Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Maruni Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi’den Sinyora’ya cevap gecikmedi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Beyrut: Şarku’l Avsat

(Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareketi’nin (ÖYH) liderliğini yapan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ı eleştiren (Sünni) Müstakbel Hareketi mensubu ve eski Başbakan Fuad Sinyora’ya ÖYH’den cevap gecikmedi.

Lübnan Adalet Bakanı ve ÖYH Milletvekili Selim Cerissati, Sinyora’nın yasal olarak Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ı kanunları ihlal etmekle suçlama yetkisinin olmadığını belirterek “Sinyora bu gibi büyük sorumluluk gerektiren tehlikeli suçlamaların sonuçlarının ne olacağını bilmiyor –ya da biliyor da dikkate almıyor ki bu daha kötü- O da dahil bu ülkedeki hiç kimse söz konusu suçlamaların doğuracağı sonuçlara katlanamaz” ifadelerini kullandı.

Cerissati, Sinyora’nın Şarku’l Avsat gazetesine dün (20 Ekim) yaptığı açıklamalara cevap verdi.

Cerissati’nin medya ofisinden yapılan açıklamada “Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın anayasayı ihlal ettiği ve Taif anlaşmasına zarar veren uygulamalarda bulunduğuna yönelik suçlamalar geçmişte toplumsal barışın sona ermesine neden olabilecek adımlar atan bir kişiden geliyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu dönemde Lübnan halkının değerleri ve bileşenlerinden tamamen uzak durmuş bu kişi, ulusal mutabakat anlaşmasından harfiyen alınan ve anayasanın girişinde bulunan “Birlikte Yaşam” maddesini dikkate almamış ve kamu hesaplarında şeffaf olmamıştır. Geçici Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı yaptığı 12 yılda da bütçeler ve hesaplar o kadar yok olmuştur ki kendisinden önce gelen Başbakan muhasebe divanından açık bir şekilde çekinceleri olduğunu söylemiştir” denildi.

Sinyora’nın bahsettiği “güçlülerin egemenliği” hakkında konuşan Cerissati “bu boş bir yargı ya da otoriter bir siyaset meselesi değildir bilakis Lübnan devletinin güçlü merkezi bir devlet olduğunu belirten ulusal mutabakat belgesinde metni bir temele sahiptir” dedi. Cerissati “Güçlüler; içinde Dini/Mezhep kimlikleri bileşenlerini barındıran Lübnan unsurlarını temsil etme kriterlerine sahip değilse bu değerlendirme ve tavra göre mesele hangi boyutlarda olur?” sorusunu yöneltti.

Sözlerini sürdüren Cerissati “Güçlülerin egemenliği” büyük çözümü içinde barındırırken güçlü bir başkan liderliğinde bir meclis ve güçlü bir başkan önderliğinde bir hükümet oluşmasını sağladı. Bu da uzun bir sürenin ardından başkanın ilk kez; genel bütçe, çoğunluk esasına göre seçin kanunu gibi üyelik yasalarını kabul etmesini sağladı” dedi.

Sinyora’nın Avn’a yönelik eleştirileri

Sinyora dün Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Avn’ın herhangi bir hükümette kendisinin hissesine düşen bakanlık kotası hususunda ısrar ederek, anayasa tarafından tespit edilmemiş yeni birtakım normları dayatmaya çalıştığını söylemişti.

Mayıs ayında yapılan son parlamento seçimlerine katılmayan Sinyora, ayrıca cumhurbaşkanlığı seçimindeki rekabetin Hristiyan toplumdaki güçlü kimseler (Mişel Avn, Semir Caca, Süleyman Franciye, Emin el-Cemil) arasında olması ve benzeri politikalara yönelik de eleştirilerde bulundu. Ayrıca parlamentonun haritasını ulusal temelden ziyade mezhep-Din kimlikleri üzerinden yeniden dağıtan yeni seçim yasasının onaylanmasını da eleştirdi.

