Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Maskat’ın farklı yaklaşımı ne anlama geliyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Tutum ve açıklamalar noktasında Umman politikasında görülen sessizliğe ve dikkate rağmen aslında Umman, bölgede etkili olan ana taraflarla (Körfez ülkeleri, İran ve İsrail) iyi bir ilişkiye sahip tek Arap devletidir. Umman’ı aynı durumu benimsemeye çalışan diğer devletlerden farklı kılan şey, siyasi egemenliğini, gizlemeden, dolandırmadan ve kimseyi haklı görmeden açık, net ve resmi bir şekilde uygulamasıdır. Umman Sultanlığı’nın birtakım hedefler için çatışan taraflarla ilişki kurması, başkalarının hoşuna gitmeyebilir. Fakat bu hedefler, Umman için yeterlidir.

 

Çünkü böyle bir konumda Maskat; Yemen savaşı, Filistin sorunu ve İran’a yönelik ekonomik yaptırımlar gibi temel meselelerde arabuluculuk rolünü gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Yemen savaşı, Filistin sorunu ve İran’a yönelik ekonomik yaptırımlar sahadaki en önemli üç meseledir. Maskat, söz konusu rolde ister başarılı isterse başarısız olsun bu durum, Umman politikasının uluslararası ilişkilerde yasaklanmış ya da kabul edilmiş meseleler hakkında farklı bir görüşe sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu kapsamda Umman, Körfez ülkelerinin çoğunun doğrudan düşmanı olan İran’a karşı birçok Körfez ülkesinden farklı bir tutum sergiliyor. Fakat Maskat, Umman’a yardım eden ve Umman’ın istikrarına katkı sağlayan Şah Muhammed Pehlevi döneminden bu yana bu ilişkiye tarihi bir ilişki olarak bakıyor. Bu esas üzerine Umman Sultanlığı, Tahran’ın bölge ülkelerine yönelik saldırgan uygulamalarına ve uluslararası kötü imajına rağmen ilişkilerini sürdürüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşinin birkaç gün önce Maskat’a yaptığı ziyaret, Umman’ı diğer ülkelerden farklı kılan özel fotoğrafın bir parçasıdır. Resmi televizyon kanalları, söz konusu ziyareti yayınladı. Bu, nadiren gördüğümüz bir sahneydi.

İsrail’le ilişki kurmak, problemin özünü teşkil etmiyor. Bu ilişki, de facto bir durum olup Ortadoğu’nun bir parçasıdır. Araplar, İsrail’le bir anlaşmazlığa sahip. Bütün Arap ülkelerinin ve uluslararası güçlerin bu anlaşmazlığı çözmeye ya da bu anlaşmazlığa dâhil olmaya çalıştığı varsayılıyor. Sonuç olarak problemin çözümü, birinci derecede Filistinlilerin ve Arapların yararına olacaktır. Umman’ın İsrail Başbakanı’na Maskat’ı ziyaret etmesine yönelik çağrısıyla ilgili birçok söylenti ortaya çıktı. Umman, Arap girişimi projesine ya da yüzyılın anlaşmasına göre Filistin-İsrail sorununu çözmeyi mi hedefliyor? Yoksa Umman, benzeri görülmemiş ABD yaptırımlarının yürürlüğe girmesine bir hafta gibi bir süre kala İran’ın yararına bir arabuluculuk yapmayı mı amaçlıyor?

Filistin meselesiyle ilgili olarak ABD’nin ya da Avrupa’nın arabuluculuğunu kabul ettiğimiz gibi Arap arabuluculuğunu da kabul edebiliriz. Filistin meselesinin Maskat’ın Netanyahu’yla olan gündeminin bir parçasını teşkil ettiğini varsaysak bile ortaya atılan barış projesi ne olursa olsun hedeflenen müzakerelerde esas rolü Mısır oynayacaktır. Suudi Arabistan, Kudüs’ün durumuyla ilgili nihai çözümü kabul etmede temel bir role sahiptir. Fakat Arap ya da Arap olmayan herhangi bir tarafın barış konusunda atacağı bir adım, kabul ve takdir edilmeye devam edecektir.

İran’daki enerji ticaretine yönelik ekonomik yaptırımların yaklaşmasından ve ihracata ambargo uygulamak için boşluk aranmasından dolayı İsrail Başbakanı’nın eşsiz ziyaretinin, bölgenin içinde bulunduğu hassas bir zamanda gerçekleştiğini göz ardı etmemiz mümkün değildir. Sanki İran, son zamanlarda yapılan açıklamalardaki başarısız sakinleştirme girişimlerinin ve Washington’la müzakereye hazırlanmasının ardından Umman arabuluculuğuyla ABD’nin dikkatlice düşünmesini istiyor. Hatta İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Pensilvanya’daki son saldırıda ölen Yahudiler için dua etti.

Bana göre konusu ve türü ne olursa olsun arabuluculuklar, medyadan uzak bir şekilde Arap kamuoyunun eleştirisine maruz kalmadan gizlice tamamlanabilir. Fakat Maskat, büyük meselelerde Umman’ın rolüyle ilgili yeni bir izlenim oluşturmak ve Katar’ın aksine tutumlarını açıklama konusunda cesaret göstermek istiyor gibi. Nitekim Katar, 20 yıl önce İsrail’le olan ilişkisini gizlemişti. Bu ilişkinin zamanla ortaya çıkmasının ardından Katar, söz konusu ilişkinin Doha’da İsrail’e ait ticaret ofisi üzerinden yapılan ticari bağlantılara dayandığını ve Filistinlilerin yararına olacağını gerekçe göstermek zorunda kalmıştı. Doğal olarak bu ilişki, Filistinlilerin yararına olmadı. Aksine Doha rejimi, Tel Aviv’le sağlam ticari ilişkileri sürdürüp İslami cihat ve Hamas gibi silahlı grupların tarafını tutarak Filistinliler arasında büyük bir boşluk meydana getirdi.

Sonuç olarak başkalarının çıkarlarına zarar vermediği ya da kendisi zarar görmediği sürece ister Umman isterse başkaları olsun hiç kimse, milli veya ulusal meselelerde diğerleri için müzayede yapma hakkına sahip değildir. Umman Sultanlığı, istediğini dost olarak seçebilir ve herhangi bir siyasi sürece ortak olabilir. Fakat başka bir devletin milli güvenliğine dikkat etmek, ayırt edici bir çizgi olarak kalmaya devam edecektir.