2015 nükleer anlaşmasını dışlamak yerine oluşumun bir parçası olmaya davet eden Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un aradığı tutum oldu.
İkinci gösterge, Fransa’nın nükleer anlaşmadaki Avrupalı ortakları, İngiltere ve Almanya, öncelikle anlaşmada bir değişiklik veya ekleme olmadan olduğu gibi kalması konusunda benzer açıklamaları yaptıktan sonra Macron’un projesini kabul ettiler. Bu nedenle, Avrupalılar, ‘Washington’un talepleri ile Tahran’ın reddettikleri arasında’ bir orta yol benimsediler. Daha da önemlisi, Macron, anlaşmanın tamamlanması veya genişletilmesi çağrısında ‘artık yalnız değildi’.
Üçüncü ve son göstergede ise, Macron ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yeniden iletişim kurulmasıydı. Moskova ile iletişim tamamen kesilmemiş olsa da, Washington, Paris ve Londra’nın Suriye’de kimyasal alan olduğunu iddia ettikleri bölgelere karşı gerçekleştirdikleri askeri saldırılardan sonra kötüleşti. Moskova, 14 Nisan’da bu askeri saldırıları şiddetle protesto ederek, ‘yasadışı ve gerekçesiz’ olduğunu belirtti. Macron, Avustralya’ya yaptığı resmi bir ziyaret sırasında Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde anlaşmaya ‘bağlılığını’ yineledi. Paris kaynaklarına göre, yaklaşık üç yıl önce olanların yeniden müzakere edilmesinin ‘mutlak reddedileceği’ ifadesine rağmen, Paris, Rusya’nın Macron’un önerisini ‘kabul etmesini’ ve İran’ı yeni bir anlaşmayı kabul etmeye zorlamada rol almasını umuyor. Öte yandan Macron, ‘Rusya’nın bölgedeki gerginliği önlemek için bütün bu konularda yapıcı bir rol oynayabileceğini’ umduğunu söyledi.
Macron, Mayıs’ta Putin’le görüşecek
Macron, Rusya ve İran’ın, Trump’ın anlaşmadan çekilmesini önlemek için projesinin ‘tek yol’ olarak kabul etmelerini, bölgenin yeni bir gerginlik dalgasına kapılmaması ve İran’la nükleer anlaşmanın yeni risklerle karşı karşıya gelmemesini istiyor. Nükleer anlaşma dosyası Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Ekonomik Forum’a katılmak üzere 24-25 Mayıs tarihleri arasında St. Petersburg’a yapacağı ziyaret sırasında Putin’le görüşeceği en önemli dosyalardan biri olacak.
Ruhani, Macron görüşmesi önemli
Rusya’nın doğru olanı İran için de kısmen doğrudur görüşüyle Macron, Pazar günü İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi aradı. Bu telefon görüşmesi büyük önem taşıyor. Çünkü İran’ın Macron’un projesini tamamen reddetmesi halinde, Macron’un Trump’ı, kapsamlı bir anlaşma yapmaya ikna etmesi yeterli olmayacak. Bu nedenle, son günlerde ‘dinamo’ rolü oynayan Macron’un bu önemli telefon görüşmesi, İran’ın neyi kabul edip neyi etmeyeceğini bilmesine fırsat tanıyan ve böylece yapacağı hamlelerin sınırlarını öğrenmesine sebep olan bir görüşme oldu.
Elysee Sarayı’ndan Ruhani görüşmesi ile ilgili yapılan açıklama, aşırı derecede diplomatik terimlerin kullanıldığı bir açıklamaydı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Macron ve Ruhani’nin ‘anlaşmanın içeriğini tüm oluşumlarıyla muhafaza etmek üzere önümüzdeki haftalarda çalışma kararı aldıklarını’ açıkladı. Şarku’l Avsat’ın, Paris’teki kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Fransız tarafı, Trump’ın tehditlerine rağmen Tahran’ı, ‘anlaşmayı bozmaya’ ikna etmek istemiyor.
Söz konusu kaynaklar, ABD anlaşmadan vazgeçse bile Almanya, İngiltere ve Fransa’nın, anlaşma çerçevesinde Tahran’la ekonomik normalleşme sürecine devam edeceklerini, İran’ın da anlaşmaya sadık kalacağını iddia etmişlerdi.
Böylece Tahran topu Avrupa’ya atmış oldu. Ayrıca, “Onlar başkaları (ABD) gibi değiller. Çünkü uluslararası anlaşmaya saygı duyuyorlar” ifadeleriyle Paris ve Paris’in ortaklarına, Washington’a baskı yapmaları çağrısında bulundu.
Paris zaman kazanmak istiyor
Paris’in şu andaki amacı, daha fazla istişare, temas ve baskı için ‘zaman kazanmaya çalışmak’ gibi görünüyor. Fransa, Avrupalı ortaklarıyla birlikte, Tahran’a füze geliştirme ve balistik programları ile bölgesel politikaları nedeniyle yaptırım uygulamak için İranlıların, yeni müzakereleri kabul etmelerini sağlayacak bir tür baskı uyguluyor. Paris’in, bölgesel aktörleri bu müzakerelere ‘dahil etmeyi’ istemesine rağmen, bunun ne şekilde ve hangi boyutta olacağını şu anda kimse bilmiyor.