Sinyora açıklamasında şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanının toplumundaki en güçlü kişi olması gerektiği mefhumuna genel anlamda karar verdiğimizde 4 kişi dışında Cumhurbaşkanlığına hiç kimsenin uygun olmadığı çıkılmaz bir yola girmiş oluruz. Memnun olduğumuz seçim yasası ile yol aldığımızdan doğal olarak şu an bulunduğumuz noktaya ulaştık.”

Cumhurbaşkanı Avn ve ekibinin uygulamalarına yönelik şiddetli eleştirilerde bulunan Sinyora, söz konusu uygulamaların anayasaya aykırı olduğunu, anayasanın temeli olan ve savaşı sona erdiren Taif Anlaşması’na darbe vurduğunu söylemişti.

Sinyora, Lübnan anayasası tarafından belirlenen başbakanın yetkilerinin cumhurbaşkanının lehine olacak şekilde kısıtlandığına işaretle “Cumhurbaşkanı ve ekibinin anayasa metninde değişiklikler yapmak istemediklerini, fakat uygulamalarıyla birtakım değişiklikler yaptıklarını” söyledi. Sinyora, cumhurbaşkanının hükümetteki payına bağlı kalması, bakanlıkları belirli topluluklara dağıtması veya 5 milletvekilinden oluşan her blok için bir bakanın atanmasının şart koşulması gibi başbakanın anayasal yetkilerini ihlal eden durumları reddettiğini vurguladı.

Sinyora, ÖYH lideri ve Cumhurbaşkanı Avn’ın eski Cumhurbaşkanı Süleyman’a hükümette pay verilmesi ilkesinin en şiddetli muhaliflerinden biri olduğuna, fakat şimdi aynı hususta ısrar ettiğine dikkat çekerek “Anayasa, cumhurbaşkanının bakanlar kurulunda oy kullanmasını engelliyor. Ancak Avn bakanları aracılığıyla vekaleten oy kullanmak istiyor” dedi.

Sinyora, son olarak “Lübnan yasalarının uygulanmasını reddediyor” diyerek ÖYH Genel Başkanı Dışişleri Bakanı Cibran Basil’e yönelik de sert eleştirilerde bulundu. Ayrıca Cibran Basil’in Enerji Bakanı olduğu dönemde enerji yasasını uygulamayı reddettiğini vurguladı.

Sinyora “Ülkenin kotalara ve bakanlıkların paylaşılmasına değil, hükümetin kurtarılmasına ihtiyacı olduğunu” vurgulamıştı. Sinyora, “Hükümetin kurulması gerekli. Ülkenin işlerin yürütülmesine ihtiyacı var. Ancak bakanlıklar ‘şu yağlı şu yağsız ya da şu bu Dinden/Mezhepten diğeri şu Dinden/Mezhepten’ diyerek paylaştırılıyor. Bütün bunların anayasal bir temeli yok” dedi. Sinyora açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Anayasada, şu ya da bu Mezhebe/Dini kimliğe özel olarak herhangi bir bakanlık belirlenmemiş. Ayrıca anayasada herhangi bir bakanlığın Lübnanlı bir partiye yasaklanması gibi bir durum da söz konusu değildir. Bu bakanlıklar şu anda belirli mezheplerin yararına göre tekelleştiriliyor. Geçmişte farklı mezheplerin elindeydi. Şu anda anayasal bir metni olmayan, yeni normlar icat ediyoruz. Şu an önerdiğim, ülkeyi korumak için temel kararlar almanın gerekliliğidir. Bununla Arap dünyasının ihtiyaç duyduğu Lübnan olgusunun başarılı olmasının gerektiğini ifade ediyorum. Lübnanlılar, tek bir ulusta farklı Dinlerin ve Mezheplerin bir arada var olma mesajını taşıyan elçiler olmakta başarısız oldular.”